HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağı ilan edilen Diyarbakır'ın Sur’ın Sur ilçesine gitti. Demirtaş, çift taraflı ateşkes çağrısı yapmaya devam ederek, “Bizim yaptığımız çağrılara verilen yanıtlar var. Operasyonlar sonuna kadar sürecek, son terörist kalıncaya kadar devam edecek diyenler var. Bir de ateşkese hazırız diyenler var” dedi.
DHA'da yer alan habere göre, HDP ve DBP’liler, Diyarbakır Valiliği’nin sıkıyönetimiyle birlikte Sur’un Dağkapı Meydanı’na akın etti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve beraberindeki milletvekili heyeti de meydana gitti. Meydanda açıklama yapan Demirtaş’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Halkımızda mutlaka, ne olursa olsun barış masasına dönülmesi konusunda büyük bir istek, özlem ve ısrar var. Türkiye'nin doğusundan batısına, Kürt halkının,Türkiye toplumunun tamamına yakınının duygu ve ısrarını dile getiriyoruz. Bu çağrının mutlaka ciddiyetle değerlendirilmesini bekliyoruz. Yaptığımız çağrılar sıradan, gelişi güzel 'Laf olsun, torba dolsun' çağrıları değildir. Herkesin bütün tarafların çağrılımızı olgunlaşmış, halk düşüncesi olarak dikkate alması, ele alması ve değerlendirmesi gerekir. Ankara'nın da Kandil'in de halkın bu beklentisi ile ilgili somut net bir proje, bir gelecek, bir cevap ve beklentiye karşılayacak bir tutum ortaya koyması gerekir. Ben ve arkadaşlarımız, partimiz 2015 yılında bu coğrafyada demokratik siyaset çok güçlü bir irade sahibi iken halkın muazzam bir desteği, demokratik siyasetin cesaret, öz güven, gücü varken, AKP'ye ve güvenlikçi politikalarına karşı direnemeyecek durumda değiliz. Demokratik siyaset açısından kendimizi çaresiz hissetmiyoruz. Bu nedenle devletin ve AKP'nin politikaları ne kadar yanlış olursa olsun, dayatma, baskıcı olursa olsun bunların hepsine tanıklık ediyoruz, bizler de baskıyı yaşayan insanlarız. Halkımızın tümü bu baskı ve tutuklamaları görüyor. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçenin belediye başkanları tutuklu şu anda. Sadece halkının iradesini temsil etme bakımından dik durdukları için cezaevindeler. AKP ve devlet aklı bu güvenlik politikalar ile baskıları artırabilir. Ama, HDP'nin duruşu demokratik siyasi çizgidir. Bizler her türlü sorunu lokal, yerel ve genel bütün sorunların çözümü konusunda diyaloga açığız. Diyalog ile her türlü sorunu çözme konusunda elimizden gelen ne varsa o gayreti göstermeye hazırız."
Demirtaş, kim olursa olsun tek bir insanın burnu kanamaması için siyasetçiler olarak inisiyatif, halktan görev, destek, oy aldıklarını belirtirken, AK Parti'nin müzakere ve diyaloga dönüp çatışma, gerilim savaş konseptini kenara bırakıp barışa giden kapıları açmayı denemesi halinde iyi ve doğru bir iş yapacağını öne sürdü.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, son siyasi gerilim, siyasi rekabet ve yaklaşan seçimlere bakmaksızın her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını ifade ederken "Ama güvenlikçi konsepti dayatmalarla partimizi hiçleştirmeye çalışarak linç kültürü ile yaptığımız açıklamaları çarpıtıp neredeyse bütün bu olup bitenlerin faturasını bize çıkartmaya çalışırlarsa küçük hesap ve 1 Kasım seçim hesabı ile ülkeyi götürmeye çalışırlarsa yazık ederler" dedi. Demirtaş, konuştukları bölgenin arkasında kimlerin kimleri vurmaya çalıştığını, hiç istemedikleri halde kaç cenaze çıkacağını bilmediklerini ifade ederken konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim, halkımız ve Türkiye toplumunun işi sadece genç bedenlerin konulduğu tabutları omuzlarında taşımak, ölümün bilançosunu tutmak değildir. Bizlerin işi oradan cenazelerin çıkmasını engellemektir. Silvan'dan da haberler geliyor; yaşamını yitirenler var, 3 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş. Bu koşullarda seçimi düşünmeyi bir tarafa bırakıp insanların canını kurtarmak dışında hiçbir şey düşünemeyiz. Diyalog kapıları sonuna kadar zorlanmalıdır. İlla 'kamu düzenini sağlayacağım' diye operasyonel yaklaşım dayatılır ve bunun üzerinden bir siyasi bir politika hayata sokağa geçirilmeye çalışılırsa oradan barış, çözüm çıkmıyor. Cizre'de 10 gün boyunca sağa çıkma yasağı ilan ettiler. Taradılar, operasyon yaptılar, iletişimi kestiler. İnsanların su ve ekmeğini kestiler, 120 bin kişilik bir şehri zindana çevirdiler ne oldu? 10'uncu gün gittik Cizre'ye. Yıkılmış, harabe bir kent, duyguları kırılmış bir halk, ama şu devlete ve hükümete yüzde 1, binde 1 inancı varsa onu da yitirmiş bir halk kalmış geriye. Dimdik ayakta, iradesi, acıları ile birlikte bir halk kalmış geride. Kim. ne kazandı, e elde edildi. Cizre'de, Diyarbakır'da bir sorun var. Bu sorunun adı; Kürt sorunudur. Kürtler'in kendi dil, kültür ve tarihi ile kendi topraklarında özgürce yaşama sorunudur. 3 genç eline silahları aldı diye bütün kentleri bombalayarak memleketi Suriye'ye çevirerek neyi çözeceksiniz?"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "20 milyon Kürdün kalbini, gönlünü kırarak bu ülkede iktidar olsanız ne olur, 400 vekiliniz olsa ne olur? Türkiye'nin 3'te 1 nüfusunu bu şekilde duygu olarak ülkeden koparsanız başkan olsanız ne olur? Ülkeye barış getirebilir misiniz?" dedi. Demirtaş, yeniden barış masasının düzeltilmesini, gereken kişilerin gerekirse 1 yıl konuşaya başlaması ancak 1 kişinin ölmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Demirtaş şöyle devam etti:
"Sorunları konuşarak çözmek ayıp, ihanet, korkulacak bir şey değil. Böyle ortamlarda barış, diyalog müzakere diyemeyen korkaktır. Savaş tek başına kahramanlık değildir, hangi savaş barış ile sonuçlanmıştır? Önemli olan onurlu bir barışı halkımıza armağan etmektir. Yenme- yenilgi, ezme üzerine onurlu bir barış kurulabilir mi? Bütün halkımız bundan emin olsan HDP'nin kurulduğu günkü duruşu neyse bugünkü duruşu odur. Diyarbakır, İstanbul Edirne'de söylediğimiz neyse burada Diyarbakır Şeyh Said Meydanı'nda söylediğimiz odur. Başka söylemler ile halkı kandırarak yüzde 13 almadık. Kürt yoktur, Kürtleri unutacağız diye yüzde 13 almadık. AKP ve devlet birlikte yaşama inancına saldırı gerçekleştiriyor. HDP'nin yarattığı duyguyu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Uyarımız; kimse bu tuzağa düşmemeli, herkes bu konuda dikkatli olmalıdır. Çözüm yolu müzakeredir. Savaşı, çatışmayı kabul etmiyor doğru görmüyoruz. Gerçekten insanların yapacağı hiçbir şey olmadığına inansak, parlamentoda olmazdık. 'Çare yok' der, parlamentodan çekilirdik. Ama biz halkımız ile çareyiz, bu çarenin önünün kapatılmaması lazımdır. Mesajların dikkate alınması, ciddiyet ile değerlendirilmesi ve cevap verilmesi lazımdır. Bu halkın sesi, duygusudur. İfade ettiğim şey Selahattin Demirtaş'ın değil, milyonların görüşüdür."