68 kuşağının gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972'de, sıkıyönetim mahkemesinin verdiği kararla bugün müze olan Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde, sabaha karşı idam edildiler. İdam edildiklerinde Gezmiş ve Aslan 25, İnan ise 23 yaşındaydılar. Son sözleri "Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” olan Deniz Gezmiş’in, cezaevindeyken babasına yazdığı mektupta, “Nasılsa bir gün tahliye olacağım. Benim askeri parkamı, kalın yün askeri gömleğimi, pantolonumu, iç çamaşırlarımı ve kazaklarımla gömleklerimi getirirseniz memnun olurum” yer alıyordu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın "Abim Deniz" adlı kitabında yer alan mektuplardan bazı bölümler şöyle:
“Mektubunuzu aldım çok teşekkür ederim. Size dün mektup yazmıştım. Moralim, rahatım ve sıhhatim iyidir. Benim askeri parkamı, kalın yün askeri gömleğimi, pantolonumu, iç çamaşırlarımı ve kazaklarımla gömleklerimi getirirseniz memnun olurum. Sizin, annemin ellerinden kardeşlerimin gözlerinden öperim. Deniz Gezmiş”
Gezmiş, yine bir başka mektubunda ise cezaevinde yaşanan bir olaydan bahsediyor:
“Mektubunu aldım sevindim. Benim için burada endişelenecek bir durum yok. Her ne kadar kavga olduysa da bizim onlarla bir ilişkimiz yok. Kavga hükümlüde oldu. Ben ise müşahedede yatıyorum. Burada rahatım yerinde. Canım da sıkılmıyor. Bol bol kitap okuyorum. Tahliyeyi falan da düşündüğüm yok. Nasıl olsa bir gün tahliye olacağım. Benim için önemli olan sizin durumunuz. Siz iyiyseniz ben de iyiyim demektir. Sen de çok iyi bilirsin ki fedakârlık olmazsa devrim de olmaz. Şairin dediği gibi. Sen yanmazsan/Ben yanmazsam/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Anneme Bora’ya Hamdi’ye selamlar. Ya vatan ya ölüm. Deniz Gezmiş.”
Hamdi Gezmiş kitap için kaleme aldığı önsözde özetle şunları yazdı:
“Baharın en güzel ayı benim için de mayıs olabilirdi, eğer abim Deniz ve iki yiğit arkadaşı 72’nin 6 Mayıs’ında, kin ve intikam duygularıyla idam edilmeseydi. İzleyen yıllarda da içimizdeki acı küllenmedi, canlı kaldı hep ama geçen zaman içinde -yaşadığımız olumsuzluklara karşınher kesimden pek çok insanın abimlere daha çok sahip çıkması bizlere gurur verdi.
İnfazdan sonra abimin üstünden çıkan parka, postal ve diğer giysiler ile hücresinde bulunan eşyalar babama teslim edilmişti. Yine çeşitli yıllara ait abimle ilgili birçok fotoğrafı da albümler içinde dağıtmadan günümüze kadar korudum. Yakın zamanda annemin evinde sandık odasında bulduğumuz mektup, arkadaşlarından gelen kartpostal ve mektuplar ile bazı belgeleri de bu arşive dahil ettik.”