DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, Türkiye’yi sarsan depremin ardından kadın ve çocukların korunması için iktidarı önlem almaya çağırdı. Yaşamsal ihtiyaçlara ve bölgedeki hastalıkların artma riskine dikkat çeken Esen, temel insan haklarının afet dönemlerinde ertelenemeyeceğini söyledi. Esen şu çağrılarda bulundu:
“Öncelikle AFAD hızla ve liyakatli, uzman ekiplerle güçlendirilmeli, plan ve organizasyon kapasitesi artırılarak var olması gereken sorumluluklarını yerine getirebilmeli. AFAD listelerine kadın ve çocuklara yönelik hijyen ürünleri eklenmeli, derhal güncellenmeli.
Kamu ve özelden bölgeye aktarılan malzeme ve ekiplerden, plan ve koordinasyonla üst düzeyde fayda sağlanmalı. Koordinasyon merkezlerinde kadın ihtiyaçlarına yönelik farkındalığı bulunan görevliler olmalı. Bölgeye gönüllü giden doktor, hemşire, psikolog, mühendis gibi uzman gönüllüler hızla onaydan geçerek alanda aktif fayda sağlanmalarının önü açılmalı. Kadınların rahat iletişim kurabileceği, kadın görevli, gönüllü sayısı hızla artırılmalı. Gidilmeyen köylerdeki kadınlar ve çocuklara hızla ulaşılmalı, güvenlikleri sağlanmalı, ihtiyaçları karşılanmalı.
Güvenlik tedbirleri artırılmalı, hırsızlık, yağma, şiddet ve cinsel tacizden kadın ve çocuklar korunmalı. Yaşanan sorunların giderilmesi için derhal ek önlemler alınmalı. Çadırlarda gıda, su dağıtımında kadın ve çocuklar önceliklendirilmeli, tek başlarına gidemeyenler tespit edilmeli.
Kadınların suya erişim noktaları, barınma merkezlerine yakın olmalı ve çok iyi aydınlatılmalı. Kadınların birebir etkilendiği tuvalet sorunu hızla çözümlenmeli. Kadın ve erkek tuvaletleri ayrı olmalı, barınma yerlerinden uzak olmamalı. Seyyar prefabrik tuvaletler hızla temin edilmeli.
Tuvaletlerle beraber hijyenik şartlar hızla oluşturulmalı. Ellerini, yüzlerini yıkayacakları temizlik maddeleri temin edilmeli ve eğer su yoksa ıslak mendil sağlanmalı. Temiz iç çamaşırı ve regl dönemi için de temiz ped sağlanmalı.
"Sağlık hizmetleri ve psikolojik destek devamlı olmalı"
Zorluklar sonucu kadın ve çocukların bölgeyi terk etmelerinin önüne geçilmeli, endişeleri giderilmeli. Etkilenen bölgelerde sağlık ve psikolojik destek devamlı olmalı. Devam eden destek çalışmaları için sivil toplum ve meslek örgütleri ile koordineli çalışma yürütülmeli. Bölgeye kuduz ve tetanos aşıları hızla sevk edilmeli.
Anadili Arapça ve Kürtçe olan kadınlar ve çocukların yaşadığı dil bariyeri dikkate alınmalı, çok dilli hizmetle ihtiyaç kaynaklarına erişimleri sağlanmalı."
15 milyon insanın etkilendiği deprem bölgesinde 60 yaş üstü nüfusun yüzde 54’ünün kadın olduğunu, depremin ilk sekiz gününde 3 bin 677 bebeğin dünyaya geldiğini ve yaklaşık 214 bin kadının da hamile olduğunu söyleyen Esen açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İktidar bu kafayla enkazın altından kalkamaz. 2017’de yaşanan sistem değişikliği ve beraberinde iktidarın merkezde topladığı yetkilerle, devlet kurumlarının nasıl zayıflatıldığını, iktidarın beceriksiz yönetimini bir kez daha yaşanan insanlık faciasındaki acı tabloda gördük, bedelini canlarla ödedik. Hazırlıksızlık, yetersizlik ve gecikme felaketin boyutunun büyütmesine sebep oldu. Afetzedeler neredeyse 2 gün kurtarma ekiplerini ve yardımın gelmesini bekledi.
Hızlı refleks alamayan, hantal bir yapıya sahip olduğunu gördüğümüz AFAD’ın acil kurtarma ekiplerinin yerine sahada cansiperane mücadele veren vatandaş vardı, toplumsal seferberlik ruhu vardı. Oysa AFAD’ın açılımı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıdır ve müdahalede tek yetkili kurumdur. Deprem bölgesinde tüm koordinasyondan sorumlu bu kurumun ekipleri ve gönüllüleri ilk andan itibaren hızlı ve etkili bir şekilde sahada olmalıydı ve arama kurtarma çalışmaları başlatılmalıydı.
Hızlı aksiyon alınamaması, can ve mal güvenliğinin sağlanamaması özellikle kadın ve çocukların hayati risklere maruz kalmasına sebep oldu. Hayatta kalan pek çok kadın depremden çocuklarına sarılarak ve ağlayarak çıktı. Ayrıca depremde yalnız kalan kadınlar ve çocuklarla birlikte refakatsız ebeveynlerinden ayrı düşen çocuklar da oldu.”