T24 Ankara
Ankara Barosu’nda uzun yıllardır başkanı belirleyen Demokratik Sol Avukatlar Grubu (DSA), 2 Haziran Perşembe günü ön seçime gidiyor. 6 adayın yarışacağı ön seçim sonucunda belirlenecek ismin, Baro’nun yeni başkanı olması bekleniyor. Başkan adaylarından Veysel Kırıcı, “Baro yönetimi kişilere bağımlı hale geldi. Çoğulcu olmaktan uzaklaştı. Ankara Barosu’nun gereksiz tartışmalar içerisinde taht kavgalarıyla, istifalarla gündeme gelmesini kabul edemiyorum. Bu nedenle aday oldum” dedi. Kırıcı, Metin Feyzioğlu döneminde TBB’den kopuşunu ise “TBB eski başkanı odağını kaybetti. Ben kendi adıma odağını kaybetmiş bir başkanla baro siyaseti içerisinde birlikte yol yürüyemezdim” sözleriyle açıkladı.
Erinç Sağkan’ın Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı seçilmesinin ardından Ankara Barosu’nda yönetim krizi patlamış, Sağkan’ın yerine göreve gelen Kemal Koranel 3 ay sonra Ankara Barosu Başkanlığından istifa etmişti. Koranel’in ardından yönetimde de peş peşe istifalar gelmişti. Ekim ayında yapılması beklenen Ankara Barosu başkanlık seçimi öncesinde, geçmiş dönemdeki başkanları çıkaran Demokratik Sol Avukatlar Grubu (DSA) ön seçime gidiyor. 2 Haziran Perşembe günü yapılacak seçimde, Veysel Kırıcı, Şenal Sarıhan, Mustafa Köroğlu, Hava Orhon, Kemal Koranel ve Deniz Aksoy’dan oluşan 6 aday yarışacak. Seçimi kazanan isim DSA grubunun başkan adayı olacak.
Seçimlerde Ankara Barosu Başkan Adayı olmak için yarışacak olan adaylardan Veysel Kırıcı, T24’e yaptığı açıklamada, baronun yönetiminin son dönemlerde kişilere bağımlı hale geldiğine ve çoğulcu olmaktan uzaklaştığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Avukatlık mesleği ekonomik olarak, itibar olarak her geçen günü geriye giderken, stajyer avukatlar insan haklarına aykırı bir düzen içinde varlık mücadelesi verirken, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her gün yeni bir darbe vurulurken, bugün Ankara Barosu’nun gereksiz tartışmalar içerisinde taht kavgalarıyla, istifalarla gündeme gelmesini kabul edemiyorum. Ankara Barosu’nda bir kelebek kanat çırpsa, Türkiye’de deprem olurdu. Ankara Barosu, bugün İnsan Hakları Kurulu’nun hazırladığı işkence raporunu açıklayamaz hale geldi. Tüm meslektaşlarımın kendisini ait hissedeceği katılımcı bir baro anlayışına çok acil ihtiyacımız var. Baromuzun geleceğin dışında kalmasını istemiyorum. Meslek sorunlarımızın çözümü için var gücüyle çalışan, hak mücadelesinde her zaman ön sırada yer alan, cesur, vesayet altında birilerinin hamiliğini kabul etmeyen, saygın kurumsal kimliği ile Türkiye’de gündem yaratan, tüm meslektaşlarımızın kendisi ait hissedeceği, çözüm üreten bir Başkent Barosu için Ankara Barosu Başkanlığı’na aday oldum”
Metin Feyzioğlu döneminde TBB Eğitim Merkezi Genel Sekreterliği yapan Kırıcı, Feyzioğlu ile yollarının ayrılmasını da “Hatırlarsanız 2018 yılıydı. TBB özelinde Türkiye ibaresinin kaldırılması ve çoklu baro tartışmaları gündemdeydi. O günlerde TBB’ne vatandaşlardan ve meslektaşlarımızın çoğundan destek vardı. Ne olduysa oldu TBB eski başkanı odağını kaybetti. Ortak aklın kaybedildiğini, avukat kamuoyu ve vatandaşlarla TBB arasındaki köprünün yıkıldığını üzülerek gözlemledim. Kişisel gayretim bu durumu düzeltmeye yetmedi. Ben kendi adıma odağını kaybetmiş bir başkanla baro siyaseti içerisinde birlikte yol yürüyemezdim” sözleriyle açıkladı.