Demokrasi Konferansı: Ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var!

Demokrasi Konferansı: Ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var!

"Ekmek, özgürlük, adalet" sloganıyla Haziran ayında gerçekleştirilmesi planlanan "Demokrasi Konferansı" çağırıcıları ve bileşenleri tarafından İstanbul'da düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu.

Tüm demokratik muhalefetin yaşanan siyasal ve ekonomik krize ortak cevap üretmesi, demokrasi ve özgürlük talepleriyle iş ve ekmek taleplerinin bir bütünlük içinde yükseltilmesi hedefiyle, kadın, işçi, gençler başta olmak üzere ülkenin her yanından itirazlarını ortaya koyan tüm toplum kesimlerini, demokrasiden yana bütün kişi ve kurumları kapsaması planlanan "Demokrasi Konferansı", Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.  

Basın toplantısının moderatörlüğünü üstlenen Nesteren Davutoğlu, Konferans bileşenlerinin demokratik kitle örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve öğrenci gruplarından oluştuğunu ifade ederek "Bizi duymak ve görmek istemeyenler var. Bu konferansı ortak sesimizi duyurmak için düzenliyoruz" dedi.  

Toplantıya çevrimiçi olarak katılan Konferans çağırıcıları, Konferans gündemine ilişkin saptamalar yaparak hedeflerin altını çizdi. Çağırıcıları şu isimlerden oluşuyor: Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, İhsan Eliaçık, Genco Erkal, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli.

Daha sonra söz alan yazar Ayşegül Devecioğlu, "Direnenler bize umut veriyor. Direnenlerin seslerini birleştirmek gerekiyor" derken, Konferans sonunda direnenlerin "ortak bir program" oluşturacağını söyledi. "Ülkede bir demokrasi rüzgârı estirmek, toplumsal barış hedefini ve demokrasi mücadelesini bir ileri aşamaya taşımak için, halka umut verecek, her alanda yaşanan hak ihlallerine, baskı ve hukuksuzluğa karşı güçlü bir itiraz sesi yükseltmek için yola çıkıyoruz" diye belirten Devecioğlu, "Bu süreçte her taşı yerinden oynatacağız. Ülkenin her köşesinden konferansa katılacak insanların talepleri konferansa akacak" dedi. 

Konferans çağırıcılarından ilk olarak söz alan Türkiye İnsan Hakları Vakfı eski başkanı ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, "Demokrasi, ekmektir, yaşamdır, özgürlüktür. Bu konferansla birlikte, yeniden toplum olma arayışımız çok kıymetli olacak" dedi. Pandeminin yönetilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini vurgulayan Korur Fincancı, resmi verilere göre bile her gün beş dakikada bir insanın hayatını kaybettiğini vurguladı ve konuşmasını, "Güzel günler göreceğiz, bu konuda kararlıyız" diyerek noktaladı. 

Rıza Türmen: Hak arayanların ve ezilenlerin konferansı

Konferans çağırıcısı, hukukçu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı ve eski CHP İzmir milletvekili Rıza Türmen ise yaptığı konuşmada gerçekleştirilecek konferansı "Hak arayanların konferansı" olarak nitelendirdi.  Ülkede hak arama kanallarının kapalı olduğunu belirten Türmen, Konferansın, bir yandan haksız yere cezaevinde yatan siyasetçilerin, diğer yandan evine ekmek götüremeyenlerin taleplerinin ve diğer tüm eş değerdeki taleplerin birleştirilmesini amaçlayacağını söyledi. "Kadın hareketinin talepleri, Kürt siyasi hareketinin talepleri, ekoloji mücadelesinin talepleri ve diğer talepler ancak demokratik bir toplum çerçevesinde cevap bulabilir" diyen Türmen, "Ezilenlerin konferansı" olacağını belirttiği Demokrasi Konferansı'nın için heyecanla yola çıktıklarını belirterek, Konferansın "yeni bir dayanışma ve kardeşlik ruhu inşa etmesi" umudunu taşıdığını vurguladı.

Ahmet Türk: Ortak değerler etrafında buluşmanın yolunu bulmalıyız

2019 seçimlerinde Demokratik Bölgeler Partisi'nden (DBP) Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı seçildikten sonra Hükümet tarafından görevinden alınarak yerine kayyum atanan Konferans çağırıcısı Ahmet Türk ise konuşmasına, "Demokrasi olmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğini görüyoruz. Demokratik bir toplumun öncülüğünü yapma göreviyle karşı karşıyayız" diyerek başladı.  "Demokratik bir Türkiye istiyorsak ortak değerler etrafında buluşmanın yolunu bulmak durumundayız. Gerçek demokrasi için demokratik bir ortaklaşmaya ihtiyacımız var" diyen Türk, "Birileriyle birlikte olmaktan sakınmak demokrasi mücadelesine zarar veriyor. Kürdü, emekçiyi, kadını; demokrasiyi kucaklayacak bir yaklaşım ortaya koymak gerekiyor" dedi.

Melda Onur: İlk ihlaller sosyal haklardan başlıyor

Konferans çağırıcılardan bir diğeri olan 24. Dönem CHP milletvekili Melda Onur, basın toplantısına Soma Davası için gittiği Akhisar'dan katıldı. Soma Davası'nda mahkemenin verdiği nispeten olumlu kararın ardından davanın yeniden başlatıldığına dikkat çeken Onur, "İlk ihlaller sosyal haklardan başlıyor. Sağlık, eğitim, sosyal haklar gibi hakların ihlali engellenemediği zaman diğer insan hakkı ihlalleri başlıyor" dedi. "Demokrasiye hava, su kadar ihtiyacımız olduğunu gördük" diyen Onur, tüm sosyal hakların demokrasiye dahil olması gerektiğini vurgularken, "Demokrasi yürüyüşü hiç bitmedi, ama belli dönemlerde mücadeleye daha fazla asılmak gerekiyor" diye vurguladı.

Öztürk Türkdoğan: Barışı savunmak demokrasiye giden yolda büyük önem taşıyor

Konferans çağırıcılarından İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, konuşmasına "barış hakkı"na vurgu yaparak, barışın demokrasi mücadelesiyle bağlantısına dikkat çekerek başladı. "Son altı yılda yaşananlar sorunların daha da ağırlaşmasına yol açtı" diyen Türkdoğan, "Türkiye çoğulculuğu bir türlü kabul edemedi. Etnik, dini ve diğer alanlarda resmi ideolojide ısrardan vazgeçilemedi" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü.

"Çatışmanın devam ettiği ülkelerde demokrasiye kavuşmak zordur. Barış hakkını savunmak, demokrasiye giden yolda büyük önem taşıyor. Biz sadece insan haklarını savunmuyoruz, aynı zamanda barış savunuculuğu yapıyoruz." Türkiye'de aslında güçlü bir siyasi muhalefetin bulunduğunu belirten Türkdoğan,  demokrasi ortak paydasında bir araya gelemeyen siyasş muhalefetin vurgularken, "Hepimiz toplumsal muhalefetin parçasıyız" dedi.

Canan Arın: Türkiye tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor

Kadın hakları savunucusu ve Türkiye'deki ilk kadın sığınağı Mor Çatı'nın kurucularından Av. Canan Arın, basın toplantısı için gönderdiği mesajda Türkiye'nin tarihinin en karanlık günlerini yaşadığını ve hukuk kavramının ortadan kalktığını belirtti. Arın, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararının, Türkiye'deki kadınları Afgan kadınlarına benzetme çabasını yansıttığını söylerken, buna karşı demokrasi mücadelesinin taşıdığı önemi vurguladı.

Celal Fırat: Ortak bir vicdan ve adalet arayışı

Demokrasi Konferansı çağırıcılarından biri olan Alevi dedesi ve Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, hakikat için mücadele edenlerin ortak hedeflerinin vicdan ve adalet arayışı olduğunu belirterek, bu hedefler için farklı kesimlerin birlikte mücadele etmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.

Nejla Kurul: Hayatlarımız hakkında konuşma sırası bizde

Eğitimci, Eğitim-Bilim Emekçileri Sendikası Başkanı, Barış Bildirisi imzacısı olduğu için üniversiteden ihraç edilen akademisyenlerden biri olan Nejla Kurul ise "Demokratik siyasi alan adeta harabeye döndü" diyerek başladığı konuşmasında, "Cezaevleri etkin siyaset yapmakla suçlanan siyasetçilerle, etkin gazetecilik yapmakla suçlanan gazetecilerle, etkin savunma yapmakla suçlanan avukatlarla dolu. Bu rejim, özgür yurttaşların rejimi değil" dedi. Kurul, "Tek başımıza değiliz. Yüzde birin iktidarına karşılık biz yüzde doksan dokuzuz" diye belirtti ve "Türkiye tarihinin ileriye doğru taşıyıcısı olma sırası, hayatlarımız hakkında konuşma sırası bizde" diyerek sözlerini tamamladı. 

Tarık Ziya Ekinci: Demokratikleşme var olma sorunu

Eski Türkiye İşçi Partisi milletvekili, 12 Mart 1971 darbesinden sonra iki yıl tutukluluk, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ise beş kez tutukluluk yaşayan Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci basın toplantısında konuşan son çağırıcı oldu. Ekinci, toplantıya gönderdiği videoda tüm sorunların nedeninin demokrasinin yokluğu olduğunu vurguladı, parlamenter sisteme dönüşle demokrasiye geçileceği algısının hatalı olduğunu ve bunun için aktif mücadele gerektiğini belirtti. Ekinci "Bugünkü koşullarda demokratikleşme var olma ya da yok olma sorunudur" dedi.

Ekinci, konuşmasında barış mücadelesinin önemini de vurgulayarak, "Barış olmadan demokrasi, demokrasi olmadan barış olmaz" dedi. "Ben demokratım diyen herkesin Kürt sorununu tanıması ve çözümü için mücadele etmesi gerekir" diyen Tarık Ziya Ekinci, "Her türlü savaşa karşı çıkarak dış ilişkilerde barışçıl bir politika izlenmesini talep etmek de tüm demokratların görevidir" diyerek konuşmasını tamamladı.