Eğitim alanında hayata geçirilen reformlar çerçevesinde Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz aylarda yaptığı ''Dershaneler kapanacak'' çıkışı sonrası ilgili bakanlıklar harekete geçmiş ve yeni düzenlemeyle ilgili ilk adımı atmak üzere çalışmalara başlamıştı. Söz konusu düzenleme gündeme geldiği ilk günlerde toplumun ve dershane sahiplerinin belli bir kesiminden destek görmüş, bazı çevreler tarafından ise tepki ile karşılanmıştı. Belli bir kesim, dershanelere gerek olmadığı görüşünü savunurken diğer bir kesim ise dershanelersiz bu işin asla yürüyemeyeceğini savunmuştu.
Tartışmalar bu çerçevede sürerken, ülkede yaşanan sıcak gelişmeler bu konuyu gündemden düşürmüştü ta ki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın yaptığı son açıklamaya kadar...
Bakan Nabi Avcı'nın geçtiğimiz günlerde, Seviye Belirleme Sınavı'nın kalkacağı ve dershanelerin kapatılacağına yönelik yaptığı açıklama, uzun bir süredir gündeme gelmeyen hatta bir ara ''rafa kaldırıldı'' yorumlarının yapıldığı yeni düzenlemeyle ilgili tartışmaları tekrardan alevlendirdi.
Avcı açıklamasında; Milli eğitime paralel bir düzeni olmaması amacıyla dershanelerin özel eğitim kurumlarına dönüştürülmesi çalışmalarının devam ettiğini, ilgili yasal alt yapı alternatifleri üzerinde çalışıldığını ve bunların önümüzdeki ders yılından itibaren yürürlüğe girecek şekilde hazırlıklarının tamamlandığını dile getirerek aradan geçen zaman zarfında yeni uygulamayla ilgili gelinen son noktayı özetlerken, uygulamanın ne zaman yasalaşıp hayata geçirileceğine yönelik ise önümüzdeki yasama yılının başında böyle bir düzenleme yapılabileceğini ifade ederek uygulamanın takvimini de bir nevi netleştirmiş oldu.
Hükümetin dershanelerin kapatılması konusundaki kararlı tutumu yapılan son açıklama ile bir kez daha gözler önüne serilirken, bizde Haber 7 olarak,''Dershaneler kapatılabilir mi?'',''Kapatılması halinde ne gibi sıkıntılar doğurur?'', ''Bu düzenlemeye hazırlar mı?'', '' Yeni uygulamayla eğitimde eşitlik sağlanabilir mi?'' şeklindeki soruların cevaplarını öğrenmek üzere, Türkiye Özel Dershaneler Birliği (TÖDER) Başkan Yardımcısı ve Final Dergisi Dershaneleri Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel ile bu konuyu konuştuk...
TÖDER ve Avrupa Dershaneler Birliği olarak hükümete sürekli bilgilendirici raporlar verdiklerini ve bundan sonrada vermeye devam edeceklerini dile getiren Taşel, bu süreçte ülkemiz için ne doğruysa onun yapılması gerektiği kanısında olduklarını, ülke için hayırsız olan bir şeyi ne kendilerinin istediklerini ne de hükümetin isteyebileceğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü;
''Dolayısıyla önemli olan Türkiye için doğru adımların atılması, doğru şeylerin yapılmasıdır. Ancak biz dershaneler konusunda ilgili bakanlıkla bir çok rapor paylaştık, kendileri bunları Başbakan Erdoğan ile de paylaştılar. Biz o raporda dershanelerin bir ihtiyaçtan kaynaklandığını ve zaruri olduğunu, dershanelerin kapatılması durumunda bir takım merdiven altı kurumların ortaya çıkacağını o yüzden bu ihtiyaç ortadan kalkmadan bu anlamda hizmet veren kurumların kapatılmasının sakıncalı olacağını ifade ettik. Bunun dışında daha büyük bir tehlike olan not veren kişinin ders veren hale gelmesi durumu var. Yani okul öğretmenlerinin kendi öğrencilerine ders verme gibi bir durumla karşı karşıya kalması söz konusu... Bu da bizim Türkiye açısından asla arzu ettiğimiz bir durum değil''
Önemli bir detayın gözlerden kaçtığını da vurgulayan Taşel, Türkiye'de dershanelerin eğitime ek desteği en ucuz olarak veren kurumlar olduğunu belirterek, ''Bugün 1 saat özel ders en ucuz 50 liraya yapılıyor, bu rakam kişiye göre 200-300 liraya kadar çıkabiliyor. Ama dershanelerin 1 saatlik ders ücreti 3-4 lira, bilemediniz en yüksek 7 lira gibi bir rakama denk geliyor. Dolayısıyla bu arada çok büyük bir uçurum var. Bir öğrenciye özel olarak 600 saat dersi 30 ile 60 bin lira arasında aldırabilirsiniz. Ama Türkiye'de bu ihtiyaç dershaneler aracılığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 700-800 lirayla başlarken, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi merkezlerde de ortalama 2000-2500 lirayla giderilebiliyor. Dolayısıyla fakirlerin çocuğu çok zor bir duruma düşer ve iyi okullara geliri az olan kesimlerinin çocuklarının girmesi son derece zor hale gelir. Parası olan bu dersi her şekilde aldırır. Ama ekonomik yönden zayıf olan insanların çocukları, aileleri bu kadar büyük bir bütçe ayıramayacakları için böyle bir imkândan istifade etme şansı ortadan kalkacak.'' dedi.
''Okulların kalite farkları olmasa dershanelere ihtiyaç olmaz'' şeklinde halk arasında yanlış bir algının olduğunu da ifade eden Taşel, Avrupa'nın ve dünyanın gelişmiş bir çok ülkesinde dershanelerin çok yaygın olduğunu o yüzden okulların kalitesinin ne kadar eşitlenirse eşitlensin aynı olmayacağını belirterek, ''Çünkü öğrencilerin bireysel farkları var. Bazı çocuk bir defada anlıyor, bazısı ise 3 defada anlıyor. Dolayısıyla bir çocuğun anlayabilmesi için daha çok desteğe ihtiyacı olabiliyor. '' dedi.
Taşel, dershanelere olan ihtiyacın dünyanın her yerinde var olduğunu tekrardan altını çizerek yinelerken, o yüzden ''Türkiye'de dershaneler olmayacak ya da sadece Türkiye'de dershaneler var'' şeklindeki bir mantıkla yola çıkmanın son derece yanlış olduğunu söyledi.
Dershanelerin özel eğitim kurumlarına dönüştürülmesi yönündeki çalışmayla ilgili olarak, Dershanelerin tamamının okula dönüştürülmesi halinde yine ek ders alma ihtiyacının devam edeceğini dile getiren Taşel, ''Çünkü bir insanın dershaneden 1-2 yıl içerisinde aldığı takviye gerçekten sınavdaki başarısını arttırıyor. 1 milyonu aşkın dershaneye gelen çocuğun hepsinin özel okula gitmesi düşünülemez. Devlet destek verse dahi bir ailenin 13 yıl boyunca yıllık 10 bin liraya çocuğunu okutması mümkün değildir. Ama 1-2 yıl içerisinde bu takviyeyi aldırabilir. Zaten dereceye giren İlk 1000 öğrenciyi araştırdığımızda da içinde dershane dışında sınavı kazanan 10 öğrenci var. Bu da çok istisnai bir durumdur. Dershanesiz bir çocuk başarılı olamaz gibi bir durum yok. Ama genele yaydığımızda ilk 1000 öğrencinin neredeyse % 99 u dershanelere devam eden öğrencilerdir. O nedenle dershanelere olan ihtiyaç devam edecektir diye düşünüyorum. '' dedi.
Dershaneler olarak hayata geçirilmesi planlanan son uygulamaya yönelik tabi ki tedbirler alacaklarını söyleyen Taşell, eğitimci olduklarını ve yapacakları tek işin eğitim olduğunu o yüzden de okullaşma sürecine dershaneler olarak hız vereceklerini ifade ederek, ''Bu konun çok iyi düşünülmesi lazım. Sadece hukuki bir konu değil bu. Bazı şeylere olan ihtiyaç sadece hukuki düzenlemelerle ortadan kaldırılamaz. Bunun için dershaneleri kapatmak yerine dershanelere olan ihtiyaç azalabilir. İlla bir ülkede bütün hastaların devlet hastanelerinden hizmet almasını istemek ne kadar hatalıysa sadece okullardan hizmet alınsın demekte sakıncalıdır. Bir gereklilikse çocuk bunu nerede öğrenirse öğrensin. Eğer dershaneler kaldırılırsa eğitim devlet kontrolünde olmayan mecralara sürüklenecektir. Dershaneliğe olan ihtiyaç ortadan kalkmadıkça böyle bir konuyu halletmekte asla mümkün olmayacaktır.'' dedi.
Dershaneye gidilme konusunda hiçbir zorlamanın olmadığını aksine ihtiyaç hissetmemesi halinde hiçbir insanın parasını bir kuruma vermeyeceğini dile getiren Taşel, gelecek yıl için dershanelerin kapatılması gibi bir durumun ise söz konusu olmayacağını düşündüğünü söyledi. Taşel, dershanelerin kapatılması durumunda bunun yerini dolduracak kaçak çalışan kurumların türeyeceğine de dikkat çekerek, gelecek yıl için ön eğitimleri ve sınavlara hazırlık süreçlerini de başlattıklarını o yüzden bu dönem içerisinde böyle bir şeyin söylenmesinin de doğru olmadığını söyledi.
Herhangi bir alanda kurs alma isteğinin hukuki olarak engellemenin mümkün olmağını da ifade eden Taşel, uygulamanın hayata geçmesi halinde ise söz konusu eğitim yerlerinin adının dershane yerine farklı bir isimle adlandırılıp eğitim hayatına devam edeceğini belirterek, zaten şimdiden de ''Eğitim Danışmanlığı'' ve ''Eğitim Koçluğu'' şeklinde farklı isimler altında bir takım kursların açıldığını da dile getirdi.
Sınav sistemlerinde yapılacak düzenlemelerle dershanelerin 1. derece de ihtiyaç olmaktan çıkarılması konusunda ki duruma son derece sıcak baktıklarını ve dershane olarak okulların sistemini bozacak uygulamalardan vazgeçme ya da buna benzer adımlar atanları uyarma yolunda çalışmalar yaptıklarını söyleyen Taşel, '' Bakanlığımızın dershanelerle ilgili yanlış gördüğü uygulamalar varsa ve bunları bize bildirirlerse dershaneler derneği olarak yanlış tüm uygulamalara son veririz. Eğer ücret politikasıysa devletin bu anlamda getireceği sınırlandırmalara da uyabiliriz. Kontenjandan okutulacak öğrenci sayısını artıracak düzenlemeyse bu oranı da artırabiliriz. Dershanelerin organize edilmesi konusunda ya da sisteme getirdiği bir eksi varsa bunun giderilmesi konusunda dershane dernekleri olarak bakanımıza elimizden gelen yardımı yaparız.'' dedi.
Türkiye'de okula dönüşütürelebilecek nitelikte 100 civarında dershane olduğunu aktaran Taşel, dershanelerin kalite ve standartlarının arttırılmasına yönelik her türlü çalışmayı da yapmaya hazır olduklarını ifade ederek, ''Dershaneye olan ihtiyacı azaltacak olan düzenlemelere zaten itirazımız olamaz. Sınav sistemleriyle ilgili düzenlemeler yapmak dershanelerin elinde değil. Dolayısıyla o tür düzenlemelere müdahale etme şansımızda yok. Fikir sorulursa söyleriz. Hükümetimize bu anlamda destek vermeye hazırız. '' dedi.