Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Habertürk'te gündemdeki konularla ilgili soruları yanıtladı. Ateş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı dövize endeksli TL mevduatta vadelerin 3,6 ve 12 ay olacağını söyledi. Bu Türkiye'ye özgü bir ürün olduğunu aktaran Ateş "Düşüncem 3-6-12 aylar gibi vadelerde vatandaş parasını belli bir faizden, ister kamu ister özel hangi bankaya yatırırsa yatırsın vade sonunda arada bir fark olursa, ana para artı faizin üzerinde bir kur artışı olursa bu Hazine tarafından karşılanıyor. Böyle yapılacağı bize teyit edildi" dedi.
Ateş'in konuşmasında öne çıkan satırlar şöyle:
"Her şeyden önce seri toplantılar yapıldı, Bankalar Birliği olarak. Bu çerçevede sayın bakan, BDDK ve Merkez Bankası ile görüşüldü.
Türkiye Cumhuriyeti en yetkili ağızdan, Sayın Cumhurbaşkanı ile serbest piyasa ekonomi ve kambiyo rejimine tam tamına bağlı olduğunu söylemiş oldu.
Çok karmaşık bir ürün değil. Bu serbest bir opsiyon sunmak, bir avantaj vermek. Kime? Tasarruf mevduatı sahiplerine.
Düşüncem 3-6-12 aylar gibi vadelerde vatandaş parasını belli bir faizden, ister kamu ister özel hangi bankaya yatırırsa yatırsın vade sonunda arada bir fark olursa, ana para artı faizin üzerinde bir kur artışı olursa bu Hazine tarafından karşılanıyor.
Böyle yapılacağı bize teyit edildi.
Bir kurumlar tarafı var. İthalat yapacak olanlar, ihracatçılar var. Bu tür firmalar için TCMB bugünkü kurdan sadece faiz farkı gözeterek forward talep edebilecek.
Sıcak para spekülatör yok sistemde. Böyle bir hareket görmedik piyasada. Tasarruf mevduatı sahiplerinin sakinleşmesi onları rahatlatacaktır.
İkinci kesim kurumlar. Kurumların zorunlu ithalat ihtiyaçları var. Bir forward kur vererek, bir ay iki ay altı ay sonra ihtiyacın olacak dövizi bugünden alma. Bunu karşılayacak durum da var. 5 kez müdahale etti TCMB.
Bu kararlarla oynaklık stabilize olacak.
Bize iletilen bir miktar sınırlaması yok.
BES'e getirilen yüzde 5 ilave var. Batı bununla gelişti ve uzun vadeli fon ihtiyaçlarını bu ürünü ciddi kullanarak karşıladı.
Kurun aşağı inmesi, umuyoruz ki fiyat seviyelerinin aşağı inmesi, köpük geri alındığı zaman enflasyonu da olumlu etkileyeceği için döviz talebini de asgaride tutacaktır.
Stopaj gibi önemli bir yükü de üzerinizde alıyor. Şu an o en önemli zirve aşıldı. Bundan sonrası güvendir. Bu tür şeyi çok fazla konvansiyonel ürün gibi niteleyemeyiz ama piyasanın içinde mi içinde.
Şunu da unutmayalım. 2.5 -3 yılda pandemi döneminde dört büyük merkez bankası 25 trilyon dolar büyüdü yani para bastı.
Bu da dünyadaki tasarruf eylemini yüzde 4'lerden 12'lere çıkardı ve harcanabilir geliri çok artırdı. Bunun neticesinde emtia fiyatları, enerji fiyatları çok arttı.
Bütün dünyada enflasyonist bir baskı ama biz kendi içimizde oynaklığı önlemek ve enflasyon ve faiz düzeyini, kur düzeyiyle birlikte üçlü bir ayak olarak dengeli bir şekilde götürmek için çok alışılmış olmayan ama piyasanın içinde bir uygulamayla stabilizasyon sağlandı.
Kurumlara verilen forward garantileriyle onların talepleri de makul düzeye inecek. Kur seviyesi makule çekildiği gibi enflasyonu da makul düzeylere çeker.
Çok ciddi rakamlarla her yıl muhabir bankalarla iyi ilişkisi sayesinde sendikasyon diye bir pazar oluştu.
Dolayısıyla bu da Türkiye'ye özgü bir üründür. Hiçbir mali piyasada böyle bir sendikasyon piyasasına ben şahsen rastlamadım.
Bir ürün geldi bu dünyada yok, çalışır çalışmaz diye hüküm vermek doğru değil.
İstikrar herkesin yararına. Bankalar parayı faiz düşerken kazanır, yükselirken değil."