DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalktığına dikkat çekerek gençlere düzgün imkanlar sağlanamadığını, bunun en açık örneğinin de 'barınma krizi' olduğunu söyledi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, Daktilo1984’ün yeni Youtube programı Masa'da bu hafta Meltem Suat ve İpek Maya Saygın'ın konuğu oldu. Programda üniversite sınavının ardından derinleşen 'barınma krizi' tartışması, öğrenci yoksulluğu, beyin göçü sorunu konuşuldı.
Üniversitelilerin barınma krizi pandemi ve ekonomik krizin etkisiyle hızla büyüyen bir sorun oldu. Devlet yurtlarının yıllık ücreti 4 bin TL-10 bin TL arasındayken özel yurtların ücretleri 35 bin TL’den başlayıp 120 bin TL’ye kadar çıkıyor. Yurt ve ev fiyatları sebebiyle birçok öğrenci, şehir dışı tercih yapamadığını veya kaydını donduracağını ifade ediyor.
Öğrencilerin yaşadığı barınma krizinin temel sebeplerinden bahseden Dalgın, "Kötü para politikasına dayanan emlak balonu, kur artışı sebebi ile artan inşaat maliyetleri, yeni üniversiteler açılırken kapsamlı çalışmaların yapılmaması ve Covid-19 sonrası dönemde alınan önlemler sebebi ile yurt odalarının kişi kapasitesinde azalmaya gidildi" dedi. Bursa’da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak üniversiteyi Boğaziçi’nde üniversitenin yurdunda kalarak bitirdiğini, bugün olsa bunu yapamayacağını söyleyen Dalgın, geldiğimiz noktada fırsat eşitliğinin ortadan kaldırıldığına dikkat çekti.
Türkiye’de gençlere düzgün imkanların sunulamamasının en açık örneklerinden birinin 'barınma krizi' olduğunu belirten Dalgın, sözlerine şöyle devam etti:
"Gençlerimize doğru düzgün imkan veremiyoruz; barınma krizi en açık örneği, doğru düzgün okula gidememeleri en güzel örneği, doğru düzgün hızlı internet kullanamamaları en güzel örneği. Fırsat veremiyoruz; işte lisan mı öğrenecek, yurtdışına seyahate mi gidecek, arkadaşıyla dışarıya mı çıkacak, bir yerde staj mı yapacak, fırsatları veremiyoruz. Hadi bunları yapamadık; hürriyet de veremiyoruz. Twitter’da bir şey mi beğendin, şunu mu paylaştın gibi. Bizim bunu tersine çevirmemiz gerek. En hızlı tersine çevirilecek olan hürriyet, sonra fırsatları yaratmak lazım, o da imkanları düzeltecek. Esas yol haritası böyle diye düşünüyorum."
"Beyin göçü" ile ilgili de değerlendirmede bulunan Dalgın, insanların bir kısmının beyin göçüyle yurtdışına gitmek istemesi ile “ne olursa olsun gideyim” demesinin arasındaki faka dikkat çekti. Dalgın beyin göçü hakkında da şunları söyledi:
"Bir insan gayet şöyle düşünebilir; dünyayı tanıyayım, tecrübe edeyim, master yapayım, döneyim, edindiğim tecrübeyi ülkeme getireyim veya kalayım, diaspora yaratıp yine kendi ülkeme katkı sağlayayım. Beyin göçü meselesi sadece gittin geldin meselesi değil; asıl sorun özellikle gençlerin ne olursa olsun Türkiye’den gitmek zorunda hissetmesi.
Bir de beyin göçü konusuna çok kısıtlı bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz; iyi bir Alman yazılımcı, iyi bir İngiliz grafiker, iyi bir Kanadalı senarist neden yılın yarısını Türkiye’de yaşamasın? Uzaktan çalışmanın arttığı bir dünyada bunu yapmak gayet mümkün. Bizim bunu sağlamak için yapmamız gereken hürriyet ve fırsatları sağlamak. İnsanlar baskılanmadan yaşayacaklarsa ve imkan görüyorlarsa hızlı şekilde Türkiye’ye gelirler veya da Türkiye’den gitmek mecburiyetinde hissetmezler."