HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan'ın Köşk için anlaştığı iddialarına ilişkin, "İmralı’da yapılan görüşmelerin tutanakları Adalet Bakanlığı’nda, MİT’te var. Tutanakların yayınlanmasını teklif ediyorum. Bakanlık veya MİT tereddüt belirtmiyorsa biz de yayınlayabiliriz. Asla Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı üzerinde bir anlaşma gerçekleşmemiştir. Tartışılmamıştır bile" dedi.
Erdoğan'ın çözüm sürecini siyasi bir rüşvete dönüştürdüğünü belirten Demirtaş, “Hep ‘beni seçmezseniz barış bozulur’ diye oy istedi. Köşk’e çıkarsa artık barışı bir pazarlık konusu yapamaz. Daha cesur olması gerekir” ifadesini kullandı.
Türkiye’yi kucaklama iddiası ile BDP’nin yerine kurulan HDP’nin hafta sonu yaptığı kongrede Eşbaşkanlığa seçilen Selahattin Demirtaş, Milliyet'ten Serpil Çevikcan'a konuştu.
Demirtaş'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
BDP’den HDP’ye dönüşümün anlamı nedir?
HDP, çok sesli, çok kültürlü, çok inançlı, çok kimlikli Türkiye toplumunun partileşmiş halidir. Türkiye, kimliklerin egemen olduğu bir anlayışla artık yönetilemez. Yeni bir modele ihtiyaç var. HDP, gelecek Türkiyesinin prototipidir. BDP bütün çabalarımıza rağmen biraz daha kimlik partisi olarak algı oluşturdu. Bu tek başına Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmez. HDP, tek kimliğin değil bütün kimliklerin ortak partisi olacak. HDP meydana çıktığında vatandaşa ne söyleyecek?
HDP’nin BDP’den fazlaları olmak zorunda. Kürtler varlıklarını kabul ettirdiler. Kürtlerin hakları konusunda anayasal ilerleme aşamasına girdik. Fakat bu diğer kimlikler için bu kadar net söylenemez. Aleviler, azınlıklar, kadınlar, işçiler için. Kürtlerden bu konuda daha gerideler. Elbetteki Kürtleri bir kenara bırakmıyoruz ama bunların her biri bizim için eşit derecede savunulması gereken politikalardır.
Kürt milliyetçiliğine odaklanmış bir parti olduğunuz yönündeki ön yargıdan kısa sürede kurtulmanız mümkün mü?
Bunu çoktan kırdığımızı düşünüyorum. Bu ülkede insanlar artık hakiki siyasetle sahte ve maskeli siyaset arasındaki farkı görüyor. Hitap ettiğimiz kitlelerle buluştukça bu daha güçlü hale gelecek. HDP büyürse bu da Türkiye için bir kazanım olur.
Alevi yurttaşlarımız büyük ekseriyetle CHP seçmeni. HDP’ye yönelecekler mi?
Alevi toplumunun bir kesiminde CHP’lilik aileden kalmadır. Konjonktürel olarak durumun değişmesi biraz HDP’nin alternatif hale gelmesine bağlı. Başka alternatif bulamadıkları için CHP’deler, CHP’nin başarısından değil. HDP bu boşluğu doldurabilir diye düşünüyoruz. Alevilerin partimizde güçlü temsilcileri var. Aleviler adına konuşmayı bile kendimizde bir hak olarak görmüyoruz. Talepleri neyse aracısı olacağız. Başbakan Erdoğan, ‘ben sizi mezhep olarak tanımıyorum’ diyor. CHP de Aleviler adına konuşuyor.
Cumhurbaşkanlığı kampanyasında ve sonrasında artık sizi daha çok Çorum’da, Yozgat’ta, Orta Anadolu’da, Karadeniz’de, Trakya’da mı göreceğiz? Bölgeden artık çıkacak mısınız?
Mutlaka öyle olacak. Bütün Türkiye’yi dolaşacağız. Türkiye’de artık yeni bir demokrat, özgürlükçü parti oluşuyor. HDP, merkeze doğru yürüyen bir parti olacak. AKP’ye, CHP’ye alternatif, iki partiden de bıkmış kesimlerin önüne gerçek bir çare olarak bir parti olarak programı sunacağız. Batı’ya ve metropollere, Türkiye’nin genel sorunlarına daha ağırlık veren bir çalışma yürüteceğiz. Sadece CHP’ye bir alternatif olarak düşünülmesin.
AKP seçmeni size niye oy versin?
Hırsız değiliz. Bizde başörtülü de var, inançlı olan herkese saygı da var. O insanların hem emeğini hem dini inançlarını en çok gözetecek partiyiz. Biz niye oy vermesinler ki? Tarlada çalışan AKP’li çiftçi de, madende çalışan MHP’li işçi de eziliyor. Ortak kimliğimiz, öteki olarak kabul edilmemiz. Eziliyor olmamız. Ama yoksulluğumuzdan ama başörtümüzden ama mezhebimizden kaynaklı.
Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor musunuz?
İsmi en çok konuşulan, en çok önerilen kişi benim. Hafta sonu PM’nin de görüşü alındıktan sonra, arkadaşlarım resmi bir öneri ile gelirlerse görevden kaçmam. Türkiye Cumhuriyeti devletini bütün bu farklılıklarıyla birlikte yönetmeye talip olmak, bu haliyle cumhurun başı olmak herkes için büyük bir onur. Ben de böyle onurlu bir göreve layık görülürsem mahçup olmamaya çalışacağım. HDP’nin ilk Eşbaşkanı niye olmadınız?
Ben kararımı vermiştim. Daha altta çalışmalar yürütecektim. Benim ismim üzerinde öneriler yoğunlaşınca bir basınç oluştu işin doğrusu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesine de sadece küçük kızım karşı. Ailenin diğer üyeleri aday olmamı istiyorlar. Cumhurbaşkanlığı adaylığınız konusunda Abdullah Öcalan’dan bir telkin geldi mi?
Hayır. Bizim heyetimiz dışarıdaki gözlemlerini İmralı’da aktarıyor tabii. Kendisi de izliyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin öneminin farkında. Özgürlük ve demokrasi savunucularının bir isim etrafında kenetlenmesi gerektiğini belirtti ama bir isim zikretmedi. İlle de HDP bir aday çıkarsın diye de bir önerisi yoktu. Neden öne çıkan isim sizsiniz?
Kamuoyunda yarattığımız algı, son 7-8 yıldır milletvekili ve Eşbaşkan olarak görev yaptığım sırada Türkiye toplumuna verdiğim mesajların daha rahat anlaşılıyor olması, tanınıyor, güveniliyor olmak gibi mevzular ismimin öne çıkmasına neden oldu.
Başbakan “koşturan Cumhurbaşkanı” dedi. Siz de diğer adaylara göre daha gençsiniz.
Başbakan bazen akıllıca yaptığı konuşmalarda beni tarif ediyor. Ama beni destekler mi bilmiyorum tabi! Aday olursanız nasıl bir kampanya yürüteceksiniz?
AKP’nin adayı da çatı adayı da devleti temsil ediyorlar. Cumhuriyet tarihinde ilk defa halk tarafından seçilecek kişinin halkın içinden olmasını istiyoruz. Tayyip Bey Başbakanlığa giderken belki bu yollardan geçti ama şu anda devlettir Tayyip Bey. Ekmeleddin Bey de devlet geleneğinden geliyor. Devletin bekası, ikisi için de halktan daha önemlidir. Onlar kutsal devletin yeryüzündeki temsilcileridir. Halktan biri olursa, devletle halk arasında bir balansı, dengeyi sağlayabilir. Bir tane de halktan bir adam olsun bu devletin içinde. Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında çözüm süreci açısından bir farklılık bekliyor musunuz?
Bu ihtimal üzerine konuşursak, Başbakanken çözüm sürecini bitirmeyen bir Tayyip Erdoğan (ilerletmedi ama en azından bitirmedi) Cumhurbaşkanı olunca da bitirmez diye düşünüyoruz. Ama O’nun yerine gelecek Başbakan’ın da Erdoğan’dan dersler çıkararak çözüm sürecini artık somut olarak ilerletmesi gerekir. Çünkü Erdoğan süreci başlattı ama bitirmedi. Çözüm sürecini hep siyasi bir rüşvete dönüştürdü. “Beni seçmezseniz barış bozulur” diye oy istedi hep. Köşk’e çıkarsa artık barışı bir pazarlık konusu yapamaz. Daha cesur olması gerekir. Fakat eğer eski Cumhurbaşkanlığının yetkilerini kullanacaksa pek aktif olamaz. Aktif Cumhurbaşkanlığı yapmak isterse ki mesajları öyle algılanıyor, bu durumda çözüm sürecini ilerleten bir Cumhurbaşkanı olmalı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını çözüm sürecinin garantisi görmüyor musunuz?
Tek başına yeterli değil. Hükümetin, Başbakan’ın da tutumu önemlidir. Ekmeleddin Bey’in çatı adaylığına ne diyorsunuz?
Köşk adayı olarak ne vaat edecek dinlemek isteriz. CHP-MHP ortaklığından Roza Lüksemburg tarzı bir aday beklemiyorduk. Oradan herhalde Ekmeleddin Bey çıkardı, o yüzden şaşırmadım. Ama Erdoğan’a da Ekmeleddin Bey’e de Allah yardım etsin. Yaz aylarında kampanya yürütülecek. Bizim adayımız sıcaklara alışkındır. Ekmeleddin Bey MHP’nin de adayı. Diyelim Cumhurbaşkanı seçildi. Çözüm sürecinin akıbeti ne olur?
Peşinen böyle olur demek haksızlık olur. Bu konuda daha tek bir cümle etmemiş biri için sırf geçmiş ilişkilerinden kaynaklı ön yargılı olmamak, tavrını görmek lazım.
İkinci tura Tayyip Bey ve Ekmeleddin Bey kalırsa HDP’nin tavrı ne olur?
Birinci turun sonuçlarını görmeden bağlayıcı bir şey söylemek çok büyük bir hata olur. Ben, birinci turda kolay kolay bir adayın seçileceğini düşünmüyorum. İkinci turda adayların hangi ilkeler etrafında kampanyalar yürüteceği seçmeni etkiler. Bir de tabii ikinci tura kalan adayların ikisini de beğenmeyip boykot tavrı geliştirebilecek seçmenler olabilir. Katılım düşerse bu durum adayların daha düşük oylarla ikinci turdan çıkma ihtimalini yükseltebilir. İkinci turdaki adayları gördükten sonra daha reel olarak değerlendirebiliriz.
“Ak Parti ile Öcalan anlaştı. HDP Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirecek” iddiaları durulmuyor.
İmralı’da yapılan görüşmelerin tutanakları Adalet Bakanlığı’nda, MİT’te var. Tutanakların yayınlanmasını teklif ediyorum. Bakanlık veya MİT tereddüt belirtmiyorsa biz de yayınlayabiliriz. Asla Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı üzerinde bir anlaşma gerçekleşmemiştir. Tartışılmamıştır bile. Sayın Erdoğan’dan böyle bir teklif ne bize ne İmralı’ya gitmemiştir. İmralı’dan böyle bir telkin de asla gelmemiştir. Sayın Kılıdaroğlu bizi ziyaret ederek açıkça destek istedi. Sayın Erdoğan ne bizi ziyaret etmiş, ne açık ne örtülü destek istemiş durumda. Bizim anlaştığımız kesinlikle bir şehir efsanesidir. Sayın Kılıçdaroğlu da açıkça sordu bunu. ‘Kulislerde sizin anlaştığınızı duyuyoruz’ dedi.
Ben kendisine, “Sayın Genel Başkan emin olun böyle bir şey olsaydı bunu en azından hissetirecek bir tutumumuzun olması gerekirdi. CHP eğer milliyetçi bir partiyle uzlaşıp sağdan yana bir çizgiyi esas almayacaksa, HDP’yle birlikte demokrasi güçlerini esas alan bir yaklaşımla aday belirleyecekse biz aday göstermeyebiliriz” demiştim. Taahhüt verdik. “Direksiyonu sağa mı sola mı kırmışsınız göreceğiz” dedik. Şimdi görüyoruz sağa kırdılar. Bu CHP için bile aşırı bir sağa kırış oldu. Bu bir tercihti. Mesele sadece cumhurbaşkanlığı seçimleri değil. Böyle bir ittifak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bize kaybettirse bile gelecekte kazandıracaktı. Önümüzde genel seçimler var. Ama siz rotanızı başka tarafa kırarsanız AKP’nin değişimde öncü güç olmasını engelleyemezsiniz. CHP Cumhurbaşkanlığı ile ilgili kararında bütün bunlara dikkat etmeliydi. Türkiye bir iki günde değişmeyecek. Bu bir süreçtir ve bu süreçte biz güçlü bir demokrasi cephesi yaratabiliriz. CHP seçimini başka türlü yaptı.
Köşk seçiminden sonra çözüm sürecinin yol haritası nasıl ilerler?
Müzakere yasası çıkarsa seçim sonrası bunun bir takvime bağlanmış olması lazım. Anayasa, TMK’nın kaldırılması, yargıda, mezhep ve inanç konularında özgürlükçü yasaların çıkması takvime bağlanmalı. Buna bağlı olarak PKK’nin atacağı adımlar olmalı. Belki geri dönüşler bu tür adımlardan sonra yeniden başlar. Silahsızlanma süreci tartışılır. Yasal çerçevede müzakerenin ne olduğu kısaca tariflenir. Yol haritası ile birlikte detaylanır.
Çözüm sürecinde yasal mevzuatı içeren 6 maddelik bir tasarının hazırlandığı söyleniyor. Hükümet bir yol haritası üzerinde çalışıyor. Süreci yasal zemine kavuşturan düzenleme Parlamento kapanmadan gerçekleşirse çok iyi olur. Herkes yasadan görecek, içi rahatlayacak. Ne ülke ikiye bölünüyor kaygısı olacak ne de Kürtler’in “biz kandırılıyor muyuz” kaygısı olacak. Ayrıca süreç hükümet partisinin malı olmaktan çıkacak, kamuya, parlamentoya mal olacak.