HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ’Vatan millet Sakarya’ adı altında operasyon yürütenler, vallaha vatan için savaşmıyorsunuz, kusura bakmayın saray için sizi savaştırıyorlar. İktidar için sizi savaştırıyorlar" dedi. Demirtaş “Biz Kürt gençlerine asla savaşı, şiddeti önermiyoruz. Silaha gerek yok. Seçtiğiniz vekiller olarak en önde biz varız" ifadelerini kullandı.
Varto’nun Muş Caddesi’nde toplanan 2 bin kişiye seçim otobüsünden seslenen Selahattin Demirtaş, “yöre halkının son dönemlerde karşı karşıya kaldığı baskıları kınamak, halkının yanında olduklarını göstermek için geldiklerini” söyledi. Cizre’den başlayarak ’Barış Yürüyüşü’ne çıktıklarını anlatan Demirtaş, en acil ve ertelenemez ihtiyaçlarının barış olduğunu belirtti. “En çok kan döken, en çok silaha sarılan iktidarların en hızlı koltuktan düştüğünü” savunan Demirtaş, “Tansu Çiller ve Süleyman Demirel’in iktidarları döneminde savaştıkça kaybettiklerini” öne sürdü. Demirtaş, şunları söyledi: "Kürt sorunu dediğimiz bir onur meselesidir. Allah onu nasıl yarattı ise yani anasından hangi dili öğrenmişse onu yasaklayamayacaksınız. Ona hakaret etmeyeceksiniz. İstediği dilde okula gidecek. İstediği dilde devlet dairesinde hizmet alacak. İstediği dilde şehirde korkmadan konuşacak. İstanbul’da Kürt olduğu için saldırıya uğramayacak. Alanya’da Kürt olduğu için işyeri yakılmayacak. Fakir fukara inşaat işçisi, mevsimlik işçi, sadece Allah onu Kürt olarak yarattığı için yakılmayacak. Bu işi müzakere ile çözmek HDP’yi büyütüyor. Kürtleri Türkiye’de büyüttüğünü gördüler. Ama aynı zamanda AKP oy kaybediyor, gördüler. 7 Haziran’da baktılar ki konuşarak medenice bu işi çözmek AKP’ye 400 vekil kazandırmıyor. İşte çıktılar itiraf ettiler. Madem bize oy yok, size de yaşam yok. Size de hayat hakkı yok, deyip düğmeye bastılar. Maalesef 24 Temmuz’dan bu yana operasyonlar devam ediyor. Biz savaştan, çatışmadan taraf değiliz. Arkadaşlarla birlikte barış için yollardayız. AKP 400 vekil için bütün ülkeyi yakıp yıkabilir. Çılgın olabilirler, çıldırmış olabilirler. Silahtan ve savaştan başka gözleri hiçbir şey görmeyebilir. Ama biz Kürt gençlerine asla savaşı, şiddeti önermiyoruz. Silaha gerek yok. Seçtiğiniz vekiller olarak en önde biz varız."
İktidar ne kadar çılgınlaşırsa çılgınlaşsın, onu durduracak güçlü bir ’halk ordusu’ ile dünyaya seslerini duyuracak güçleri olduğunu belirten Selahattin Demirtaş, çatışmayı kabul etmediklerini, ölümü sindiremediklerini söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti: "Askerin, polisin, gerillanın ölümü hiçbirisi içimize sinmiyor. Biz bu ’ölümleri durduralım’ diyoruz. Bir yandan barış için geziyoruz ama şunu da biliyoruz. Çatışmanın da savaşın da bir ahlakı vardır. Siz burada bir kadını işkence ile katlettikten sonra onun bedeni üzerinden, bir halka onursuzluğu dayatırsanız karşınızda çelikten bir irade görürsünüz. Zannediyor musunuz ki o fotoğrafla birlikte Kürtler korktular, teslim olacak. Ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı eğer biz o koltukta olsaydık, eğer burada güvenlik güçleri bu alçaklığı yapmış olsalardı, ertesi gün onun hesabını soramasak ya istifa eder ya da bu ülkeyi utancımızdan terk ederdik. Ama bunlarda utanma, ar yok. Soruşturma açan valiyi bile görevden aldılar. ’Sen misin o güvenlik güçlerine soruşturma açan’ diye. Bunların derdi ne biliyor musunuz? Ülke, vatan, millet değil. Koltuktan, iktidardan başka hiçbir sevdaları yok. ’Vatan millet Sakarya’ adı altında operasyon yürütenler, vallaha vatan için savaşmıyorsunuz, kusura bakmayın saray için sizi savaştırıyorlar. İktidar için sizi savaştırıyorlar."
Selahattin Demirtaş, kendi seçecekleri vali ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istediklerini, seçilmişler tarafından yönetilmek istediklerini söyledi. Demirtaş, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizim derdimiz sistemle, kişilerle değil. Varto kaymakamı, Muş valisi kendine güveniyorsa, aday olsun seçilsin. Yenilen güreşçi, 1 Kasım’dan sonra ’yeter artık’ diyip, güreşe doyacak ve seçime ’gerek yok’ diyecek. Bizi tehdit olarak görüyorlar ve bizi barajın altında bırakmak istiyorlar. Çünkü onlar Türkiye’yi teklik üzerinde kurmuştur. Tek adam, tek ampul, tek parti, tek dil, tek ırk, bunun dışında hiçbir şey olamaz diyorlar. Bu zor günleri geçeceğiz. Bunu hep birlikte başaracağız. Bu fırtınalı günlerde birbirimizin elini bırakamayacağız. Barış diye haykırırsak bunu Ankara da duyacak Kandil de duyacak. Biz barış istiyoruz. Ateşkes olmalı ve söz siyasete bırakılmalı."