HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı “Seher”in de aralarında yer aldığı 8 kitabın “şifreli ve kontrolsüz haberleşmeye yol açabileceği” gerekçesiyle cezaevine alınmamasına yapılan itiraz reddedildi. Avukat Cihan Aydın, “Kararda bir gerekçe yok” açıklaması yaptı.
Deniz Tekin'in Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, Elazığ 2 Nolu Cezaevi’nden 2 Ekim’de Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne sevk edilen tutuklu DBP’li Hizan Belediye Eş Başkanı İhsan Uğur’un yanında getirdiği 10 kitaba el konulmuştu. El konulan kitapların arasında Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı “Seher” ile AKP Konya Milletvekili ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Medeniyetler ve Şehirler” isimli kitapları da bulunuyordu.
Diyarbakır D Tipi Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, toplatma kararı bulunmayan 10 kitaba “Ders kitabı olmadığı, şifreli ve kontrolsüz haberleşmeye yol açabileceği” gerekçelerini ileri sürerek el koymuştu. Kararı, Adalet Bakanlığı’nın 2016 yılında gönderdiği bir genelgeye dayandıran İdare ve Gözlem Kurulu, İhsan Uğur’un yanında getirdiği, “Seher”, “Ben Frankfurt’ta Şoförken”, “Careke Ji Caran”, “Medeniyetler ve Şehirler”, “Vejin”, “Gulên Şoran”, “Görmek”, “Tarihin Tanığı Aras”, “Tanrı’nın Tarihi” ve “Heval Marcello” isimli kitaplara el koymuştu.
Uğur’un avukatı Cihan Aydın, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kitapların tutukluya verilmemesiyle ilgili kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılması için Diyarbakır İnfaz Hâkimliği’ne itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren İnfaz hâkimliği, kararın yasaya ve usule aykırı olmadığını ileri sürerek, Aydın’ın itirazını reddetti. İnfaz hâkimi kararın gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kitaplara ilişkin 4 Ekim 2016’da verdiği 2017/4117 sayılı kararın incelendiğini belirtti. Kararın 15 Ekim’de basına yansıması ardından 17 Ekim’de yeniden toplanan kurulun kitaplarla ilgili yeni bir karar aldığı ortaya çıktı. Kararda, Kurul’un Uğur’a verilmeyen 10 kitap arasında yer alan Ahmet Davutoğlu’nun “Medeniyetler ve Şehirler” ve “ Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Aydın Ergin’in “Ben Frankfurt’ta Şoförken” isimli kitaplarla ilgili 17 Ekim’de toplandığı hatırlatılarak, yeni bir karar verdiği kaydedildi.
Kurul hâkimliğe gönderdiği yazıda, her iki kitabın ilk sayfalarında Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevine ait “Eğitim Kurulu görüldü” kaşesinin bulunduğunu; ancak yaptıkları ilk incelemede her iki kitabın üzerindeki kaşelerin “İş yoğunluğu nedeniyle sehven gözden kaçtığı tespit edildiğini” kaydetti. Kurul, “Medeniyetler ve Şehirler” ve “Ben Frankfurt’ta Şoförken” isimli kitaplara ilişkin daha önce verdiği kararı kaldırarak kitapların cezaevinde kalan Uğur’a verildiğini kaydetti. Kararda, Demirtaş’ın kitabının da aralarında bulunduğu 8 kitapta mühür olup olmadığına değinilmedi.
Aynı kararda kitapları yanında getiren Uğur’un öğrenci olmadığına dair cezaevinin gönderdiği yazısı ve Adalet Bakanlığı’nın 2016 yılında gönderdiği yazı dikkate alındığında, “Seher”in de içinde bulunduğu 8 kitabın Uğur’a verilmemesine yönelik kararın usul ve yasaya aykırılık içermediği ileri sürüldü. Kurul’un “Seher”, “Careke Ji Caran”, “Vejin”, “Gulên Şoran”, “Görmek”, “Tarihin Tanığı Aras”, “Tanrı’nın Tarihi” ve “Heval Marcello” isimli kitapların tutukluya verilmemesi yönündeki karara yapılan itirazın reddine karar verildi. “Medeniyetler ve Şehirler” ve “Ben Frankfurt’ta Şoförken” isimli kitapların kurul kararıyla tutuklu olan Uğur’a verildiği, bu kitaplar yönünde yapılan itirazın konusuz kaldığı gerekçesiyle bu kitaplar yönünden karar verilmesine yer olmadığı savunuldu.
Uğur’un avukatı Cihan Aydın İnfaz Hâkimliğinin kararını değerlendirdi. Aydın, “Kararda bir gerekçe yok. Adalet Bakanlığı genelgesi tekrarlanmış. Kararda atıf yapılan Adalet Bakanlığı genelgesi, mahpus haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde belirtilen haklara açık bir şekilde aykırıdır. Kişi her ne kadar hapsedilmiş olsa da cezaevinde sosyalleşmesini sağlamak ve kişisel gelişim hakkını korumak için ders kitapları dışında kalan kitap ve yayınlara erişim hakkı vardır. Bu hakkın engellenmesi kabul edilemez bir durumdur” dedi. Kararın kaldırılması için ulusal ve uluslararası bütün hukuk yollarına başvurarak, gerekli itirazları yapacaklarını vurgulayan Aydın, kararın kaldırılması için Diyarbakır Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edeceklerini, buradan bir sonuç çıkmaması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne oradan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını vurguladı.