4 Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının kesinleşmesinin ardından avukatları harekete geçti. Demirtaş’ın tutuklu olduğu ana davaya bakan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dün 56 maddelik dilekçe sunan avukatları, tahliye talebinde bulunuldu. Dilekçede diğer cumhurbaşkanı adaylarının adil seçim vurgusuna yer verildi.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre Demirtaş’ın adaylığının YSK tarafından Resmi Gazete’de yayımlanarak kesinleştiği anımsatılan dilekçede, şu değerlendirme yapıldı:
“Gerek Anayasa ve gerekse 298 sayılı kanun uyarınca seçimlere ilişkin ilkelerin en belirleyici olanları eşitlik ve serbestlik ilkeleridir. Eşitlik ve serbestlik ilkeleri, seçmenin seçme ve oy hakkını kapsadığı gibi, seçime katılacak adayların kullanacağı olanaklar ve yetkiler için de geçerlidir. Seçimlerin temel faaliyeti propaganda ve tanıtım faaliyetidir. Eşitlik ve serbestlik ilkesinin hayata geçmesi açısından tüm adayların tam bir serbestlikle ve eşit şekilde propaganda olanaklarından yararlanması, kendi programını seçmenin bilgisine sunması gerekir. Bu şekilde serbestçe oluşacak kamuoyu sonrasında seçmen gizli oyla seçimini yapar ve bu suretle demokratik sistemlerin tanımlayıcısı olan ‘etkin siyasal makamların seçimle belirlenmesi’ ilkesi gerçekleşmiş olur. Seçim sürecinin temel faaliyetleri olan açık-kapalı yer toplantıları, radyo-televizyon konuşmalarının tutukluluk koşullarında yerine getirilmesi mümkün değildir. Serbest seçimler ve eşitlik ilkesinin sadece soyut olarak kabulü yeterli değildir, fiili olarak da uygulanması gerekir. Her ne kadar müvekkil tutuklu olmasına rağmen cumhurbaşkanı adayı olarak seçime katılma hakkını kullanmakta ise de seçim faaliyetlerine eşit şekilde katılmasının tutukluluk sebebiyle engellenmesi, anayasanın 19. maddesi ile bağlantılı olarak 67/1 maddesini ihlal edecek niteliktedir.”
Dilekçede, Demirtaş’ın tutukluluğunun, milletvekili olması nedeniyle seçilme hakkının ağır ihlali niteliğinde olduğu gibi, kendisine temsil yetkisi veren seçmen açısından da “seçme hakkının” ağır ihlali olduğu vurgulandı; Demirtaş’ın tutuklu olduğu tarihten bu yana hiçbir yasama faaliyetine katılamadığı gibi, 16 Nisan referandumunda da herhangi bir faaliyet yürütemediğine dikkat çekildi.
Demirtaş dışında diğer 5 Cumhurbaşkanı adayının, her türlü propaganda araçlarından yararlanarak seçim çalışması yürüttüğü belirtilen dilekçede, “bu şartlarda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin meşruiyetine gölge düştüğü genel olarak kamuoyunca da kabul edilmektedir” ifadesi kullanıldı.
Demirtaş’ın tutukluluk koşullarında yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçiminin adil olmayacağı hususunun, diğer birçok siyasi parti temsilcisi ve bizzat Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Temel Karamollaoğlu tarafından da sıklıkla dile getirildiği anlatılan dilekçede “AİHS 5, Anayasa 19, CMK 100. maddeleri ile AİHM içtihatlarına göre; delil karartma ve kaçma şüphesinin soyut değil, somut olması, somut delillerle ispatı gerekir” denildi.