Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir depreminin ardından yaptığı değerlendirmede, "Halk ne yapabilir" sorusuna, "Vatandaş çok şey yapabilir. Ben günlük çözümden bahsetmiyorum. Demokratik ülkede en büyük güç halktır demiyor muyuz? Bütün siyasetçiler, yönetçiler halkın gönlünü almak için çalışmıyor mu? Aynı halk bu acıyı gördükten sonra 1 hafta 10 gün sonra hayatlarına devam etmiyor mu? Merkezi yönetimlerden, yerel yönetimlerden 'can güvenliğimizi istiyoruz' diye demokratik usullerle bir tavır koyamazlar mı? Ellerinde seçim pusulası var" dedi.
HaberTürk'te katıldığı canlı yayında depremle ilgili değerlendirmelerde bulunan Görür, “Vatandaş ne yapmalı?” sorusuna, ” Kendi halkıma üzülüyorum, içtenlikle gönül koyuyorum. Demokratik bir ülkede halk ne isterse o olur demiyor muyuz? Bütün siyasiler halka hoş gözükmek için çalışmıyor mu? Peki bu halk neden “Benim can güvenliğimi sağlayın” demiyor?” dedi.
Görür, şu ifadeleri kullandı:
"Depreme inanmıyoruz galiba. Konuşuyoruz, korkuyoruz. Bu depremden sonra değişmesini umarım ama. Bir zaman sonra insanlar aynı evlerine giriyorlar, ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarına devam ediyor. Ben kendi halkıma üzülüyorum, gönül koyuyorum. Vatandaş çok şey yapabilir. Ben günlük çözümden bahsetmiyorum. Demokratik ülkede en büyük güç halktır demiyor muyuz? Bütün siyasetçiler, yönetçiler halkın gönlünü almak için çalışmıyor mu? Aynı halk bu acıyı gördükten sonra 1 hafta 10 gün sonra hayatlarına devam etmiyor mu? Merkezi yönetimlerden, yerel yönetimlerden 'can güvenliğimizi istiyoruz' diye demokratik usullerle bir tavır koyamazlar mı? Ellerinde seçim pusulası var. Meydanlarda depremin konuşulduğunu gördünüz mü? Birbirlerine laf atmaktan, bazen de hiç olmayan söz ve davranışlardan başka ne yapılıyor? Neden pankartlarla 'can güvenliğimizi sağlayın' demiyor? Birincisi bu. Elindeki gücü kullanmıyorsun. Bir sürü seçim geçiyor. Mesela niye deprem can güvenliği noktasında bir plan program yapmayan partiden uzak durmuyorsun? Halkın kendini, neslini düşünmesi lazım. Ben halktan şunu beklemiyorum. Halka aile planlamasını yap diyorum. Şunu demiyorum; deprem gelmeden önce evini güvenli hale getir. Bunu dediğiniz zaman ekstrem oluyor. İnsanlar doğru dürüst geçinemiyor. Parası, pulu yok, ne yapsın adam?
Biz kendi yarattığımız sorunları devasa büyüklüğünün korkusuyla adım atmıyoruz. Biz yarattık bunları. Yapılmayacak yerde binalar yaparak, kaçak binalar yaparak, her seçimde katları arttırarak. Bu bizim yarattığımız sorunlar o kadar büyüdü ki, şimdi cesaret edemiyoruz. İnsanların can güvenliğini sağlayacak kentleri, yerleşim alanlarını yapmak birinci derecede devletin sorumluluğundadır. Devlet vatandaşa elini taşın altına sokmasını isteyebilir. Devlet deprem odaklı kentsel dönüşümle bazı enstrümanları bulmak zorundadır. Sözgelimi inşaat sektörünün satışta tıkanması durumda, kredileri sunuyoruz. Ben diyorum ki, bu enstrümanı siz evini güçlendirecek insanlar için de yapabilirsiniz. DASK diye bir şey var. Parayı alıyor, tek taraflı çalışıyor. Neden aldığı parayı deprem güvenli hale getirmek için insanlara kredi olarak vermiyor. Vatandaşı yanına çekeceksin, devletin şefkatini, desteğini, gözetimini, denetimini de vatandaşın arkasına koyacaksın. Vatandaş devleti arkasında hissederse yaratıcı şeyler olabilir."