Derya Sazak: Sözlerimin arkasındayım, Akdoğan sadece beni tehdit etmedi, Demirören ailesi üzerinde de baskı kurdu

Gazeteci Derya Sazak, "Milliyet operasyonunu Yalçın Akdoğan tertipledi” açıklaması üzerine kendisini yalancılıkla suçlayan Başbakan Yardımcısı Akdoğan'a sert çıktı. Sözlerinin arkasında olduğunu belirten Sazak, “Milliyet Gazetesi’ni Akdoğan dizayn etti” dedi.

Kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Bu açık bir yalan, iftira ve hezeyandır" diyen Akdoğan’a, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sazak’tan yanıt geldi.

‘Kara vicdanlı diyorum’

BUGÜN'e konuşan Sazak, “Yalçın Akdoğan yalan söylüyor. Sözlerimin arkasındayım. İmralı zabıtlarının yayınlanması üzerine sadece telefonda beni tehdit etmekle kalmadı, Demirören ailesi üzerinde baskı kurdu. Ertesi günkü gazetelere bakarsanız, Akdoğan'ın bana telefonda söylediği ‘Süreci sabote ediyorsun' sözü yandaş medyanın manşetlerine taşındı. Bana yalancı diyor. Ben de kendisine ‘kara vicdanlı' diyorum" ifadelerini kullandı.

‘Ağladığını tapelerden önce bana söylemişti’

"Kimin gerçeği konuştuğunun kanıtı ise dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Balıkesir'de söylediği ‘Batsın sizin gazeteciliğiniz" ​şeklindeki sözleridir" diyen Sazak şöyle devam etti:

"Muhtemelen Erdoğan'ı o konuşmayı yapmaya da Akdoğan kışkırtmıştır. Ben İmralı sürecinde yaşadıklarımızı şubat ayında çıkan 'Batsın böyle gazetecilik' kitabımda yayınladım. O sırada Başbakan'ın Demirören'i ağlattığı tapeler çıkmamıştı. Ancak Demirören bana Başbakan ile yaptığı görüşmenin ardından ağladığını söylemişti. Tapeler bu gelişmeyi de doğruladı.

‘Milliyet’i Akdoğan dizayn etti’

Milliyet Gazetesi’ni Akdoğan’ın dizayn ettiğini vurgulayan Sazak şöyle konuştu: “Akdoğan'ın Hüseyin Çelik'le birlikte Milliyet operasyonun-da vurduğu son darbe Gezi süre-cidir. Gezi'de Can Dündar'ın yazıları ve Tahrir'e gitmesi üzerine Akdoğan bir kez daha sahneye çıktı. Ayşenur Arslan, Akdoğan'ın Ankara kulislerin-de Milliyet yönetimi aleyhinde ortalığı nasıl inlettiğini, ‘Can Dündar'dan başlayarak hepsi gidecek' dediğini yazmıştı. O yazıdan iki gün sonra hepimiz gönderildik.”