'HDP, AKP ile koalisyona sıcak bakmıyor ancak iktidar olursa çözüm sürecine dışarıdan destek verebilir'

'HDP, AKP ile koalisyona sıcak bakmıyor ancak iktidar olursa çözüm sürecine dışarıdan destek verebilir'

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve yazar Nuray Mert, HDP’nin Adıyaman mitinginin ardından Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş ve İstanbul Milletvekili, Ankara Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder ile bir araya geldi.

Can Dündar, seçim sonrasında koalisyon senaryoları ve çözüm sürecinin geleceğine dair izlenimlerini HDP’ye gelen araştırmalarda iktidar partisinin oy yüzdesi yüzde 40 civarında görünüyor. Tek başına iktidar zor gibi... AK Parti yeniden iktidar olurlarsa HDP ile bir koalisyon ihtimali var mı?  Buna hevesli değiller; böyle bir koalisyonun partilerine çok zarar vereceğine inanıyorlar. Ancak AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller” sözleriyle aktardı.

Can Dündar, HDP’nin çözüm sürecine destek verme şartlarını ise şöyle açıkladı:

“Belli ilkeler konur, kamuoyuna açıklanır, o ilkeler bazında kendimizi de onları da bağlarız. Süreci sürdürürüz. Ama bunun için son dönem söylediklerinden, ‘Kürt sorunu yoktur, masa yoktur, Dolmabahçe yoktur’ laflarının hepsinden rücu etmeleri ve izleme kurulu da dahil yeniden müzakereye başlamaları lazım. Öyle olursa Kandil’in anında kongre toplama taahhüdü ortada… Ama muhatap Saray değil, hükümettir.”

Öte yandan, Selahattin Demirtaş HDP'nin Malatya mitinginde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan habere düzeltme yaptı. Demirtaş, şunları söyledi:

"Cumhuriyet gazetesi 'HDP parlamentoda AKP'yi dışarıdan destekleyecek' demiş. Net olarak, kötü niyet demeyeyim, yanlış anlama diyelim, HDP’nin görevi destek değil, AKP’nin burnunu sürtmektir. Benim ağzımdan öyle bir kelime çıkmadı. Ne içeriden, ne dışarıdan desteklemek gibi bir niyetimiz yok. Umut ediyorum, Cumhuriyet gazetesi bu yanlışı düzeltecektir." 

Can Dündar, Erdem Gül ve Nuray Mert’in görüşmeyle ilgili aktardıkları izlenimler şöyle:

 

Cumhuriyet liderlerle buluşuyor... HDP dışarıdan desteğe sıcak

 

Can Dündar

Meydandaki coşkulu HDP mitinginde açılan bir pankartta el yazısıyla şu cümle var:  “Seni başkan yaptırmayacağız bombacı!”

Eşbaşkan Demirtaş’ın önceki günkü lafı; dünkü meydana taşınmış bile...  HDP, bombanın “Saray”ın himayesinde yollandığını düşünüyor.

Epeydir bu saldırının istihbaratını alıyorlarmış:

“Bilmemeleri imkânsız. En azından göz yumdular. Zaten Erdoğan hâlâ kınamadı bile” diyor Demirtaş...

Meydandaki bir başka pankartta, “Bombalara inat, oyunu HDP’ye at” yazıyor.

Kimlikler çatışması

Atarlar mı?

Meydanda kendisini dinleyen ateşli partililer atacak; belli...

Ancak onun hedefi, diğerleri... Hep CHP’ye oy vermiş Aleviler, AKP’li dindarlar, kararsızlar...

Onlar, meydanda değil; çevre kahvehanelerde oturmuş meydandan yükselen sesi dinliyorlar.

Muhtemelen bu coğrafyanın iki rakip kimliğini, etnik kimlikle dini kimliği zihinlerinde yarıştırıyorlar.

İnsan Hakları Derneği’nin Adıyaman şubesinden bir yetkili, “Kürtler için kırılma noktası Kobani oldu” diyor:

“Erdoğan, ‘Kobani düştü düşecek’ dediğinde kaybetti Kürtleri… Dindar Kürtler bile‘Bu hükümet bizi savunmayacak’ demeye başladı.”

Erdoğan, belki bunun bilinciyle eline bir Kürtçe Kuran alıp Güneydoğu meydanlarına çıkınca, Demirtaş da girdi bu topa...

Dünkü mitingde, “Elhamdülillah Müslümanım” diyen birini kâfir ilan etmenin dinen cezasını sordu Diyanet’e...

“Kuran, AKP’nin seçim malzemesi olsun diye indirilmedi” dedi.

 

Din tartışmasına neden girdi

Bugüne kadar Kürt kimliği ile öne çıkmış HDP, Erdoğan’ın peşinden, bölgenin ikinci büyük kimliğini kürsüye çıkardı.

Bunu partide epey tartışmışlar. “Biz bu alana girmeyelim” diyenler olmuş. İtiraz etmiş

Demirtaş“CHP gibi davranırsak kaybederiz. Dindarlık yarışına girmeyiz, ama bu alanı Erdoğan’a terk edemeyiz. ‘Din işleri bunlardan sorulur’ algısını bitirmek lazım. Benim dedem din âlimi; Tayyip’i cebinden çıkarır” demiş.

Dünkü sohbetimizde, neden böyle davrandığını izah etti:

“Elinde Kürtçe Kuran’la kürsüye çıkmak, bölge halkına hakarettir. Bu insanlar nicedirmedreselerde Arapça ve Kürtçe eğitim görüyor. ‘Bölgede Müslümanlığı ilk kabul eden halkız. Okuduğumuzu anlamıyor muyuz’ diyorlar.”

Din tartışmasına girmenin HDP’ye oy kaybettirdiğini ise kabul etmiyor. “Doğru bir laikliği savunuyoruz” diyor.

MHP’yi yükseltiyor mu?

Din meselesi böyle...

Milliyetçiliğe gelince...

HDP’nin yükselişinin MHP’yi yükselttiği izlenimi doğru mu?

Demirtaş’a göre değil:  “HDP Kürt milliyetçiliği üzerinde yükselmiyor ki, Türk milliyetçiliğini tetiklesin” diyor ve ilginç bir teşhisi dillendiriyor:

“Tersine HDP, daha çok Kürt milliyetçilerinden eleştiri alıyor.” 

Onu Sırrı Süreyya Önder tamamlıyor:

“Ankara listemiz, Cebeci kantini gibi…”

Yani?..

Solun her çeşidi var. Kürtler geri plandalar.

Kararsızlara mesaj

Bir yanıyla tüm ezilen kesimlere ve sola, bir yanıyla dindarlara açılan bu politika HDP’yi baraj üstüne taşır mı?

Demirtaş, AKP’den kurtulmak için kendilerine ödünç oy vermeye hazırlanan başka partililer olduğunun farkında...

O yüzden kürsüde partililerini selamlarken bir yandan da  “emanetçiler”e sesleniyor:

“Kararsız kardeşim! 1 oyla ülkenin önünü açacak gücü elinde tutuyorsun” diyor.

CHP ile süreç yürür mü?

Ya CHP?

Kılıçdaroğlu, HDP’nin barajı geçmesinden yana...

Demirtaş bunu “mantıken, vicdanen, siyaseten doğru bir duruş” olarak selamlıyor.

Peki seçim sonrası süreci CHP ile götürme umudu yok mu?

HDP Eşbaşkanı, CHP’de hâlâ bir çözüm iradesi göremediklerinden yakınıyor.

İmralı’yı devre dışı bırakarak, “Süreci sadece HDP ile sürdürürüz” ısrarını, “cesur bir çıkış değil, kısmi bir esneme” sayıyor.

“Korkmasınlar; müzakere kamuoyuna açıklanabilir; asıl savaşı açıklamak zor” diyor.  Niye yapmıyorlar peki?

“Ya CHP tabanı hazır değil, ya CHP tavanı” diyor Demirtaş ve tahminini söylüyor:

“Bence ikincisi...”

Seçimden sonra ne olur?

HDP’ye gelen araştırmalarda iktidar partisinin oy yüzdesi yüzde 40 civarında görünüyor. Tek başına iktidar zor gibi...

AK Parti yeniden iktidar olurlarsa HDP ile bir koalisyon ihtimali var mı?  Buna hevesli değiller; böyle bir koalisyonun partilerine çok zarar vereceğine inanıyorlar.

Ancak AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller:

“Belli ilkeler konur, kamuoyuna açıklanır, o ilkeler bazında kendimizi de onları da bağlarız. Süreci sürdürürüz. Ama bunun için son dönem söylediklerinden, ‘Kürt sorunu yoktur, masa yoktur, Dolmabahçe yoktur’ laflarının hepsinden rücu etmeleri ve izleme kurulu da dahil yeniden müzakereye başlamaları lazım. Öyle olursa Kandil’in anında kongre toplama taahhüdü ortada… Ama muhatap Saray değil, hükümettir.”

Bu, şimdilik HDP penceresinden görünen manzara…

Yeter ki kansız, cenazesiz bitsin şu kampanya…

 

Sırrı Süreyya Önder ile eğlenceli karşılaşma

 

Nuray Mert

19 Mayıs Gençlik Bayramı’nda HDP’nin Adıyaman mitinginde, Türkiye’nin genç muhalefet lideri Selahattin Demirtaş’ı dinledik. Adıyaman, iktidar partisinin kalelerinden biri, ama HDP ve Demirtaş’a ilgi büyük ve çok coşkuluydu. Ardından, Demirtaş ile epeyce zamandır ilk defa uzunca sohbet etme fırsatı buldum.

Seçim kampanyası siyasetçileri yormaktan ziyade daha fazla enerji veriyor gibi, Cumhuriyet gazetesinden arkadaşlarımızın sorularına uzun uzadıya, bazen şaka şenlik cevap verdi, röportaj ile sohbet arası oldu. Birçokları HDP’nin Türkiye partisi olma iddiasından hâlâ kuşku duyarken, ben partilerini Kürt meselesini yeterince vurgulamıyorlar diye eleştirdiğim için, Demirtaş bana takıldı. Can’a, “Bakın bir de bizi Nuray gibi eleştirenler var, onlarla mücadele ediyoruz” dedi. Gerçekten de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri, HDP’li arkadaşların epeyce başını ağrıttım, belki de benim gibi Kürt siyaseti ile yeni tanışanların Kürt meselesi vurgusu biraz abartılı olduğu için. Yok, iktidar partisi yancısı bazı kalemlerin iddia ettiği gibi, barış süreci sona ersin veya iktidar partisi ile müzakere masasına oturulmasın diye değil. Öyle olması mümkün değil; dediğim gibi Kürtlerin hak ve özgürlük mücadesi ile geç tanışmanın etkisi belli ki.

Bu arada, Adıyaman deyince, Sırrı Süreyya Önder’siz olmaz. Olmaz da, Sırrı ile karşılıklı atışmamızdan sonra ilk kez karşılaşıyoruz. Tabii ki küs değildik, ama beklenti öyle olmadığı için etrafımızdakileri epeyce şaşırtan eğlenceli bir karşılaşma oldu. Oysa biz Sırrı ile karşılıklı konuştuğumuzda daha sıkı kavgalar ettiğimiz olmuştur, ama hiç küsmedik. Nihayetinde, aynı hak ve özgürlük meselesi için didişiyoruz, şahsi hiçbir yönü olmayan bir didişme hali. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğinden hiç kuşkunuz olmasın.

Her şey bir yana, hele de şu zor zamanlarda HDP’nin barajı aşıp, Meclis’te temsil edilebilmesi için nefesimizi tutmuş bekliyoruz, daha doğrusu beklemeyip bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Demirtaş’ın güveni, kararlılığı, hiç eksilmeyen dostluğu umutlarımızı, umudumu çoğalttı.

 

Cumhurbaşkanı susmamızı istedi

 

Erdem Gül

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP ile yürüttükleri çözüm süreci nedeniyle kendilerine yönelik, sol-sosyalist muhalif çevrelerden gelen “AKP ile görüşüyorlar” eleştirilerini “Onlarla oturuyor olmak eleştirilmemize neden oluyor. Boğazına kadar suça batmışlar. Ama iktidarda onlar var. Bizim de şanssızlığımız bu” sözleri ile yanıtladı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP ile yürüttükleri çözüm süreci nedeniyle kendilerine yönelik, sol-sosyalist muhalif çevrelerden gelen “AKP ile görüşüyorlar” eleştirilerini “Onlarla oturuyor olmak eleştirilmemize neden oluyor. Boğazına kadar suça batmışlar. Ama iktidarda onlar var. Bizim de şanssızlığımız bu” sözleri ile yanıtladı.

‘İyi anlatamadık’

Patlamaların ardından “Mesajını aldık seni hâlâ Başkan yaptırmayacağız” diyerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenen Demirtaş, Adıyaman sohbetimizde kampanya sonuna kadar bu tür saldırıların gelmesini bekledikleri mesajını verdi. Demirtaş, “Cumhurbaşkanı dünden beri ‘geçmiş olsun’ demedi” anımsatmasını yaptıktan sonra eleştirilerinde okların çok büyük bölümünü AKP’ye yöneltti. AKP’yi çok sert bir dille suçlaması üzerine Demirtaş’a “Bu kadar eleştiriyorlar. Ama çözüm sürecinde aynı masadaydılar” denilerek yöneltilen eleştirilerini de sorduk. Demirtaş sol-sosyalist muhalif kesimlerden gelen bu eleştireliren farkında olduklarını vurguladıktan sonra AKP ile HDP ilişkisi konusundaki yaklaşımlara karşı şunları söyledi:

“Burada görüştüğün kişilerle özleştirme var. Boğazına kadar suça batmışlar. Ama iktidarda da onlar var. Bizim de şanssızlığımız bu. Onlarla oturuyor olmak bile eleştiriye neden oluyor.”

Demirtaş, çözüm süreci çerçevesinde müzakerenin nasıl olması gerektiğini Türkiye toplumuna iyi anlatamamalarınında AKP ile HDP’yi özdeş gösterme çabalarına katkı yaptığını, bunun da kendi eksiklikleri olduğunu ifade etti. Demirtaş, “Biz de bunu iyi anlatabilsek ve geleceğe dair muhalif kamuoyunu hazırlayabilseydik, bu olmazdı” vurgusunu yaptı.

Erdoğan’dan baskı

Demirtaş, bu durumun tam karşısında süreç boyunca AKP’nin de “Susun, muhalefet etmeyin” baskısıyla karşılaştıklarını anlattı. “Çözüm süreci hatırına AKP karşısında hiç gevşemediklerini, söylenmesi gereken her şeyi söylediklerini” belirtti. Demirtaş AKP’den gelen baskıyı şu cümlelerle ifade etti:

“İstiyorlardı ki biz susalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan da biz sussaydık öfkelenmez ‘Kürt sorunu yok süreç bitti’ demezdi. Ama biz susmadık, muhalefete devam ettik.”

Sırrı Süreyya Önder de kendilerine yönelik, “AKP’yi hem eleştiriyorlar hem görüşüyorlar” eleştirilerine karşı çözüm süreci ile ilgili tüm bilgileri muhalefete iletmeyi teklif ettikleri bilgisini verdi. Önder, başta sol-sosyalist partiler olmak üzere muhalefete, sürece ilişkin bilgileri gayrı resmi kanallardan ilettiklerini, buna CHP’nin de dahil olduğunu söyledi.