Demokrasi İçin Birlik, "Bütün uyarılara rağmen deprem konusunda hiç bir önlem almayan, binlerce kişinin göz göre göre ölümüne neden olan iktidar, depremden 34 saat sonra on ilde OHAL ilan etti. Yönetememe halinin, devletin bütün kurumlarıyla çökertilmesinin, binlerce ölümün ve yıkımın faturası muhalefete kesilmek isteniyor. Olağanüstü Hal, deprem bölgesindeki halkın yaşamsal ihtiyaçlarını çözmek için ilan edilmiyor, halkın dayanışmasını engellemek amaçlanıyor." değerlendirmesini yaptı.
Demokrasi İçin Birlik'ten yapılan açıklamada, "İki gün geçtiği halde bazı bölgelere ulaşılmamışken iktidarın bütün yaptığı demokratik sivil toplumun, halkın, muhalefetin yaptığı yardım ve destek çalışmalarını engellemek, gazetecileri tutuklamak, soruşturma açmak, kentlere girişleri yasaklamak, belediyenin ya da toplum örgütlerinin yardım tırlarının üstüne valilik amblemi koymak, halka sıcak yemek dağıtılmasını engellemek, twitteri kısıtlamak oldu." denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İktidar eliyle bir kıyıma ve yıkıma dönüşen Maraş merkezli depremde binlerce kişi hayatını kaybetti. Can kayıplarının artacağı görülüyor. Devletin bütün kurumlarıyla çökertilmesinin bedelini binlerce kişi enkaz altında canını kaybederek ödedi.
Kızılay ve AFAD’da tekelleştirilen yardım ve destek çalışmalarındaki organizasyonsuzluk, hiç bir önlem alınmaması gibi nedenlerle enkazdan çıkanlar, evlerinden çıkıp canlarını kurtaranlar da açlığa, susuzluğa, soğuğa mahkûm oldu.
20 yıldır izlenen rant ve yağma politikası, nereye gittiği belli olmayan deprem vergileri, yandaşlara para akıtılırken yurt dışında biriken servetler, deprem bölgesi olan bir ülkede depremle mücadeleye ayrılan komik bile denemeyecek bütçe, bu yıkımın sorumlusunun kim olduğunu ortaya koymaktadır.
Depremde sadece hastaneler, binalar, kamu kurumları çökmedi; yirmi yıldır süren talan, rant ve soygun rejimi de çöktü. Şimdi Saray bunun telaşıyla, yaşanan olağanüstü facianın iktidarı da işaret eden bir toplumsal tepkiye dönüşmesini engellemeye çalışıyor.
Saray’ın açıklamasında aksi söylenmesine rağmen bundan önceki OHAL döneminde bütün temel hak ve özgürlüklerin yok edildiğini, KHK’lar eliyle, binlerce kişinin kamu görevinden ihraç edildiğini, derneklerin ve örgütlerin kapatıldığını, muhalif belediyelere kayyım atandığını ve muhalif basının susturulduğunu kimse unutmamalıdır. Şimdi de iktidara sınırsız yetki tanınarak, kolluk gücü kullanılarak halkın dayanışması engellenmek isteniyor. Muhalefet susturulmak, iktidara yönelecek tepkiler zorbalıkla susturulmaya çalışılıyor. Oysa toplumsal örgütlenmelerin 99 depreminden bu yana geçen sürede yok edilmesinin bedelini halk canıyla ödüyor.
Toplumun birbiriyle dayanışmasının kanallarını açmak, bütün kamu kaynaklarını ve devlet imkânlarını deprem bölgesindeki halkın ihtiyaçlarına yönlendirmek yerine OHAL ilan eden iktidara karşı ortak bir tutum almak kaçınılmazdır.
Tüm muhalefete ve demokrasi güçlerine çağrımız, iktidarın baskıları ve zorbalığına karşı, ülkece büyük bir yıkım yaşadığımız bu çok uzun ve zorlu sürece etkili bir biçimde müdahil olma koşullarını ne pahasına olursa olsun yaratmak, halkın canı söz konusuyken tümüyle gayri meşru hale gelen engellemeleri tanımamaktır.