Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son kitabı “Efsun” hakkında konuştu. “Efsun’da biraz fantastik, biraz da sıradan bir hikâyeyi hem gerçekçi hem de toplumsal gerçekçi kılmaya çalıştım. Nihayetinde kişisel ve toplumsal yaralarımız sırf 'politik mevzuların' yol açtığı travmalardan ibaret değil” diyen Demirtaş, “Ben, yarası olmayan bir hayatı tanımadım ki romanını yazayım. Efsun’da da herkesin kendine göre yarası var işte, tıpkı yaşamın yalın gerçekliğinde olduğu gibi” dedi.
Medyascope’tan Edanur Tanış’ın sorularını yanıtlayan Demirtaş, kitabındaki güçlü erkeklik eleştirisiyle ilgili şunları kaydetti:
“Politikleşmeye başladığım günden beri, neredeyse 33 yıldır, bu konuda yani “erk-ek” zihniyet mevzusunda hep yeni şeyler öğreniyorum ve hem teorik hem pratik açıdan eril zihniyetin özeleştirisini vermeye gayret ediyorum. Bu bir bilinçlenme sürecidir, böylece devam edecek. Nereye kadar, sanırım ölene kadar. Çünkü mesele biyolojik cinsiyet meselesi değildir, biyolojik cinsiyetimizin arkasına sığınarak yarattığımız egemenlik, güç, sömürü ve hiyerarşiye dayalı toplumsal cinsiyet kimliği meselesidir. Eril düşünme konforunu terk edip kadın eşitliği ve özgürlüğünü esas alan yeni bir düşünme sistematiğine kavuşmadan hiçbir zulüm otoritesini, hiçbir sömürü düzenini, hiçbir eşitsizliği ve adaletsizliği anlayamaz, ona karşı mücadelede başarılı olmazsınız. Erkek zihniyetin zıttı da kadın zihniyeti değildir, özgür düşüncedir.
“Eril zihniyet meselesi öyle, birilerinin küçümseyerek ifade ettiği gibi “bir grup marjinal feministin uçuk fantezisi” değildir. Sınıf meselesinin, özgürlük meselesinin, ekolojik yıkım meselesinin, din, mezhep, laiklik, etnik kimlikler, savaşlar, sömürüler, devletler, yoksulluk, ultra zenginlik gibi tüm meselelerin tam da göbeğindedir.
“Feminist hareket, doğası gereği bir kadın hareketi olarak başlamış ve gelişmiştir. Ancak gelinen noktada feminist hareketler artık bir toplumsal, bir kitlesel özgürlük hareketine dönüşmüş durumda. Kadın hareketleri artık tüm toplumsal sorunlara dair sözü ve eylemi olan dinamik bir harekettir, aynı zamanda da bir sokak hareketidir.”
Demirtaş, “Kitapta hakikatin özneye göre nasıl şekil değiştirdiğini görüyoruz, her yeni bölümde hikâyeyi başka karakterlerden dinleyip gerçekle ilgili soru işaretleriyle karşılaşıyoruz. Siz hakikati nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“İşte Efsun’da tam da bunu, yani hakikatin baktığımız yere, pencereye göre değişkenlik gösterebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Tek bir ölçüye, tek bir parametreye veya sınırlı bilgilerimize dayanarak hakikat hakkında ahkam kesmek yerine, her seferinde olayın başka boyutlarını anlamaya çalışarak “hüküm” kurmak daha iyi bir sonuç verebilir. İnsanları, acılarını, hikayelerini biraz daha anlamaya, öğrenmeye, tanımaya gayret edelim, belki daha sağlıklı ilişkiler kurarak illa ki mutlu olmak zorunda olmayan çok daha kaliteli bir yaşama kavuşabiliriz.”
Cezaevinde çok okuduğunu söyleyen Demirtaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Adil Bir Dünya Mümkün” kitabına da değinerek, “Bir tek onu okumadım. Sonra duydum ki yazarı bile okumamış, bir şey kaybetmiş sayılmam herhalde” dedi.