T24 Haber Merkezi Gonca Tokyol
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM’in aksi yöndeki kararına rağmen 2 yıldan uzun süredir Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliye başvurusunu reddetti.
TIKLAYIN - Demirtaş'ın tahliyesi için yapılan başvuru reddedildi
Mahkeme, “CMK’nın 100. ve devam maddeleri gereği tutukluluk halinin devamına" ve ayrıca “AİHM’in 20 Kasım tarihli kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46. Maddesi kapsamında nihai karar olup olmadığının ve sözleşmenin 44/2 Maddesi gereğince kesinleşip kesinleşmediğinin T.C. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı’na sorulmasına” karar verdi.
19. ACM’nin kararında atıfta bulunduğu CMK’nın 100. Maddesi*, eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’in ifadesiyle, “Bir varsayım kuruyor; CMK’da sayılan bazı suçları işleyenler hakkında ‘makul şüphe’ tutuklama nedeni varsayılıyor.” Türmen’e göre, “AİHM ise tutuklamanın devamı kararı verilirken, her koşulda tutuklama nedenlerinin incelenmesini öngörüyor.”
T24 için kaleme aldığı yazısında “Bu yapılmadığı için de 5/3 ihlaline karar veriyor” diyen Türmen, ‘Türkiye'nin CMK 100/3. Maddesi'ni değiştirmesinin hem Anayasa 90. Madde’den hem de AİHS’ten doğan bir yükümlülük olduğu’ yorumunda bulunuyor.
Mahkemenin kararında değinilen bir diğer nokta ise AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediği oldu. Bu konuda bakanlığa danışılacak. Atıf yapılan AİHS 46. Madde** ise ‘AİHM kararlarının bağlayıcılığını’ düzenliyor.
"Sözleşmenin 46. maddesi çok açık. İlk fıkrası sözleşmeye taraf devletlerin AİHM’in verdiği kararlara uymayı taahhüt ettiklerini belirtiyor. Türkiye de taraf bir devlet" diyen Türmen, Türkiye'nin üç ay içinde davanın Büyük Daire’ye götürülmesini isteyebileceğini ve yargıçlardan oluşan beş kişilik bir panelin davanın AİHS bakımından önem taşıdığına karar verirmesi halinde davanın Büyük Daire’ye gönderileceğini belirtiyor.
Türkiye'nin talebinin reddedilmesi halinde kararın kesinleşeceğini kaydeden Türmen, "Büyük Daire’ye giderse, dava yeniden görülür. Bu böyle olmakla birlikte; daire kararı, davanın Büyük Daire’ye gidip gitmemesinden bağımsız olarak, ihlale ivedilikle son verilmesini ve Sn. Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını öngörüyor. Bu açık ifade karşısında, siyasal nedenlerle Demirtaş'ın tutukluluğunu sürdürmenin Sözleşme’nin 46. Maddesi'nin ihlalini oluşturacağı kuşkusuz" yorumunda bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ise farklı bir görüşte. AİHM kararının "Hukuki değil siyasi" olduğunu savunan Uçum, kararın kesin olup olmamasına dair şunları söylüyor:
"Karar, Daire (7 hâkimli) tarafından verilmiş olup, henüz kesin değildir. Taraflar üç ay içerisinde (20 Şubat 2019 tarihine kadar), kararın bir de Büyük Daire (17 hâkimli) tarafından incelenmesi amacıyla itiraz edebilirler. Tarafların bu yönde iletilebilecekleri bir talep, Panel tarafından (5 hâkim) incelenecektir.
Üç aylık süre içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın Panel tarafından reddedilmesi üzerine AİHM kararı kesinleşmektedir. Bu bakımdan karar, en erken (itiraz olmaması halinde) 20 Şubat 2019 tarihinde kesinleşecektir. Sözleşmenin 46. maddesi gereğince yönlendirici nitelikte olarak AİHM kararı ancak bu şekilde kesinleştikten sonra hüküm ifade edebilecektir."
*5271 S.lı Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 100 –
(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.(1) (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa. (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir: a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; (2) 1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78), 2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83), 3.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87), 4. İşkence (madde 94, 95) 5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102), 6. Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 7.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149), 8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220), 10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308), 11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315), b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları. c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22'nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu. d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar. e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar. f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları. g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar. h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar. (4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. (1)
**AİHS Madde 46 Kararların bağlayıcılığı ve infazı
1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler. 2. Mahkeme’nin kesinleşen kararı, infazını denetleyecek olan Bakanlar Komitesi’ne gönderilir. 3. Bakanlar Komitesi, kesinleşen bir kararın infazının denetlenmesinin, söz konusu kararın yorumundan kaynaklanan bir zorluk nedeniyle engellendiği kanaatinde ise, bu yorum konusunda karar vermesi için Mahkeme’ye başvurabilir. Mahkeme’ye başvurma kararı, Komite toplantılarına katılma hakkına sahip temsilcilerin üçte iki oy çokluğu ile alınır. 4. Bakanlar Komitesi, bir Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın, taraf olduğu bir davada verilen kesin karara uygun davranmayı reddettiği görüşünde ise, ilgili Taraf’a ihtarda bulunduktan sonra, Komite toplantılarına katılmaya yetkili temsilcilerin üçte iki oy çokluğu ile alınacak bir kararla, ilgili Taraf’ın 1. fikrada öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmediği meselesini Mahkeme’ye intikal ettirebilir. 5. Mahkeme 1. fıkranın ihlal edildiğini tespit ederse, alınacak önlemleri değerlendirmesi için davayı Bakanlar Komitesi’ne gönderir. Mahkeme, eğer 1. fıkranın ihlal edilmediğini saptarsa, davayı, incelemesine son verecek kararı alması için Bakanlar Komitesi’ne iletir.