ABD’de son 10 yılda en hızlı büyüyen ve ‘en yenilikçi şirketler’ arasında gösterilen Chobani markasının yaratıcısı Türk iş insanı Hamdi Ulukaya, Fransız asıllı ABD’li restoran işletmecisi Louise Vongerichten ile evleniyor.
Çiftin nikâh şahitlerinden biri olan, New York Üniversitesi Profesörlerinden ve Hürriyet gazetesi yazarı Selçuk Şirin, ikiliyle söyleşi yaptı. Hürriyet Pazar’da (26 Ağustos 2018) yayımlanan söyleşide ikili, nasıl tanıştıklarından, flörtleşme dönemlerine; ailelerinden, Dersim türkülerine ve Neruda şiirlerine kadar birçok konuda konuştular.
Üç yıldır birlikte olan çiftin nikâhı ocak ayında, New York’ta kıyıldı. Ancak çift İstanbul’da, yakın arkadaşlarının ve akrabalarının katılacağı geleneksel bir düğünle evliliklerini kutlamak istediler. Vongerichten, “Hamdi’nin doğduğu topraklarda evliliğimizi kutlamak, ailemin bu kültürü görmesini, öğrenmesini istedim. Türk değilim ama şimdi öyle hissediyorum” diye konuştu.
Söyleşinin ilgili kısmı şöyle:
Nasıl tanıştınız?
Louise Ulukaya: Aspen’deki Yemek ve Şarap Festivali’nde. Ondan aylar sonra da tesadüfen tekrar benim New York’taki restoranımda kaşılaştık. Hamdi o mekânın benim olduğunu bilmeden gelmişti.
Restoranın senin olduğunu fark edince, daha sık gelmeye başladı mı?
LU: Evet! Hatta seninle çok geldi o dönem.
Hamdi Ulukaya: Neredeyse iki günde bir. Garsonlar neden geldiğimi anlamışlardı sanki (gülüşmeler...).
Aranızdaki bağ neydi? Ne zaman Hamdi’nin hayatını birleştireceğin o adam olduğunu anladın?
LU: Onu ilk tanışmamızdan aylar sonra bir daha gördüğümde, “Bu adamla ilgili çok güçlü bir şey var” dedim kendi kendime. Gözleri... Bakışları... İlk tanıştığımız anda bir şekilde onunla ömrümün kalanını birlikte geçireceğimi biliyordum. Çay içmek için ilk oturduğumuzda ona âşık oldum. Farklı yerlerden geliyoruz ama hikâyelerimiz ortak. İkimiz de doğallığı her şeyin üstünde tutuyoruz. Sükunet, sokaklarda saatlerce gezmek, dağlarda ateş yakmak, yıldızların altında uzanmak... Mesela bizi gece klüplerinde, kokteyllerde ya da şöhretlerin takıldığı mekânlarda göremezsiniz. İkimiz de şaşaadan hoşlanmıyoruz. Sadelik en büyük lüksümüz. Hamdi’nin çok güzel bir ruhu var. Ben bu doğallığa âşık oldum.
HU: Louise’in restoranı bizim merkez ofise çok uzak değil. Chobani Avustralya takımımız New York’taydı. Asistanım Chef’s Club’da rezervasyon yaptırmış. Sohbetin ortasında birden karşıdan hiç beklemediğim anda Louise göründü. Onu görünce misafirleri tamamen unutmuştum.
LU: O günden sonra çok güzel şiir ve türküler gelmeye başladı telefonuma. Rumi’den çok güzel satırlar, Neruda’dan şiirler... Bir de bir aşk hikâyesi hakkında şarkı vardı.
Hamdi, Louis’i Dersim türküleri ve şiirlerle ayarttın diyebilir miyiz (gülüşmeler)?
HU: Diyebiliriz (gülüşmeler).
Hamdi peki sen ne zaman Louis’in evleneceğin kadın olduğunu anladın?
HU: O zamanlar Vietnam mutfağı yapan bir restorandan bahsetmişti. Bir gün o restorana gittim ve karşı masada Louise oturuyordu. Yanımdaki arkadaşıma “Ben şu karşıdaki kızla evleneceğim” dedim. Niye dedim ben de o an bilmiyordum.
Aslında senin yaşadığını araştırmalar da destekliyor. İnsanlar karşısındakine dair temel yargılarını tanıştıkları anda veriyor. İlk görüşte âşık olmakta böyle bilimsel bir temel de var.
HU: Louise bana çok tanıdık geldi. Daha önce gördüğüm biri gibi değil ama... Kalbime tanıdık geldi. Tanıdık ruh. Tanıdık dost. Anında hissettim. Onunla birlikte olduğumda tamamen kendimim, o da tamamen kendisi.
Söyleşinin tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.