BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Taksim'de başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı eylemlerinin "meşru isyan" olduğunu söyledi. Demirtaş, "İnsanların isyanı baskıya zulme karşı gelmesi, son derece meşrudur, haklıdır. Biz elbette ki haklı direnişin yanındayız” dedi. Demirtaş, sokağa inen bazı grupların gösterileri Kürt karşıtı haline getirmeye çalıştığını vurgulayarak, “Biz bunlarla bir arada olmayacağımızı söyledik. Sizler ilk defa cop, biber gazı yediniz. Kürtler otuz yıldır bunu yaşıyor, şimdi Kürdü anlama zamanıdır” diye konuştu.
Selahattin Demirtaş, Haymana’da düzenlenen Hıdrellez Şenlikleri’ne katıldı. Namık Durukan'ın Milliyet gazetesindeki haberine göre, Demirtaş’ın konuşmasına, Taksim’de başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı eylemleri damgasını vurdu.
Demirtaş şöyle konuştu:
"Hükümetle Öcalan, partimiz, Kandil arasında bir müzakere süreci başladı. Bu süreç kimsenin hediyesi değil. Müzakereye en fazla biz sahip çıkacağız. Birileri ısrarla bu süreci bozmak için uğraşabilir. Ulusalcılar, milliyetçiler, ırkçılar, sanki vatana ihanet edilen bir şey yapılıyor gibi kıyamet koparıyor. Vicdansızlar binlerce genç öldü, savaş bitsin diye kıyamet koparmadınız."
"Diyalog sürecine geçtik, bunların paçası tutuştu. Çünkü ellerinde başka sermaye yok. MHP, Kürtler ve PKK olmazsa ne konuşacak. Konuşacak tek kelime bulamaz. Bahçeli, PKK, Kürtler hakkında konuşmayın, bir saat ne diyeceksiniz merak ediyorum. Kürt sorunu çözülürse armut gibi ortada kalacaklar. CHP’liler de farklı değil. Barış dediğiniz yürek ister. Kılıçdaroğlu ‘Öcalan, PKK ile konuşamazsınız’ diyor. O zaman kiminle konuşulsun? Senle mi, Obama, Merkel’le mi? Olmaz demek ki Öcalan’la konuşulması lazım."
"Günlerdir Taksim’den, İzmir’den Ankara’dan elli ilde insanlar meydanda, sokakta. Bu hükümet herkesi tedirgin etti. İnsanların isyanı baskıya zulme karşı gelmesi, son derece meşrudur, haklıdır, saygı duyuyoruz. Elbette ki haklı direnişin yanındayız."
"Ne yaptığınızı, nereye yürüyeceğinizi, ne için sokakta olduğunuzu bilmeniz ve tüm dünyaya duyurmanız lazım. Sizler, sokakta, meydanda, alanda olanlar birçoğunuz hayatında ilk defa polisin copunu, gazını alıyorsunuz. Sizler ilk defa panzer, TOMA nedir, AKP emir verdiğinde polis sokakta nasıl işkence yapar ilk defa görüyorsunuz. Bütün bunlar olup biterken medya nasıl suskun kalır şaşkınlıkla izliyorsunuz."
"İşte 30 yıldır bir halk her gün bunları yaşıyor. Şimdi artık Kürdü anlama zamanıdır. Günlerce, haftalarca, aylarca, Cizre’de, Yüksekova’da, Diyarbakır’da, Kızıltepe’de, Ağrı’da işte aynısını, daha beterini yaptılar. Bunun on katı zulüm yaptılar. Siz televizyonlardan onu görmediniz bile, göstermediler. Kürtler buna isyan etti, dağa çıktılar, size onlar terörist dediler inandınız. Ve yıllarca Kürtler teröristtir dediniz. Yıllarca Kürt çocukları bizim polisimize taş atıyor dediniz, Kürt çocukları terörist ilan ettiniz. Gün geldi devran döndü şimdi Ankara, Taksim sokaklarında o taşı siz atıyorsunuz. Nereden nereye. Zulmün Türkü Kürdü, Alevisi Sünnisi yokmuş. Demek ki mazlumlar, ezilenler el ele verecekmiş. Ben başörtüme özgürlük isteyen de, Kürt diline özgürlük isteyen de, cemevine özgürlük isteyen de el ele verecek. Demokrasi ve özgürlük ancak böyle gelir. Bunu gerçekleştirmek hiç zor değil. Sokaklarda, meydanlarda direnenler yeni anayasa istemelisiniz. Özgürlükçü, sivil bir anayasa istemelisiniz. Daha fazla özgürlük istemelisiniz. Taksim’deki ağaçları savunduğumuz kadar çocuklarımızın özgür geleceğini savunabilmeliyiz. Bir kez daha buradan uyarıyorum."
"Bir takım gruplar sokağa çıkan milyonlarca insanı Kürt karşıtı haline getirmeye çalışıyor. Bu gösteriler Kürt karşıtı olsun diye uğraşanlar var. Biz bunlarla bir arada olmayacağız dedik. Bazı medya grupları bunu da çarpıttı. ‘BDP Taksim’dekileri faşist olmak suçladı’ dediler. Oysa faşist kendini biz de faşisti tanırız merak etmeyin. Bizim sokakta, meydanda direnen emekçiye, devrimciye, ilericiye saygımız var. Zaten onlarla birlikteyiz. Zaten bu sokakları direne direne aşındıran, müzakere sürecini yaratan biziz. AKP’nin de başkasının faşizmine boyun eğmedik, eğmeyiz. Hiç kimse faşizme karşı diz çökmesin. AKP’de sokaktaki direnişi doğru anlamalı. Talimat verdim deyip istediğiniz gibi yönetemezsiniz."
"Köprü yaptım Yavuz Sultan Selim koydum diyor. Sanki torunun olmuş isim koyuyorsun. Memleketin köprüsüne isim koyacaksan halka soracaksın. Ailecek bir araya gelmişler ne olsun köprünün adı? Çocukları olmuş, torunları olmuş isim koyar gibi rahat bir şekilde Yavuz Sultan Selim olsun diyorlar. Oysa Yavuz Sultan Selim’in Kürt, Alevi toplumunda öyle sizin düşündüğünüz gibi saygın bir yeri yoktur. İsim koyacaksanız cesaretiniz varsa Seyit Rıza, Pir Sultan, Hıdrellez, Pir Sultan köprüsü olsun. 12 Eylül’e karşı direnen Mazlum Doğan köprüsü olsun. Cesaretiniz varsa halkın arasından çıkan devrimcilerin Deniz Gezmiş, İbrahim Kalpakkaya olsun. Niye Yavuz Sultan Selim olsun. Neden ısrarla Kürt, Alevi katliamıyla tarihe mal olan padişahta ısrar ediyorsun. Demek ki Başbakan’ın niyeti köprüye isim koymak değil, halka mesaj veriyor. Biz onunla aynı düşüncedeyiz diyor. Biz bu halkın inancına, kimliğine farlılıklarına saygı duymayız mesajı veriyor. Biz de kabul etmiyoruz. O köprüyü yapsanız da, adına Yavuz Sultan da deseniz halk hangi ismi veriyorsa o isimle anacağız. Aleviler başta olmak üzere ilericiler referandum yapıp köprüye ismi kendileri koymalı. Halkın vereceği isim neyse biz de o isimle anacağız. Söz sizin karar sizin. İster barış ister Pir Sultan Köprüsü deyin. İşte halk bu olanları izliyor. Bir başbakan tek bir hareketiyle ağzından çıkan bir cümleyle kararları ben veririm derse halk sokağa çıkar isyan eder. İsyana teşvik eden AKP’nin kendisidir. Başbakan bundan ders çıkarmalı."
"Bu mesajlardan ders çıkarıp demokrasinin önünü açması lazım. Suriye’de insanlar sokaklara çıktıklarında Esad olara terörist dedi tıpkı başbakan gibi. Marjinal gruptur, dış desteklidir dedi. Esad o gün halkına demokrasi sunsaydı, yeni anayasa sunsaydı demokratik bir Suriye’de demokratik bir ülkede başkanlığını sürdürecekti AKP hükümetinin Suriye’den ders çıkarması gerekiyor. Gençlerin üzerine panzerle, copla gitmek değil, demokrasi ile Türkiye’ye yeni özgürlükler getirmektir. Biz böyle bir politikayı destekleriz. Bunun için AKP’yi zorlayacak bir muhalefeti ortaya koyacak gücümüz var. Halka inancımız var, güvenerek yola çıktık."