Demokrasi İçin Birlik, "İktidar, kadına ve LGBTİ+'lara şiddeti meşrulaştırarak ayakta kalmaya çalışıyor" açıklamasını yaptı.
Demokrasi İçin Birlik yaptığı yazılı açıklamada, "Saray rejimi seçim sürecinde toplumun en gerici kesimlerini aile kavramı ve LGBTİ+ karşıtlığı üzerinden bir araya getirmeye çalışıyor. Alperenler’in sinagog kapısı tekmelemekten ve nefret suçundan sabıkalı aktörünün başını çektiği, birbiriyle didişen 35 yandaş dinci, gerici kurum ve vakıfın iktidar eliyle bir araya getirilerek başlatılan yürüyüşler İzmir ve başka illerde de üstelik rektörlerin katılımıyla devam etti. RTÜK yürüyüşü kamu spotu olarak yayınladı. Miting ve yürüyüşlerde sadece İstanbul Sözleşmesi değil, kadınları şiddete karşı koruyan 6284 sayılı yasa da hedefe konuldu. Ardından sıra, ailenin korunması adı altında Meclisten geçirilmeye çalışılan LGBTİ+ karşıtı anayasa değişikliğine geldi. Bütün bu girişimlerle kamu adına nefret suçu işlenirken, konu sadece Saray’ın genlerinde bulunan LGBTİ+ ve kadın düşmanlığı değil. Belli bir toplum kesimini de harekete geçirebilecek iki konu üzerinden yoksulluk, açlık ve işsizlikle boğuşan toplumu zapturapt altına almak, seçim sürecine üstelik sokakta da ayağı olan yeni bir kutuplaşma dalgasıyla girmek. Sokaktaki LGBTİ+ karşıtı yürüyüşler gerici anayasa değişikliği girişimine destek sağlamak amacını güdüyor." ifadesini kullandı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"Peki Saray rejimi aile kurumuna neden bu kadar meraklı? Narko devlet haline getirilen ülkede milyonlarca aile uyuşturucudan ve yoksulluktan yıkılırken neden kadınlar ve LGBTİ+’lar hedefe konuluyor?
Çocuk istismarını, kadına yönelik şiddeti perdeleyen, kadının görünmeyen emeğini sömürü düzeninin sürmesi için sisteme dahil etme işlevi gören aile, AKP’nin nafakayı kaldırma, boşanmayı zorlaştırma gibi hamleleriyle niye ayakta tutulmaya çalışılıyor?
Çünkü militarize edilmiş, erkeğin ve devletin kontrolündeki aile, toplumun baskı ve kontrol altına alınmasının aracı. Şiddet, kadınların üstünde tahakkümün sürmesinin aracı.
Kadınların ve LGBTİ+ bireylerin özgürleşmesi ve mücadele etmesi işte bu oyunu bozuyor. Bu yüzden iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyor, bu yüzden LGBTİ+ düşmanlığı yapılıyor.
Aileyi oluşturan bireylerin eşit ve özgür olduğu, çocukların ve kadınların hak sahibi özneler olarak yer aldığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, insanların cinsel yönelimlerinden dolayı şiddet görmediği bir ülke için ortak mücadele sömürü ve yıkım düzenini temellerinden sarsmanın, toplumu özgürleştirmenin en önemli yollarından biri. Saray ve etrafında toplanan gerici ittifakın sokaktaki kadınlara ve LGBTİ+ örgütlerine baktığında gördüğü de bu. "