Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, özel okullarda anadilde eğitimden, kamu kurumlarında başörtüsü engelinin ve ilkokullarda andımız uygulamasının kaldırılmasına kadar 18 maddenin yer aldığı demokratikleşme paketine dair siyasilerden ilk açıklamalar gelmeye başladı.
Kamuoyunda uzun süredir merakla beklenen demokratikleşme paketinin açıklanmasının ardından siyasilerin verdiği tepkiler şu şekilde:
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: Demokrasi paketinin mecliste bir çoğunluk darbesi yapılmasına yönelik olduğunu dile getiren Oktay Vural paketle ilgili olarak yaptığı değerlendirmelerde, "Ben en büyük tedirginliği anadilde eğitim konusunda yaşıyorum. Ayrıca siyasal sistemin de demokratikleşme ile ilgisi yok. Daraltılmış bölge önerisiyle daha az oyla daha fazla milletvekili çıkartmayı hedefliyorlar. Üretilmiş bir çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu'da BDP'nin daha fazla temsili amaçlanıyor. BDP ve PKK'ya "Yetmez ama buna evet deyin. Sonra mecliste çoğunlukla anayasayı da değiştiririz" diyor. Merak ediyorum kim kendisini paketten sonra daha özgür hissedecek. Medya mı? Yargı mı? Eleştirenler m,? STK'lar mı? Benim ilk yorumum bu. Genel Başkanımız yarın daha detaylı bir yorum yapacak." dedi.
Eski Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız Wall Street Journal Türkiye'ye paket konusundaki yaptığı açıklamalarında, "Dağ fare doğurdu. Dağ fare bile doğurmadı” . Aleviler üçüncü köprüde Yavuz Sultan Selim adına itiraz etti diye Üniversite adı değiştirilerek “alın bununla yetinin” dendi. “Yıllardır tartışılan ve cami- cemevi konusuyla yine gündeme gelen cem evleriyle ilgili bir şey söylenmedi. Dedelere maaş deniliyordu. Erdoğan onu da vermedi. Din derslerine, diyanetin yapısına, Madımak’ın müze olmasına yönelik bir şey yok. Mor Gabriel Süryanilere verildi ama zaten onlarındı. Mor Gabriel gibi ta Osmanlı’dan kalma o kadar çok Alevi Bektaşi, dergahı var ki. Bunların gerçek sahibine yönelik hiçbir şey sağlanmadı. Herkesin bireysel ibadetinin önü açıldı. Yasak mı vardı? Zaten her Müslüman inancını yerine getimekte özgür değil miydi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin Wall Street Journal Türkiye'ye yaptığı açıklamada, demokratikleşme paketinin toplumn tarafından müzakere edilmeden hayata geçirilmesini eleştirerek, "Türkiye'nin önündeki en büyük risk siyasi partiler yasası. O konuda bir adım yok. Çözüm sürecine bir katkı sağlayacağını düşünmüyorum. Sadece türban konusundaki adım AKP'nin kendi seçmenine yönelik bir adım var" dedi.
BDP Parti Konseyi Üyesi Şamil Altan: Ne yazık ki tahminimiz dopğru çıktı. Sadece Kürtler içni değil bütün Türk halkı içni yetersiz oldu. Seçim barajını tartışmaya açıyoruz dedi. ama öneriler pek dempokratik değildi. Bu tartışmanın süresi de belli değil. Anadilde eğitim konusunda bunu bir özel okul meselesine getirmeleri meseleyi ciddiye almadıklarını gösteriyor. anadilde ğitim meselesi bir doğuştan haktır. Bunu özel okullara sıkıştırmak doğru değil. Kürtlerde paralı belli bir kitlenin işine gelir.
AKP Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, başörtüsü serbestisinin sınırlanmasına tepki gösterdi. Yavioğlu, "Hakim ve savcılar neden başörtülü olmasın? Başörtüsü takanlar adil karar veremezler mi? Veya başörtüsü ile eşit davranılamaz mı?" dedi.
MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır: Bu paket PKK'nın tehditleri şantajları, yine kan akar tehditleri üzerine hazırlanan bir pakettir. Başbakan Erdoğan daha önce anadilde eğitim yok açıklamasını yapmıştı. Şimdi ne oldu da böyle bir paket hazırlandı. Herkes biliyor ki bu paket PKK'nın tehditleri sonrası hazırlandı. Türkiye'ye sınıf atlatacağız yalanıyla sunuluyor. PKK'lı teröristlerin parmaklarını tetikten çekmeleri karşılığında verilen bir ödüldür. PKK'nın amacı belli. Bu coğrafyada Kürt devleti kurmak. Anadilde eğitim Türk toplumunun geleceği açısından büyük bir tehdittir. Sayın başbakanın bu paketleri şehitler üzerinden sunmasını sert bir dille kınıyorum. PKK'nın beklentileri doğrultusunda hazırlanan bir paketin şehitleri kullanarak sunulması büyük bir ayıptır.
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Seyfettin Gürsel: Seçim konusunda yüzde 5 seçim ve daraltılmış bölge yöntemi uygulanırsa,AK Parti milletvekili sayısı 330'u aşabilir. Yüzde 46'nın üzerinde oy alırsa AKP meclise 330'dan fazla milletvekili sokar. CHP milletvekili sayısı da biraz artar. MHP milletvekili sayısı yarıya düşer. BDP ise bu seviyelerde kalır.
Üçüncü seçenek olarak ülke barajının tamamen kaldırılarak dar bölge seçeneğini uygulanması durumunda ise daha radikal değişiklikler olacağını ifade eden Gürsel, "Tek tur mu iki tur mu seçim yapılacağı çok önemli. O seçenek hakkında yeterince detaylı bir açıklama yapılmadı" diye konuştu.
BDP'li milletvekili Ertuğrul Kürkçü: Şu an ortaya konulan paket sadece zaten Defacto olarak kazanılmış haklardan oluştu. Örneğin Kürtçe seçim propogandası, zaten yapılıyordu. Ya da Kürtçe harflarin kullanılması. Bunlar zaten fiilen aşılmış olan hususlardı. Şu an kararlı bir demokratik adım atıldığından söz edilemez. Kürkçü seçim barajı, KCK tutukluluları ve yerel yönetimleri güçlendiren Avrupa Yerel Yönetim Şartı ya da anadilde eğitim konusunda beklenen adımları atmadığını söyledi ve şöyle devam etti: "Hükümet bir manevra yaptı. Eski hamam yeni tas. Bir demokrasi paketi düşünün ki Ak Parti'nin milletvekilleri bile içeriğini bilmiyorlardı.
CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, daha sonra konuya ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapacağını sözlerine ekledi.
Hamzaçebi, demokratikleşme paketi olarak sunulan bu paketin, 11 yıllık tecrübeyi, birikimi, ülkenin ve toplumun ihtiyaçlarını kesinlikle karşılamadığını ifade etti.
Hamzaçebi: Demokratikleşme ismini hak etmeyen bir paket CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, demokratikleşme paketinin ülkenin ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamadığını savunarak, "Çok zayıf, çok güçsüz ve demokratikleşme ismini hak etmeyen bir paket" dedi.
Hamzaçebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi'ni AA muhabirine değerlendirdi.
Paketi, "Çok zayıf, çok güçsüz ve demokratikleşme ismini hak etmeyen bir paket" olarak nitelendiren Hamzaçebi, 11 yıldır iktidarda olan partinin, 11 yıllık beklenti sonucunda hazırladığı paketi, demokratikleşme paketi olarak sunduğunu söyledi.
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, demokratikleşme paketine ilişkin "İstanbul iş dünyası olarak biz düşmanlık yerine kardeşliği koyan, içe kapalı bir toplum yerine dünya ile bütünleşik bir ülkeyi idealize eden, gerileme yerine ilerlemeyi sağlayan, anarşi yerine barış ve huzuru önceleyen, baskıcı ve kısıtlayıcı yönetimler yerine demokrasiyi kökleştiren bu paketi takdirle karşılıyor ve yürekten destekliyoruz" dedi.
Kopuz, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Demokratikleşme Paketi"ni açıklamasının ardından yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin, son 10 yılda ekonomik kalkınma ve gelişmede kat ettiği mesafeye paralel olarak, demokratik yapısını kısıtlayan, insan hak ve hürriyetlerini daraltan anlayıştan da kurtulma yolunda önemli adımlar attığını belirtti.
1960 askeri darbesiyle başlayıp 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 İhtilali ve 28 Şubat 1997 post-modern darbesiyle devam eden Türkiye'nin miras aldığı vesayet anlayışının artık geride kaldığını aktaran Kopuz, "Hepinizin bildiği gibi, hükümetin büyük bir cesaret ve risk alarak başlattığı Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, ülkemizde arzu ettiğimiz sosyal barışı tesis etmede önemli bir kilometre taşı olmuştur" şeklinde konuştu.
Kopuz, İstanbul iş dünyasının temsilcileri olarak paketi heyecanla karşıladıklarını kaydederek, Türkiye'nin, bundan sonra 2023 hedefi ve 2071 vizyonuna büyük bir kolaylıkla ulaşacak güç ve performansa kavuşacağına olan inancını dile getirdi.
Demokratikleşme paketiyle, Türkiye'nin kalıcı huzura, her köşesinde tam anlamıyla istikrara, tüm vatandaşları arasında birlik ve kardeşliğe doğru koşar adım yürür hale geldiğini söyleyen Kopuz, ülkenin tüm sosyal katmanları ve etnik yapılarıyla birlik ve beraberlik içinde olma imkanı kazandığını ifade etti.
Kopuz, ayrıca Türkiye'nin farklılıkları inkar eden değil, zenginlik olarak gören bir anlayışa sahip olduğunu aktararak, tüm bu gelişmelerin, iş dünyası açısından da son derece önemli olduğunu vurguladı.
Tesis edilen barış ve huzur ortamının yatırımları artıracağını ve kalkınma için büyük bir performans oluşmasını sağlayacağına dikkati çeken Kopuz, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi bu demokratikleşme paketi, ekonomik anlamda da ağırlıklarımızdan kurtulmamızı sağlayacaktır. Artık Türkiye, ekonomik alanda da birinci ligin değişmez aktörlerinden biri olacaktır. Unutmayalım ki, kalkınmanın da, refahın da anahtarı toplumsal bütünlük, sosyal barış ve huzurdur. Türkiye, bugün bu yolda çok önemli bir dönemeci arkasında bırakarak, aydınlık ve müreffeh bir yarına doğru yürümeye başlamıştır. Sonuç olarak İstanbul iş dünyası olarak biz düşmanlık yerine kardeşliği koyan, içe kapalı bir toplum yerine dünya ile bütünleşik bir ülkeyi idealize eden, gerileme yerine ilerlemeyi sağlayan, anarşi yerine barış ve huzuru önceleyen, baskıcı ve kısıtlayıcı yönetimler yerine demokrasiyi kökleştiren bu paketi takdirle karşılıyor ve yürekten destekliyoruz."
Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Başkanı Mehmet Erat, "Demokratikleşme Paketi"ne ilişkin, "Sayın Başbakanımız öncülüğünde hazırlanan 'Demokratikleşme Paketi' ile Türkiye'nin çağ atlayacağına inanıyorum. Paketin insan hakları ve özgürlükleri başta olmak üzere bütün engelleri tek tek kaldıracağına da inancımız tamdır" dedi.
Erat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Demokratik Paketi"nin, bölge halkının ve ülkenin ihtiyaç duyduğu bütün eksiklikleri tamamlama noktasında önemli olduğunu ve tarihi bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Pakette yer alan kararların hem ülke refahı hem de ekonomisi açısından umut verici olduğunu belirten Erat, şunları kaydetti:
"Sayın Başbakanımız öncülüğünde hazırlanan 'Demokratikleşme Paketi' ile Türkiye'nin çağ atlayacağına inanıyorum. Paketin insan hakları ve özgürlükleri başta olmak üzere bütün engelleri tek tek kaldıracağına da inancımız tamdır. Başbakanımız, paketin, ekonomiye de önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Elbette bu mutluluk verici bir durum. Ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamada büyük adımlar atmak için bu kararlara sadece bir başlangıçtır. Bunun devamının da geleceğine olan inancımız tamdır. Bu kararlarla özgürlüğün de önü açılacaktır ve halkımızın güven ve refahı için güzel adımlar atılacağına da inancımız tamdır."
Ağrı Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet İzci ise paketin tam anlamıyla bekledikleri gibi olmadığını ifade ederek, "Demokratikleşme paketinde yer alan andımızın kaldırılması, başörtüsünün serbest olması ve isimlerin iadesi konuları bizim önemsediğimiz konulardı ve gayet güzel sonuçlar çıktı. Ancak anadilde eğitimle ilgili beklentilerimiz istediğimiz yönde olmadı. Ancak Başbakanın da sık sık tekrar ettiği gibi bu bir son değil, umuyoruz ki gelecek zamanlarda daha olumlu kararlar çıkar ve bölge halkı artık taleplerine kavuşur. Gelecekten de gayet umutluyuz ve paketten de güzel sonuçlar çıktığı için de mutluyuz" şeklinde konuştu.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, kamu kurumlarında başörtü yasağının kaldırılmasıyla ilgili, "Bunun ortadan kaldırılması önemli bir gelişme. Bundan dolayı elbette seviniyoruz. Bir hakkın yerine getirilmesi olarak görüyoruz" dedi.
Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi'nde, kamu kurumlarında başörtü yasağının kaldırılmasının öngörüldüğünü ifade ederek, bundan memnuniyet duyduklarını söyledi.
Bunun uzun süredir yapılmasını bekledikleri bir değişiklik olduğunu dile getiren Kaya, şunları kaydetti: "Çok uzun zamandır, çok büyük miktarda insan bundan mağdur oldu. Bunun ortadan kaldırılması önemli bir gelişme. Bundan dolayı elbette seviniyoruz. Bir hakkın yerine getirilmesi olarak görüyoruz. Bununla ilgili üniformalarla alakalı sınırlamayı doğru bulmuyoruz. Bu konuda da adım atılabilir. Kısa sürede bunun gerçekleşebileceği ümidimi koruyorum. Başörtüsü üniformaya engel değil. İngiltere'de polisler başörtüsü kullanabiliyor."
Kaya, ilkokulda öğrenci andının kaldırılması uygulamasını da memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, "Ant meselesi uzun zamandır bizi rahatsız eden bir konuydu. Kaldırılmış olması önemli bir adım. Çok can sıkıcı bir olaydı. Çocuklarımızı ve çocuklarımız üzerinden toplumu öğüten bir mekanizmaydı. Bunun kaldırılmasıyla ilgili uzun zamandır talebimiz vardı. Kaldırılmış olmasını da memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.