Yüzyılın yolsuzluğu olarak nitelendirilen Deniz Feneri davasının Türkiye ayağının kapatılmasına dikkat çeken bir itiraz geldi. Almanya’da Deniz Feneri e.V derneğinin devredildiği Alman kayyım heyeti, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, “asıl failler” olarak görülen Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın arasında bulunduğu 20 sanık hakkında verilen beraat ve zamanaşımı kararına itiraz etti. Kayyım heyeti, gurbetçilerden bağış adı altında toplanan, ancak Türkiye’ye aktarılarak amaç dışı kullanıldığı iddia edilen derneğin 41 milyon Euro parasının peşine düştü. Kayyım, cezalandırılmasını isteyeceği sanıklardan bu paranın tahsil edilmesini isteyebilecek. Almanya’da dolandırıcılık iddiasıyla Nisan 2007’de Deniz Feneri e.V Derneği ve Kanal 7 Avrupa Temsilciliği’ne operasyon düzenlenmişti. Almanya 3 kişiye hapis cezası verirken, Türkiye ayağındaki Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 20 sanık için beraat kararı çıkmıştı.
Almanya’da polis, gurbetçilerin toplanan yardım paralarının amaç dışı kullanıldığı iddiasıyla Nisan 2007’de Deniz Feneri e.V Derneği ve Kanal 7 Avrupa Temsilciliği’ni bastı. Türkiye’de geniş yankı uyandıran, hatta AKP iktidarının tepkisini çeken operasyon kapsamında derneğin genel müdürü Mehmet Gürhan, yardımcısı Mehmet Taşkan ve muhasebecisi Firdevsi Ermiş tutuklandı. Muhasebeci Firdevsi Ermiş, her şeyi itiraf ettiği ifadesinde bütün işlerin başında Kanal 7 yöneticileri Zekeriya Karaman, Zahit Akman ve İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Harun Kapıyoldaş’ın olduğunu açıkladı.
Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi , 17 Eylül 2008’de sanıklar Mehmet Gürhan’a 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan’a 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş’e ise 1 yıl 10 ay hapis cezası verdi. Duruşma savcısı Kerstin Lötz, asıl faillerin Türkiye’de olduğunu vurgularken derneğin toplanan 41 milyon avrosunun 17 milyonun Türkiye’ye transfer edildiğini, bunun 8 milyon avrosunun Türkiye Deniz Feneri Derneği’ne verildiğini, gerisinin ise nereye harcandığının belli olmadığını kaydetti. Alman mahkemesi derneğin tüm mallarını kayyıma devretti.
Türkiye’deki asıl faillere yönelik soruşturmayı ise Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan başlattı. Türkaslan’a daha sonra iki savcı daha eklendi. Türkaslan tarafından ifadesi alınan Firdevsi Ermiş, Almanya’da toplanan yardım paralarının İstanbul’da Kanal 7 binasına götürüldüğü ve Zekeriya Karaman’a teslim edildiğini iddia etti. Soruşturma kapsamında yapılan araştırmada zanlıların yardım paralarını dağıtmış gibi göstermek için sahte alındı belgeleri hazırladıkları ortaya çıktı. Üç savcı, Karaman, Akman’ın arasında bulunduğu “asıl faillere” operasyon yaptı. Ancak hükümetin müdahalesiyle savcılar görevden alındı. Yerine atanan yeni savcılar, örgüt ve dolandırıcılığa takipsizlik vererek, basit suçlardan 20 kişi hakkında dava açtı. Mahkeme, suç yeri İstanbul olduğu gerekçesiyle dosyayı buraya gönderdi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Eylül 2015 tarihinde bazı sanıklar hakkında zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle davanın düşmesine karar verirken Zekeriya Karaman gibi kimi sanıklar da “güveni kötüye kullanmak”, “özel belgede sahtecilik” suçlardan beraat ettirildi. Savcılığın ve iki mağdurun itiraz hakkı vardı. Ancak sürpriz Almanya’dan geldi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V’nin kayyım heyeti, avukatları aracılığıyla mahkemenin kararına itiraz etti. Mahkeme, 2 aydır gerekçeli kararı açıklamadığı için itiraz şimdilik gerekçesiz yapıldı. Mahkemenin gerekçesi açıklandığında kayyım da ayrıntılı temyiz dilekçesini Yargıtay’a gönderecek. Kayyım heyeti, derneğin 27 bin gurbetçiden toplanan 41 milyon avronun peşine düştü. Kayyım, sanıklardan bu paranın tahsil edilmesini isteyebilecek.