TBMM'de cinsel istismarla mücadele amacıyla kurulan komisyonda deprem bölgesindeki çocuklar gündeme geldi. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, Meclis'e çağrıda bulunarak, "Oradaki mülki amir ve güvenlikten sorumlu kişilere çadır ve konteyner kamplarda cinsel istismar vakalarının ne kadar sık gözlendiğini anlatmak gerek. Bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini belirtmek, sanki yararlı olacaktır diye düşünüyorum" dedi.
İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.'yi 6 yaşındayken dini nikâhla 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirmesi ve küçük kızın yıllarca cinsel istismara maruz kalması ardından istismarla mücadele amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, bazı dernekleri dinledi. Toplantıda, 11 ili etkileyen deprem bölgesindeki çocuklarla ilgili uyarılar geldi.
Komisyonda konuşan Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, depremin etkilediği 11 ile dair uyarılarda bulunarak, "Tüm doğal afetlerde ortaya çıkan kargaşalarda çocuğun güvenliği adına yaşanan bazı temel sorunlar var. Bunların başında da çocuk kaçırma olguları ve istismar olguları geliyor" dedi. Bu konuda ellerinde net bilgiler olmadığını vurgulayan Polat, "Ama bölgede yaygın bir söylem var ki, çocuk kaçırma olgularında dikkat çeker örneklerin çok fazla olduğu ve benzeri başka istismar olayların da yaşandığı çok gündemde" diye konuştu.
İnsan kaçakçılarının "en değerli elemanı"nın çocuklar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Polat, "Acil ve çabuk bir şekilde belli önlemleri alma mecburiyetimiz var diye düşünüyorum çünkü çeteler hâlinde organize suç örgütleri tarafından yapılan bir olgudan bahsediyorum. Bireysel yapılan bir şey olsaydı belki çok daha kolay sonuçlanabilirdi, önlenebilirdi ama organize suç örgütleri tarafından işlenen bir suç kapsamında olduğu için bunun önlenebilmesi ancak devletin belli önlemleri alması sayesinde olacaktır" ifadelerini kullandı.
Meclis'e çağrı yapan Prof. Dr. Polat, "Oradaki mülki amir ve güvenlikten sorumlu kişilere çadır kamplarda, konteyner kamplarda cinsel istismar vakalarının ne kadar sık gözlendiğini anlatmak gerek. Dünyada böyle çünkü bu iş, bütün dünyada çadır kent ve konteyner kentlerde bir denetim boşluğu olduğu için cinsel istismar yaşanır. Bu konuda dikkatli olmaları ve çok özenmeleri gerektiğini ayrıca belirtmek sanki yararlı olacaktır diye düşünüyorum" dedi.
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kasım Karataş da, deprem bölgesinde 4 milyona yakın çocuğun olduğuna dikkati çekti.
Karataş, "Sadece bu çocuklar üzerine çalışacak özel bir komisyon kurulmalı. Felaket çok büyük. Büyük bir göç var, orada kalan çocuklar açısından da çok zor bir yaşam var. Biz sadece ancak refakatsiz çocukları, kayıp çocukları konuşmak istiyoruz. Önemsiz mi? Haşa, ne demek yani çok önemli. Binlerce çocuktan bahsediyoruz orada da ama 4 milyon çocuk ve oralarda aslında neler yaşanıyor, çok bilmiyoruz. Meseleye bütüncül bakmamız lazım" değerlendirmesi yaptı.
Deprem bölgesinde çadır kurmanın yeterli olmayacağını söyleyen Karataş, "Çocuklara, kadınlara hizmet sunmak için elinizde bir model yok. Çadır kurmak hizmet modeli değildir. '99 depreminde iyi işledi; toplum merkezleri kuruldu, mesela, Kızılay bunu birçok yerde devam ettirdi, bazı sivil toplum örgütleri devam ettirdi. Benzerinin bugün de yapılması gerek" dedi.
Türkiye Psikiyatri Derneği Travma ve Afet Çalışma Birimi üyesi ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi İrem Yıldız da, "Depremden sonra da aslında ilk yapılması gerekenler istismar, ihmal olmasın diye ya da ruhsal travma yaşanmasın diye 'psikolojik ilk yardım'dır. Orada bir hizmeti sunabilecek bir adres var, burada ihtiyaç sahibi bir kişi var fakat bu ihtiyacı nasıl karşılayacağını, kimden karşılayacağını bilemiyor. Kamu spotları önemli. İstismarla ilgili kurulacak acil yardım hattı da bunlardan bir tanesi" dedi.
Çocukların okula gitmesinin önemine değinen Yıldız, "okula gitmediğinde aile de tehlikeli hâle gelir çünkü çocuğun yaşadığı bir istismar, ihmal durumu ancak okulda anlaşılır. Okula gitmeyen bir çocuğun evde tehlikede olduğunu varsaymamız gerekiyor. Ailede yaşadığı bir istismar varsa izlerini ancak okulda görmek mümkündür; akran ilişkilerinde, oyunlarında görmek mümkündür. Bunu yapamayacağı bir yerdeyse aile de o kişi için korunaklı değil tehlikeli bir kurum hâline gelebilir. Aileyi güçlendirmek önemli. Hepimizin güçlenmek için denetime ihtiyacı var. Sınırlarımızı birilerinin bize göstermesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Komisyon Başkanı AKP Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu ise deprem bölgesindeki çocukların durumuna ilişkin Aile Bakanlığı'ndan aldığı bilgileri de paylaştı. Bin 902 refakatsiz çocuktan bin 476'sının ailesine teslim edildiğini söyleyen Aydoğdu, "322'sinin hastanede takibi gerçekleştirilmiş, 104'ünün ise bakanlığımız çocuk evleri sitelerinde bakımı sağlanmaktadır" dedi. Aydoğdu, kimliği belirlenemeyen güncel çocuk sayısının ise 82 olduğu bilgisini verdi.
Aydoğdu, çocukların yaş aralığını da paylaşarak, "Korunma altına alınan çocuk yaş dağılımı: 1 yaş altı 42 çocuk, 1-6 yaş aralığı 29 çocuk, 7-12 yaş aralığı 19 çocuk, 13-18 yaş aralığı 14 çocuk var" dedi.
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği yöneticisi Ülkü Aydeniz de, "Kimliği tespit edilemeyen bu çocuklar zaten şu anda varlar, bulunmuş çocuklar. Bir de kayıp çocuklardan bahsediliyor. Şu anda kayıp çocuklar konusu hiç gündemde değil. Şu yapılmadı: Deprem bölgesinde kaç bina çöktü, kaç kişi yaşıyordu, bunların kaç tanesi 0-18 yaş grubunda çocuktu? Bu 0-18 yaş grubundaki çocukların il nüfus müdürlüklerinde, okullarda kayıtları vardır. Dolayısıyla, şu anda kaçı hayatta, neredeler ve geri kalan kaç çocuk var, bunların kaçı refakatsizdi? O zaman kaç boşluk var, ne kadar çocuk kayıp gözüküyor? Bunlarla ilgili bir araştırma komisyonu oluşturup tespit etmek ve DNA tespitleriyle ailelerle buluşturmak lazım, en azından araştırmak lazım" diye konuştu.
Toplantıda deprem bölgesinden bağımsız olarak çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları ile mücadele süreçlerine dair görüşler de paylaşıldı.
İMDAT Genel Başkanı Polat, cinsel istismara maruz kalan, ilköğrenim çağındaki çocukların çok büyük bir çoğunluğunun bunu söylemediğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Korkuyorlar, korkutuluyorlar. Özellikle 6 yaşındaki H.K.G. örneğinde olduğu üzere tarikat ya da benzeri Kur'an kursları gibi yerlerde o camianın sıkıştırması, cemaatin sıkıştırması sonucu hiç dışarıya çıkabilecek durumu kalmıyor ve bunların hepsi gizli kalıyor; tesadüfî yöntemlerle ortaya çıkıyor. Bizim bunları önleyebilmek için o çocukların bize ulaşabileceğini çok net bilebilecekleri bir kampanya yapmalıyız. Sadece kamu spotlarından bahsetmiyorum, çok daha fazlasından bahsediyorum. Kısa dönemde sıfır toleransın temel olarak algılandığı bir uygulamanın kamuya yansıtılması, topluma anlatılması gerek."
Prof. Dr. Polat, ABD'deki 911 acil yardım hattı sistemini örnek göstererek, "ABD'de herkesin bilinç altına bu sistem işlenmiştir" dedi.
Dünyada da Türkiye'de de kapalı ortamlarda cinsel istismarın arttığını ifade eden Prof. Dr. Polat, "Oradaki liselerde yaşananlar burada Kur'an kurslarında ve tarikatlarda daha fazla yaşanıyor ve bunlar gizli kalıyor. 'Tarikatlarda araştırma yaptınız mı' diyeceksiniz. Hayır, araştırma yapamıyoruz, kapalı ama medyaya yansıyan durum bile bunun resmini açıkça ortaya koyuyor. Ben burada hedef olarak bir yeri ortaya koymuyorum. Ben kanaatimi iletiyorum, kanaatim bu yöndedir ve uzun dönemde de toplum eğitiminin çok gerekli olduğunu, her zaman için çocuk istismarı konusunun siyaset üstü bir konu olarak ele alınmazsa başarı şansının çok düşük olduğunu düşünüyorum" ifadelerini de kullandı.