CHP Cezaevi Komisyonu üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba geçen hafta Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevinde bulunan Deniz Seki'yi ziyaret etti.
Ağbaba, ünlü şarkıcının 24 kişilik memur koğuşunda 14 kişiyle birlikte kaldığını belirtti. Suçsuz olduğunu bildiği için kaçtığını ve kendisinin günah keçisi ilan edildiğini milletvekiline anlatan Seki, cezaevinde bol bol dua edip zikir çektiğini söyledi.
Ağbaba, Seki'nin şu sözlerini aktardı:
"Bir hata ettim, cahillik ettim sadece bir kez kullandım. Ama asla ticaretini yapmadım. Perşembe günleri annemi arıyorum. 10 dakikalık telefon görüşmesi iznimiz var. 5 dakikasında karşılıklı ağlıyor, sonraki 5 dakikada konuşabiliyoruz."
Seki’yi geçtiğimiz cumartesi günü ziyaret eden Ağbaba, cezaeviyle ilgili “783 mahkum bulunuyor. 47 ülkeden 218 yabancı mahkum var. Deniz Seki 24 kişilik memur koğuşunda 14 kişi ile kalıyor” dedi.
Ağbaba’nın notlarına göre Seki şunları söyledi: “Rahmimde 10 santimlik kist var. Tedavi olmam gerekiyor. Çocuk sahibi olmak istediğim için kendi doktoruma tedavi olmak istiyorum. Ama cezaevi şartlarında bu mümkün değil. Sağlığım için çok endişeleniyorum. Yeni albümüm çıktı, 100 bine yakın sattı. Bu satış rakamları bile toplumun bana inandığının göstergesi. Herkes masum olduğumu biliyor. Buna rağmen bana büyük haksızlık yapılıyor. Ben suçsuz olduğumu bildiğim için kaçtım. Daha önce burada 218 gün kalmıştım, cezamı çektiğimi düşünüyordum. Beni uyuşturucu ticaretinden, teminden suçlu gösterdiler. Bir hata ettim, cahillik ettim uyuşturucu kullandım ama asla ticaretini yapmadım.”
“Suçsuz olduğuma o kadar inanıyorum ki, elimden gelse dava dosyamı albümümle birlikte dağıtacağım. Dosyamı herkes okusun istiyorum. Ben temin suçundan hapisteyim, sattığımı iddia ettikleri kişi dışarıda. Uğradığım haksızlığım boyutunu bu göstermiyor mu? Ben şimdi günah keçisi değilim de neyim? Ama elimden ne gelir, bol bol dua edip zikir çekiyorum. İlahi adalete inanıyorum. Canımı en çok acıtan şeylerden biri de, bu cezaevinde çok çocuk var. Burada doğup büyüyen onlarca çocuk var. Dışarıyla hiç bağları yok. Öyle ki gökyüzünden geçen uçağı kuş zannediyorlar.
Cezaevi topraksız bir yer. Zincirli bir kuyu gibi canlı hiçbir şey yok. İnsan insanlığını unutuyor. Burası adeta buzhane gibi. Beni burada ayakta tutan şey suçsuzluğuma olan inancım ve beni sevenlerin desteği. Ailem ve nişanlım çok destek oluyor. Koğuşta şarkı söyleyemiyorum ama televizyonda şarkım çıktığında arkadaşlar sesini açıp dinliyorlar. Üretmek istiyorum, üretemiyorum. İlham gelmiyor, sessizliğe gömüldüm. Perşembe günleri annemi arıyorum. 10 dakikalık görüşme iznimiz var. 5 dakikasında karşılıklı ağlıyor, sonraki 5 dakikada konuşabiliyoruz.”
“Kadın her yerde kadın. Yaşam alanını güzelleştirmek için cezaevinde de bir şeyler buluyor. Örneğin, burada parfüm kullanmak yasak ama biz deterjandan oda kokusu yapıyoruz. Nohuttan humus yapmayı burada öğrendim. Yemekler genelde iyi ama çok yağlı çıkıyor. Bazen yıkayarak yağından ayıklayıp yiyoruz.”
Deniz Seki, yaptığı görüşmede bir de öneride bulundu: “İnsanlar eften püften sebeplerle cezaevine gönderiliyor. Kamu hizmeti yaparak da cezalarını çekebilmeliler. Amaç ıslah etmekse bu yöntemler yaygınlaştırılmalı.”