'Demokratikleşme söylemi pis kokuların geldiği ağızlara hiç mi hiç yakışmıyor'

'Demokratikleşme söylemi pis kokuların geldiği ağızlara hiç mi hiç yakışmıyor'

Hülya Karabağlı/ ANKARA

 Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, 5. Demokratikleşme Paketi’ne ilişkin yazılı açıklamasında, “Ağzına kadar dolu ayakkabı kutuları, sağa sola saçılan kirli paralar artık paketlere sığmaz oldu. Demokratikleşme söylemi pis kokuların geldiği ağızlara hiç mi hiç yakışmıyor” dedi.

Tarhan, ÖYM’lerin halk, hak ve özgülükler ve adalet için değil,  korku yüzünden kaldırıldığını söyledi.  Tarhan’ın açıklaması şöyle:

 

'Korumak için kurduğunuz mahkemeleri'

 

Biz, “hukuk devletinde özel yetkili mahkemelere yer yoktur” derken siz biriyle yetinmemiş ikincisini kurmuştunuz. Size dokunduğunda tir tir titrediğiniz bir yapıya masumları teslim etmiştiniz. Ancak korkularınız, tüm gölgesinden korkanlar gibi yaptığınız her şeyi bozmanızı ve yeniden yapmanızı gerektirdi. Kendinizi korumak için kurduğunuz bu mahkemeleri şimdi yine kendinizi korumak için kaldırıyorsunuz. İyi ki, kaldırıyorsunuz ama ne yazık ki, halk için, hak ve özgürlükler için, adalet için değil, sadece korkunuzdan kaldırıyorsunuz.

İşlediğiniz her günaha gösterişli isimler koymuştunuz. Dayatmalarınıza, “milli irade”, zulüm mahkemelerinize “özgürlük mahkemeleri” demiş, faşizme “ileri demokrasi” adını vermiştiniz. Şimdiki yolsuzluk örtünüze “demokratikleşme paketi” dediğiniz gibi. Küçüklerin masum andının kaldırılmasıyla demokratik mesafe kaydettiğini sanan yandaşlarınızın bir sonrakini beklemekten gözleri yollarda kalmıştı ki,  nihayet son bölümü de çıktı paketin.  İktidarınızı rahatlatacak, suçları örtbas edecek,   ne ararsan var ama içinde demokrasi yok bir paket daha…

 

'Babalı oğullu- enişteli- kayınlı rüvşet rezaletleri'

 

Ne kolay öyle demokratikleşme filan demek. Sanki; babalı- oğullu, enişteli- kayınlı rüşvet rezaletleri bu ülkede yaşanmamış,  tarihin en büyük görev değişimleri bu nedenle yapılmamış gibi, bu paketle görevden almalara yürütmenin durdurulması kararı verilmesini engelliyorsunuz. Hırsızların mal varlığına el konulmasını önlüyorsunuz. Hakkında şaibeler olan bir emniyet müdürünün soruşturulmaması için yetkiyi Adalet Bakanına devrediyor, adamınızı koruyorsunuz. Mahkeme kararını yerine getirmeyen adamlarınızı da kolluyor, onların neden olduğu tazminatları halkın cebinden ödetiyorsunuz. Hırsızların varlıklarını korumak için emsali görülmemiş şekilde, yargıyı sizden izin istemek zorunda bırakıyorsunuz ki, bu anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine açıkça aykırıdır.  Özgürlükleri yok etmek için, tutuklama için oyçokluğu yeterken, malvarlığına elkoymak için oybirliği istiyorsunuz.  Dostlarınızın aleyhine verilen tedbir kararlarını kaldırtıyorsunuz. Paket değil, panikle hazırlanmış temizlik makinesi mübarek, tüm pislikleri silmek için. 

 

'Ar damarı çatlamış, Ak Sarumanmış gibi'

 

Ne kolaymış demokratikleşme. Sanki polise destan yazdırıp,  yüzde elliyi evinde zor tutan biri,  Magrip’ten Maşrık’a bir dudağı yerde bir dudağı gökte o namlı masal fenomeni gibi sağa sola öfkeyle bağırmamış, ifade vermesi gereken oğlunu ise arabasına atıp boğaz sefası yapmamış gibi.  Komisyon havuzlarıyla anketlerin manipüle edildiği, haber altyazılarının bile sansürletildiği, bir telefonla manşetlerin ve program akışlarının değiştiği ülke sanki Yüzüklerin Efendisi’nin “Orta Dünya”sı,  yapansa ar damarı çatlamış  “Ak Saruman” mış gibi.

Önümüze konulan paket, bir taşla iki kuş vurmaktır. Hem kendini koruyup, hem demokrat görünmektir. Özel yetkilileri kaldırıp, kamuoyu vicdanını, masumları tatmin edecek temiz bir sayfa açmak yerine bu kisveyle, yolsuzluğu, rüşveti, baskıyı, sansürü, rejim bunalımını ve çatırdayan ekonomiyi gizleme paketidir. Belki pek çok şeyi bu pakete sıkıştırabilirler yine ama ağzına kadar dolu ayakkabı kutuları, sağa sola saçılan kirli paralar artık paketlere sığmaz oldu. Demokratikleşme söylemi pis kokuların geldiği ağızlara hiç mi hiç yakışmıyor.