Demokratik siyaset için şiddete son

Demokratik siyaset için şiddete son

T24 - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Türkiye kamuoyu, şiddetin durması halinde, iki tarafın da oluşturacağı siyasal çözüm atmosferine destek verebilecek. Dolayısıyla bence taraflar bunu gördükten sonra şiddette ısrar artık çözümsüzlüğün açığa çıkması anlamına gelir. Şiddette ısrar edenin çözümsüzlük istediğini ortaya koyar. Bu nedenle artık taraflar bu sesi duymamazlıktan gelemez diye düşünüyorum. Ona güvenerek “sonuç alırız” diyorum" dedi.

 

Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan'ın haberine göre; YAŞ krizinin yarattığı puslu havanın dağıldığı, referandum kampanyalarının içeriğe değil üsluba endekslenerek rutine bindiği şu günlerde, PKK terörüne ilişkin kritik gelişmeler yaşanıyor.

 

İki hafta önce, İmralı’da avukatlarıyla görüşen Abdullah Öcalan’ın, ateşkese olumlu baktığı kamuoyuna yansıdı. Öcalan, BDP’nin boykot kararına karşın, referandum için “halkımız tartışsın” diyerek açık kapı bıraktı. Bu açıklama, “Hükümet İmralı ile temasta” iddialarını gündeme getirdi.

 

İzleyen günlerde önce BDP ateşkesin tam zamanı olduğunu söyledi. Ardından Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi, çift taraflı ateşkes çağrısında bulundu. Kongrede, beklentilerin aksine “devletin bam teline basan” demokratik özerklik ilanı gibi tepki toplayacak bir adım atılmadı.

 

Toplumsal infial yaratan şiddet eylemlerinin Kürt kanaat önderleri ve Kürt vatandaşlarla PKK arasında makasın gitgide açılmasına neden olduğu açık.

 

Bu süreçte kafalara takılan temel sorulardan biri, örgütün düne kadar eli kulağında olduğu söylenen geçici eylemsizlik ilanınının Türkiye referanduma giderken gündeme gelmiş olması.

 

Siyasi iktidarın, günaşırı şehit cenazelerinin kaldırılmadığı, TSK operasyonlarının gündemin ilk sırasında yer almadığı bir referandum sürecinden yana olduğu kesin. Şimdi gelebilecek bir ateşkes ilanının, referandumu boykot konusunda “serbest bırakıldığı” belirtilen bölge halkını olumlu etkileyeceği de ortada. Bütün mesele, Ankara’da “Ramazan ateşkesi” olarak nitelenen bu fırsatın kalıcı bir sürece dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği?

 

Gelişmeleri BDP Genel Başkanı Demirtaş ile konuşma olanağı bulduk. Demirtaş süreçten çok umutlu görünüyor. Sorularımızı yanıtlarken, PKK’ya verdiği mesaj dikkat çekiciydi:

 

Şiddette ısrar edilemez

Bir süreç yeniden başlıyor gibi görünüyor. Size ulaşan bir mesaj mı var?

İlk defa dile getirdiğimiz bir durum değil. Fakat sadece bu konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyip, sadece bu talebimizi kamuoyuyla paylaşmak istedik. Çünkü Türkiye’nin doğusunda, batısında, Türk’ü Kürt’ü herkes bu çatışmanın durmasını istiyor. Oluşan hava da çok pozitif. Şu ana kadar en azından taleplerimize negatif tepki gelmemiş olmasını bile olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Ki bunun olumlu bir cevaba dönüşebileceğini de tahmin ediyoruz. Şunun artık görüldüğünü düşünüyorum: Türkiye kamuoyu, şiddetin durması halinde, iki tarafın da oluşturacağı siyasal çözüm atmosferine destek verebilecek. Dolayısıyla bence taraflar bunu gördükten sonra şiddette ısrar artık çözümsüzlüğün açığa çıkması anlamına gelir. Şiddette ısrar edenin çözümsüzlük istediğini ortaya koyar. Bu nedenle artık taraflar bu sesi duymamazlıktan gelemez diye düşünüyorum. Ona güvenerek “sonuç alırız” diyorum.

 

 

Tabanın beklentisi

 

PKK’nın şiddette ısrar etmesinin, siyasi mücadeleye zarar veren noktaya geldiği, bu nedenle bölgede özellikle Kürt halkı üzerindeki örgüt algısının son dönemde iyice negatife dönmeye başladığı yorumu yapılıyor. Bunun bir etkisi olabilir mi?

Ne derece bir etki var ya da yok bilemem. Fakat sonuçta demokratik siyaset için şiddetsiz bir ortam şarttır. Yani biz BDP olarak bunu önemsiyoruz. Şiddetin son bulmasını, nihai olarak gündemden çıkmasını, silahsız, savaşsız bir ortamda siyaset yapmayı arzuluyoruz. Dolayısıyla biz BDP olarak bunu arzuluyorsak, elbette ki bu tabanın bir beklentisidir.

 

Devletten, hükümetten pozitif bir geri dönüş aldınız mı?

Şu ana kadar negatif bir tepki almamış olmak da bizim açımızdan önemlidir. Çünkü önceki dönemlerden hatırlarsanız, hemen karşı açıklamalar yapılırdı. İş başından yokuşa sürülürdü. Öncelikle, şu ana kadar böyle açıklamalar yapılmamış olması önemlidir.

 

Bu süreç için Ramazan ateşkesi gibi sınırlayıcı bir tanımlama yapmamız mı gerekiyor? Referandum sonrasında bazı adımlar bekleyebilir miyiz? Sizin böyle bir beklentiniz var mı?

Ben konulmamasını ümit ediyorum. Ateşkes süreli de olsa, süresiz de olsa biz kesinlikle süresize dönüşmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösteririz. Ve çatışmaların bir daha başlamaması için de BDP olarak rol üstleniriz, misyonumuzu kullanırız.

 

PKK’nın eylemsizlik kararının, referanduma yönelik bir siyasi hareket olduğu, BDP’nin boykot kararını gevşettiği iddiaları doğru mu?

Hayır. Çok kesin bir dille bunu yalanlıyorum. Bu bir manipülatif yaklaşımdır. Ateşkesle referandumun bizim açımızdan hiç bir bağlantısı yoktur. Planlamamızda en küçük bir esneme yoktur. Gittiğimiz her yerde eskisini aşan bir ilgi var.

 

 

 

 

Ateşkese katkı sunmaz

 

Bu ortamda, Öcalan çeşitli gerekçelerle avukatlarıyla son görüşmesini yapamadı. Bu durumun ateşkes ilanını zora soktuğu belirtiliyor. Bunun süreçle ilgisi olabilir mi?

 

Bu hayra alamet değil doğrusu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “Ben 2 haftadır o adaya gidemiyorum” diyorsa, bunun mantıklı bir gerekçesi olmaz. Böyle bir durum ateşkese katkı sunmaz.