Ankara Başsavcılığı, casusluk iddiasıyla tutuklanan ve daha önce hakkında hazırlanan iddianame iade edilen DEVA Partisi kurucularından Metin Gürcan hakkında yeniden dava açtı. İddianamede, Gürcan’ın “devletin gizli kalması gereken bilgilerini temin etmek ve açıklamak” suçlarından müebbet ve 35 yıla kadar hapsi istendi.
Ankara Başsavcılığınca, Gürcan hakkında Ocak ayında hazırlanan iddianame Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “casusluk kapsamında verildiği iddia edilen bilgilerin yetkili kurumlar tarafından gizli olup olmadıklarına ilişkin rapor ya da bilirkişi tespiti olmadığı” gerekçesiyle iade edilmişti. Bunun üzerine Başsavcılık, Milli Savunma Bakanlığı ile Savunma Sanayii Başkanlığı’na, Gürcan’ın yabancı diplomatlarla yaptığı görüşme içeriklerinin gizli olup olmadığını sordu. Gelen yanıtların ardından Savcılık, Gürcan hakkında ikinci kez iddianame hazırlayarak mahkemeye gönderdi. Dosyayı değerlendiren Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi de iddianameyi kabul etti.
41 sayfalık iddianamede, Gürcan'ın, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal veya askeri casusluk amacıyla zincirleme biçimde temin etme" suçundan 35 yıla kadar, "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan müebbet hapisle cezalandırılması istendi. İddianamede, yabancı misyon temsilcilerine para karşılığı bilgi verdiği öne sürülen Gürcan’ın bilgisayarından elde edilen üç ayrı makalenin gizli bilgi içerip içermediğine yönelik Savunma Sanayii Başkanlığına (SSB) yazı yazıldığı kaydedildi. İddianameye göre, SSB’den verilen yanıtta, makalelerden birinde yer alan bilgilerin açık kaynaklarda yer aldığı, yalnızca son cümlesinde yer alan bilginin gizli olduğu ancak bu cümlenin de “iddia” olarak aktarıldığı belirtildi. Diğer iki makaleden birinin “gerçeğe aykırı ve yönlendirici olduğu”, bir diğerinin ise yine açık kaynaklardan derlendiği, envantere alınmış bazı materyallere ilişkin verilerin de yanlış olduğu kaydedildi.
Gürcan’dan elde edilen belgelere yönelik görüşü sorulan MİT Başkanlığı ise, Gürcan’ın paylaştığı bilgilerin “Türkiye’nin askeri, savunma sanayi/teknolojik, dış politika, ekonomik, ve biyografik sırlarının ifşası kapsamında ciddi milli güvenlik tehdidi olduğunu” bildirdi. MİT Başkanlığı, Gürcan’ın hazırladığı raporlara ilişkin görüşmelerden birinde, “içeriden bilgi var” diyerek, açık kaynak haricinde bilgi temin ettiğini kabul ettiğini de öne sürerek, paylaşılan içeriklerin gizli bilgi olduğunu kaydetti. Milli Savunma Bakanlığı ise, Gürcan’ın Suriye, Akdeniz ve Libya gibi bölgelerdeki Türk askeri birliklerine ilişkin detaylı bilgiler paylaştığını vurgu yaparak, bu bilgilerin gizli olduğunu bildirdi.
İddianamede, Gürcan’ın hakkında hazırlanan Ankara Emniyetince hazırlanan araştırma tutanağında, şüphelinin yabancı bir istihbarat servisinin resmi yazışmalarında “gurmet” şeklinde kodlanarak kaynak olarak gösterildiği, bu yazışmaların değerlendirme kısmında Gürcan’dan elde edilen bilgilerin güvenilirlik derecesinin “3”, doğruluk derecesinin ise “C” olarak tasniflendiği detaylarına yer verildi. İddianamede, “şüphelinin savunmasının aksine tüm vaktini devletin gizli kalması gereken bilgilerini temin ederek, askeri eğitim ve faaliyetleri neticesinde oluşan formasyonu ile şekillendirerek, kim olduğu ve ne amaçla istediğine bakmaksızın, müşteri olan herkese sırf para uğruna açıkladığının görüldüğü” değerlendirilmesi yapıldı.
Gürcan’ın ifadesinde, açık kaynaklardan elde ettiği bilgileri analiz ederek, para karşılığında raporlaştırıp ilgililere teslim ettiğini söylediği anımsatılan iddianamede, bu iddianın da gerçeği yansıtmadığı, “Çünkü hiç kimsenin, hele de dünyanın en eski medeniyetlerinden olan ve en gelişmiş bilgi analiz teknolojilerine ve eğitilmiş insan kaynağına sahip devletlerinden olan (…) ve (…) devletlerinin, zaten açık kaynaklarda var olan bilgilere, düzenli aralıklarla 400 Dolar, 500 Euro, 330 Paund para ödemesinin hayatın olağan akışına uymaz” sözleriyle değerlendirildi.