Dersim'in 'kayıp kızlarının' listesi Meclis’te

Dersim'in 'kayıp kızlarının' listesi Meclis’te

 

HÜLYA KARABAĞLI - T24/Ankara

TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan Dersim olaylarını Araştırma Alt Komisyonu, “İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları” belgesel filmin yapımcısı Kazım Gündoğan’ı konuk edecek. 2005 yılında çıktıkları yolda yönetmen Nezahat Gündoğan ile ‘Kayıp Kızlar’ın izini süren Kazım Gündoğan, araştırmalarında geldikleri son noktayı ve belgesele konu alan kızların öyküsünü anlatacak. 2010 yılında 72 olan kayıp kız çocuklarının sayısı 150 oldu. İsimleri tek tek belirlendi.

\

‘Köklerinden koparılan 150 kız çocuğu’

Kazım Gündoğan, T24’e, köklerinden koparılan kız çocuğu sayısının son iki yılda 150’ye çıktığını söyledi. “Bu güne kadar yaklaşık 150 civarında köklerinden koparılan Dersimli kızın ismini tespit ettik ve bunların büyük bölümüyle görüşmeler yaptık. Bazıları kendi ve ailelerinin çabaları sonucu aileleriyle buluşabildiği halde, bir kısmı hala aileleri tarafından aranıyor. Diğer bir kısmı ise ailelerini arıyor” dedi.

2010 yılında belgesel film gösterime girdiğinde yaklaşık 72 kişinin öyküsünün kayıt altına aldıklarına dikkat çeken Gündoğan, medyanın yoğun ilgisi nedeniyle kendiliğinden birçok ismin su yüzüne çıktığını söyledi. Gündoğan’ın değerlendirmeleri şöyle:

‘Dersim harekatı fetih duygusuyla yapıldı’

Kürtlerin, Zazaların, Türkmenlerin, Ermenilerin beraberce yaşadığı dağlarla çevrili bir yurt. Çoğunluğu Alevi Kızılbaş olan halkıyla, her taşın ve dağın, suyun ve ağacın kutsal sayıldığı, kültürü derinlere kök salmış bir yuva.

Cumhuriyet Hükümeti, 1937-38 yıllarında Dersim’e “medeniyet götürme” adı altında bir harekat düzenledi. Ve bu harekat, fetih duygusuyla yapıldı.

Dersim’de olanlar son zamana kadar yüksek sesle konuşulmadı. Dersim Katliamı, yutkunması zor bir sözcüktü hep.

‘13 binden fazla insan öldürüldü’

Açığa çıkan belgelere göre 13 binden fazla insan öldürülmüş, 12 bin civarında insan sürgüne gönderilmişti. Kurbanların sayısı hala kesinleşmedi…

Harekat sonrası rütbeli asker ailelerine ve eşrafa pay edilen kızları ise ailelerinden başka kimse merak etmedi; 2005 yılında “isyan” olarak bilinen Dersim Katliamı’na dair araştırmaya başladığımızda henüz hiçbir şey bu kadar net değildi. Dersim’38 sürecinin ve katliamın niteliğini belirlemek ve yeni bir tanımla yapma ihtiyacı vardı. Resmi tarih tezine karşın halkın gerçek tarihini açığa çıkararak tarihin yeniden yazımına katkıda bulunmayı amaçlıyorduk.

‘Katliamın yaşayan tanıkları kayıp kızlar’

Katliamın yaşayan tanıkları ve mağdurlarıyla röportajlar yapmaya başladığımızda “kayıp kızlar” gerçeğini bizde bilmiyorduk. Kadınlı, erkekli yaklaşık 150 katliam tanığı ve mağduruyla yaptığımız “görüntülü sözlü tarih çalışması” kapsamında sürecin niteliğini açığa çıkaracak bir soru sorduk.  “Dersim’38 de kadınlara ve çocuklara ne yapıldı?” Biliyorduk ki bu sorunun yanıtı bizi yeni bir bilgiye ve yeni bir tanımlamaya götürecekti. 

\

‘Harekete katılan askerlere verildiler’

Devletin tek dil, tek din ve tek millet yaratmak amacıyla gerçekleştirdiği Dersim harekatı sadece katliamla sınırlı kalmaz. Türkleştirmek ve Sünnileştirmek amacıyla köklerinden koparılan Dersim’in kız çocuklarının bir kısmı  ‘yatılı okullara’ yerleştirilir, diğer kısmı ise katliama katılan rütbeli askerlere pay edilir.

Belgeselin iki karakteri 

Fatma ve Huriye, amca torunları... Biri, köklerinden koparıldıktan 10 yıl, diğeri 65 yıl sonra ailelerine kavuşan Dersim Katliamının tanıkları… Yıkılan dünyalarını, köklerinden ve ailelerinden koparılışlarını ve kayboluşlarını… Götürüldükleri evlerde karşılaştıkları sorunlarını, bu evelerden kaçma düşünceleri ve kaçışlarını, isyanlarını, çaresizliklerini… Dramatik ve travmatik yaşamlarını, ilişkilerini, sevinçlerini, üzüntülerini ve öfkeli hüzünlerini… 70 yıl sonra buluştuklarında anlattılar...

‘İki tutam saç bıraktılar’

Ama bazıları, geriye iki tutam saç bırakarak hiçliğe karıştı. Aileler, hiç dinmeyen bir hasretle kayıp kızları aramaya devam ediyor; Şemsi ile Sakine, amcakızları… 1938’de köklerinden koparıldığından beri aileleri tarafından aranıyorlar. Anne ve babalarının son nefeslerine kadar hasretlerini çektikleri kızlarını arama sorumluluğu, kardeş Şemsi ve Erdal’ın omuzlarında… Ellerinde, onlardan geriye kalan iki tutam saçla hasretin dineceği günü bekliyorlar.