Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat tarihli depremlerin ağır yıkıma neden olduğu Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya'da eğitim öğretime Pazartesi günü itibarıyla kademeli olarak başlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) açıklamasına göre Hatay'ın 15 ilçesinden 7'sinde, Malatya'nın 13 ilçesinin 8'inde, Adıyaman'ın 9 ilçesinin 5'inde, Kahramanmaraş'ın 11 ilçesinin 2'sinde okullar açıldı.
Okulların açıldığı ilçeler, Hatay'da Altınözü, Arsuz, Erzin, Reyhanlı, Payas, Dörtyol, Yayladağ; Malatya'da Arapgir, Arguvan, Kale, Pütürge, Doğanyol, Yazıhan, Darende ve Hekimhan; Adıyaman'da Kahta, Gerger, Sincik, Samsat ve Çelikhan ve Kahramanmaraş'ta Andırın ve Ekinözü şeklinde sıralanıyor.
Peki depremde ağır yıkım yaşayan bu ilçelerdeki okullar eğitim öğretime ne kadar hazır?
Söz konusu ilçelerde bulunan okulların kaçının açıldığına dair Milli Eğitim Bakanlığı net bir rakam vermezken, okullar açılmadan hangi temel hazırlıkların yapıldığı da belirsizliğini koruyor.
Bölgede hem öğrenciler hem de öğretmen ve eğitim personeli açısından barınma, temiz su, güvenli gıda ve ulaşım sorunlarının devam ettiği, bazı okul binalarında güçlendirilme-yenileme çalışmalarının sürdüğü, söz konusu yenilemenin de ne kadar güvenilir olduğuna dair endişelerin bulunduğu belirtiliyor.
Deprem bölgesinde bulunan 3 milyon 657 bin öğrencinin sadece 250 bin 686'sı diğer illere nakillerini aldırdı.
DW Türkçe'ye konuşan Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Kadın Sekreteri Simge Yardım'a göre, okulların açılmasının hem eğitim hakkı hem de barınma ve yaşam hakkı bağlamında değerlendirilmesi ve buna göre bir yol haritasının çıkartılması gerekiyordu.
"Bu okullar herhangi bir hazırlık yapılmadan açıldı. Okullarda ciddi bir denetim yapılmadı" diyen Yardım, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hasarlı okul sayılarına ilişkin bilgileri zamanında, il il, ilçe ilçe detaylı bir şekilde açıklamadığını, bu okullarla ilgili somut bir planlama yapmadığını, ailelerin ve öğretmenlerin bu konuda güven kaybı yaşadığını anlatıyor.
Okulların açılma süreciyle ilgili pek çok soru işareti olduğunu ifade eden Yardım, "Okullar hangi koşullarda nasıl açıldı? Hangi okullar birbiriyle birleştirildi? Göreve çağrılan öğretmenler hangi koşullarda öğretmenlik yapacak? Açtığı okulları neden açtığına dair bir bilgi yok. Açılmayan okullarla ilgili de nasıl bir hazırlık yürütülüyor, eksiklikler nelerdi de açılamadı ve hangi koşullarda açılması hedefleniyor, buna dair somut bilgi yok" diye konuşuyor.
Simge Yardım, Bakanlığın tüm bunların verilerini somut olarak açıklamak zorunda olduğuna işaret ediyor.
Sendika olarak yüz yüze eğitimi savunduklarını, deprem bölgesindeki çocukların travmalarını atlatmaları açısından okulların önemli bir araç olduğunu belirten Yardım, ancak okulları açarken hem çocuklar hem de öğretmenler için güvenli ve sağlıklı bir ortamın da sağlanmış olması gerektiğini vurguluyor.
DW Türkçe'ye konuşan Eğitim Sen Adıyaman Şube Başkanı Abdullah Demir ise Adıyaman ve ilçelerinde eğitimle ilgili ciddi problemler olduğunu ifade ederek "Sırf ben yaptım, eğitime başladım imajını yaratıp hiçbir şey yapmamak doğru bir tarz değildir. Hazırlıklar bütün yönleriyle tamamlandıktan sonra eğitim öğretime başlamak hem verim açısından hem de öğretmen, öğrenci ve veli psikolojisi açısından daha sağlıklı olurdu" diyor.
Demir, Adıyaman'da 802 okul bulunduğunu belirterek bu okulların 396'sının hasarsız, 70'e yakının yıkık, 100 civarı okulun ağır hasarlı kalan okulların ise az ve orta derecede hasarlı olduğu bilgisini veriyor.
"Milli Eğitim'in yaptığı az hasarlı ve orta hasarlı okulları çatlakları ve benzeri yerleri boyayla bir şekilde kapatıp eğitim öğretimi başlatmak" diyen Demir, Çelikhan'ı ziyaret ettiklerini, çoğu okulda tadilatın devam ettiğini gördüklerini söylüyor. Eğitim öğretimin kısmen tadilatı biten okullarda başladığını ifade eden Demir, bölgedeki çoğu öğrencinin aileleriyle birlikte başka illere taşındığını, sınıf mevcudu 20 olan sınıflara 12-13 öğrencinin geldiğini aktarıyor. Çelikhan'da evlerin çoğunlukla az ve orta hasarlı olduğunu, ailelerin çadırlarda yaşamaya devam ettiğini belirten Demir, velilerin çocuklarını iki üç katlı okul binalarına göndermekte endişe ettiklerini paylaşıyor.
Bölgede barınma ve uzak ilçelerdeki yaşayan öğretmenlerin okula ulaşması sorunu devam ediyor.
Simge Yardım, "Pek çok öğretmen arkadaşımızın evi yıkıldı, aile ve yakınlarını kaybettiler. Ancak şu anda öğretmenlik yapmak için çağrılmış durumdalar ve barınma koşulları sağlanmış değil. Bu haliyle her açıdan ciddi anlamda sıkıntılı bir durumla karşı karşıyayız aslında" diye konuşuyor.
Abdullah Demir okulların açıldığı ilçelerde öğretmenler açısından da en büyük problemin barınma olduğuna dikkat çekiyor. Adıyaman'ın Kahta ilçesinde daha önce 1200 öğretmenin çalıştığını, bu öğretmenlerin yarıdan fazlasının il merkezinde yaşadığını anlatan Demir, "Şu an Adıyaman'ın binalarının yüzde 99'u hasarlı olduğu için büyük bir barınma problemi oluşuyor. Okullar açılacağı zaman en azından bu dönemin sonuna kadar şehrin üç beş noktasına konteynır sınıflar oluşturularak yanlarına da konteynır evler konularak bu süreç aslında tamamlanabilirdi. Ama bu biraz öncelik meselesi. Gerçek anlamda eğer eğitim öğretimi başlatmak istiyorsan planlamanın başında bunun olması lazım" ifadelerini kullanıyor.
Öğretmenlerin de depremzede olduğunu ve işlerine motive olmakta psikolojik olarak zorlandıklarını vurgulayan Demir, bu nedenle 10 yaş altı çocuğu bulunan ya da hasta bakmakla yükümlü olan öğretmenlere pozitif ayrımcılık yapılmasını, bu öğretmenlerin idari izinli sayılmasını talep ettiklerini belirtiyor. Demir, "O öğretmen rahat bir kafayla derse girmedikten sonra eğitim açısından bir verimlilikten bahsedemeyiz" diyor.
DW Türkçe'ye konuşan bölgedeki bir öğretmen de göreve çağrıldıkları için şehir dışından tekrar eve döndüklerini ancak çadır sıkıntısı yaşadıklarını anlatıyor. Barınma sorununun yanı sıra temiz suya erişim, beslenme ve hijyen koşullarıyla ilgili bölgedeki öğretmenlerin pek çok kaygısının olduğunu ve bu kaygılarla ilgili yetkililerden çözüm talep ettiklerini aktarıyor.
Öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmaması ve uygun ders çalışma ortamına sahip olmaması, sadece okul içinde değil, okul dışında da eğitimi olumsuz etkileyecek.
Abdullah Demir, göstermelik yapılan işlerin doğru olmadığı görüşünde: "Okullar açılıyor. Çocukların ayağında ayakkabı yok, terlikle dolaşıyorlar, üzerinde montları yok. Öncelikli olan ihtiyaçlarını gidermediğiniz zaman eğitimin de bir anlamı olmaz açıkçası. Bir çocuk açken matematiği düşünemez, fiziği düşünemez, biyolojiyi düşünemez. Bütün bunları düşünerek hareket etmek lazım."
Simge Yardım da deprem bölgesinde öğrencilerin ve eğitimcilerin, barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarının acilen karşılanması gerektiğini vurgulayarak bölgede çadır bile edinemeyen aileler olduğuna işaret ediyor. Yardım'a göre eğitim öğretimin sağlıklı ve güvenli ortamlarda yapılması için prefabrik, konteyner derslik gibi temel altyapı çalışmalarına hız verilmeli.