Dün ortaya çıkan Pınar Gültekin cinayetinin ardından açıklamada bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Pınar evladımızın katilinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Kadın cinayetlerine sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini savunan MHP lideri Bahçeli, "Ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanunun eksiksiz ve tam uygulanması lazım" dedi.
AKP tarafından kaldırılması gündeme getirilen İstanbul Sözlemesi için de değerlendirmelerde bulunan MHP lideri, "İyi değerlendirmeliyiz. Bu sözleşmeye ihtiyaç olup olmadığını, ne getirip ne götüreceğini objektif kriterler çerçevesinde ele almalıyız. Kadın cinayetini engelleyemezsek hepimiz sosyal maliyeti yüksek bir çığın altında kalırız" diye konuştu.
Bahçeli ayrıca adı cinsel taciz skandalına karışan HDP'li Tuma Çelik'in milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiğini söyledi.
A Haber'e açıklamalarda bulunan Bahçeli, HDP'li Tuma Çelik'in cinsel saldırısı hakkında, "Konu gündeme gelince HDP tutuştu" dedi. Bahçeli, "Bu rezilliği neyini değerlendireyim, HDP gizledi" ifadesini kullandı. "Tuma Çelik'in vekilliği düşürülmeli" diyen Bahçeli, "Sonra bu isim yargılanmalı" mesajını verdi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
"Üzüntümüz çok büyük. Yüreğim sızlıyor. Pınar evladımıza Allah’tan rahmet diliyor, ailesine sabır ve başsağlığı temennilerimi iletiyorum. Kadınlara uzanan melamet elleri, melanet emelleri tüm gücümle lanetliyorum. Pınar evladımızın katilinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz ve tam olarak uygulanması lazım. Kadın cinayetlerine sıfır tolerans göstermeliyiz.
Bu meselenin ağırdan alınacak hiçbir yanı yok. Bir mazlumun katledilmedi aynı zamanda medeniyetimize, kültürümüze, inancımıza, insanlık değerlerimize büyük bir saldırıdır.
Kadınlara yönelik şiddet ve cinayet vakalarının artış göstermesi toplumsal huzurumuzu boğazlıyor.
Bunun önüne mutlaka geçmeliyiz. Suç ve suçluyla mücadeleyi çok boyutlu sürdürmeliyiz. Şiddetin kaynaklarını doğru tespitle birlikte isabetli teşhislerle kanayan yarayı durdurmalıyız.
Kadınlarımız güvenli değilse hiçbirimiz huzur ve sükûnet bulamayız. Konuyla ilgili bilhassa medyaya büyük görevler düşüyor. Şiddeti özendiren, teşvik eden, kışkırtan yayın ve gösterimleri mercek altına almak gerekiyor. Toplumsal ruh halimiz endişe veriyor. Yalnızca kanuni tedbirlerle değil, ahlaki, manevi, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik önlem ve önerileri de devreye almak şart. Şiddet yangınını söndürmeliyiz. Sorumluluk sadece siyasetin değil yekvücut 83 milyon Türk vatandaşınındır.
Gündemde tartışılan ve Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıp kaldırmamayı iyi değerlendirmeliyiz. Bu sözleşmeye ihtiyaç olup olmadığını, ne getirip ne götüreceğini objektif kriterler çerçevesinde ele almalıyız. Kadın cinayetini engelleyemezsek hepimiz sosyal maliyeti yüksek bir çığın altında kalırız. Duyarlı olmalıyız, empati yapmalıyız, suça çanak tutan, suçluyu imal eden her türlü ortam ve bahaneyi ortadan kaldırmalıyız.