MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'de açıkladığı 10 maddeli yeni çözüm süreci planlamasını da eleştiren Bahçeli, "Mardin'deki 10 madde ile Dolmabahçe'deki 10 maddenin gayesi aynıdır" görüşünü savundu. "Davutoğlu Mardin'de PKK'ya zeytin dalı uzatmıştır" diyen Bahçeli, "Davutoğlu, Alparslan'ın ordusunda bir Kürt olmak ile, Selahattin'in ordusunda bir Türk olmak arasında fark var mı diye soruyor. Elbette yoktu ama sizinle birlikte bu fark oluşmaya başladı. AKP'ye kadar bu hiç kimsenin aklına gelmemişti. Birleşik Krallık size talimat mı vermiştir? Arabistanlı Lawrence mezarından kalksa anca senin gibi konuşur" diye konuştu.
Bahçeli, Cizre'de bodrum katta yaralıların olduğuna dair haberlere ilişkin olarak, "Cizre’de bir evde bodrumda yaralılar olduğu iddiasıyla teröristleri kaçırma peşinde olan HDP’liler yüzümüze baka baka kin kusuyorlar" dedi.
Bahçeli, geçirdiği kalp ameliyatı sonrasında ilk kez partisinin haftalık grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli 19 yıl sonra ilk kez bir grup toplantısında oturarak konuşma yaptı.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
15 Ocak 2016’da sağlığımla ilgili daha önceden planlı tedavi kapsamında başarılı bir operasyon geçirdim. Arkasından normal olması gereken istirahat süresinde aziz milletimizle ve sizlerle kavuşacağım anı sabırla bekledim. Siyasi meseleleri de yakinen takip ettim. Hamdolsun, eskisine kıyasla daha iyi bir şekilde buradayım. Gerek hastane safhasında, gerek sonrasında gösterdikleri yakınlıktan dolayı teşekkür ve şükranı hak eden çok sayıda kişi olduğunu belirtmek istiyorum. Anadolu Sağlık Merkezi’nde bulunduğum zaman zarfında canla başla tedavimi yapan Prof. Sertaç Çiçek Bey ve ekibine, Sayın Prof. Erol Şener Bey’e, hastanede ziyaretime gelen, bekleme zahmetine katlanan tüm kardeşlerime ve dava arkadaşlarıma, mesaj ve telefonla geçmiş olsun Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Başbakan’a, bakanlara, Sayın Kılıçdaroğlu’na, aziz milletimin her ferdine yürekten teşekkür ediyorum. Ömrü veren de, tekrar alacak olan da yüce Allah’tır. Derdi veren, şifayı da veren Cenab-ı Allah’tır. Sağlık her şeyin başıdır. Şu anda bir hastane odasında veya deva arayan, çare uman vatandaşlarımıza tez elden sağlık ve afiyet niyaz ediyorum.
Bugünkü toplantımız 47’nci kuruluş yıldönümüne tesadüf ediyor. Tam 47 yıllık bir emaneti omuzlayarak, her şartta sancak gibi taşıyarak bu günlere geldik. Üşenmedik, gücenmedik, gevşemedik, acziyete düşmedik. MHP Türk milletinin ruh kökünden doğmuştur. Mazlumların feryadına kulak vererek, bir dev misali doğrulmuştur. 8-9 Şubat 1969’da milliyetçilik bir hareket, bir ivme almış, böylece Türk siyasetine milli ve ahlaki bir yorum gelmiştir.
Bu eser ahlakla yazılmış, cesaretle mühürlenmiştir. Bu eser fedakarlıklarla süslenmiş, atılganlık ve ileri görüşlülükle perçinlenmiştir. Bu eser merhum başbuğumuzun dediği gibi eninde sonunda inşa edecektir.
Ülkümüzü göklerde parlayan yıldız gibi gördük. Bu şuurla MHP tam 47 yıldır aşkla, karşılık beklemeyen bir sevdayla milletine hizmet etmektedir.
Milliyetçi hareket Türklüğün bekası için sürdürdüğü onurlu duruşunu muhafaza edecektir.
Maalesef Türkiye’de siyaset alabora olmuştur. Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir. Doğru yapılan hiçbir şey yoktur. Yönetim boşluğu vardır. Sur ve Cizre’den her gün şehit haberleri gelmektedir. Analarımız her gün ağlamaktadır. Terör örgütü Doğu ve Güneydoğu’ya silah depolamış, militan kadrosunu doldurmuştur. Bu hükümet ne yapmıştır? Fiili işgale nasıl göz yumulmuştur? Ajanlar, katiller Cizre’ye, Sur’a girip cinayet planları yaparken bu ülkeyi yönetenler nereye sinmiştir.
Keskin nişancılar ateş açıyor, evlerin kapıları bombalarla tuzaklandı diyorlar. Kobani’den terörist geçişi olduğunu iddia ediyorlar. Haraç almaları, sözde mahkeme kurmaları, hendek kazıp pusu atmaları, öz yönetim ilanlarını konuşan bile kalmamıştır. Cizre’de bir evde bodrumda yaralılar olduğu iddiasıyla teröristleri kaçırma peşinde olan HDP’liler yüzümüze baka baka kin kusuyorlar. Tamam da bunlar oluyorken AKP hükümeti neredeydi, başbakan hangi kürsüde ahkam kesiyordu? Cumhurbaşkanı ne yapıyordu? Keyfi ve totaliter bir yönetim biçimi kurmak için çabalıyordu.
Ortadoğu'daki vekalet savaşı devam etmektedir. Koskoca bir tarih gözümüzün önünde infaz edilmektedir. Takvim geriye sarmaktadır. Radikal savaşçılar, terör örgütleri, kiralık çeteler emperyalizme tetikçilik yapmaktadır. Karşımızda kan, ölüm kapanına sıkışmış medeniyet kümesi vardır.
Dün Türkiye'ye gelen Merkel'in derdi de mülteci sağanağına Türkiye'yi kalkan yapmaktadır. Yeni bir mülteci akının sonuçları daha ağır olacaktır. AKP'nin dışpolitikası imha olmuştur. Böyle bir göç dalgasının huzurumuzu yok edeceği çok açıktır. Türkiye ne pahasına olursa olsun milli varlık ve güvenliği koruyacak bir tutum sergilemelidir. Sınırlarımızın dibinde silah zoruyla yeni bir dünya kurulmaktadır.
Ocak ayında Türkiye'ye gelerek çözüm sürecini diriltilmesini isteyen Biden'a yaptıkları sitem ve şikayetler inandırıcı değildir. Hedef Suriye'den sonra Türkiye'dir. Sur ve Cizre ise dış güçlerin yönelendirmesiyle bölünmenin test edildiği yerlerdir. ABD teröristlerle yanak yanağadır.
Başbakan geçen hafta Londra'dan Mardin'e ayağının tozuğuyla gelerek, bir konuşma yapmıştır. Aklınca, kim hazırlayıp eline tutuşturduğu 10 maddelik güvenlik planını takdim etmiştir. Söz konusu eylem planının 10 temel esasa dayandığını söylemiştir. Bu 10 madde PKK'ya beyaz bayrak sallamaktan başka anlama gelmeyecektir. Mardin'deki ile Dolmabahçe'deki 10 madde aynıdır. Terörle amansız mücadele sürerken 10 madde kimleri mutlu etmek için açıklanmıştır. Bu skandaldır. Bu şahsın neresinden tutarsak elimizde kalacak. Davutoğlu Mardin'de PKK'ya zeytin dalı uzatmıştır. Davutoğlu, Alparslan'ın ordusunda bir Kürt olmak ile, Selahattin'in ordusunda bir Türk olmak arasında fark var mı diye soruyor. Elbette yoktu ama sizinle birlikte bu fark oluşmaya başladı. AKP'ye kadar bu hiç kimsenin aklına gelmemişti. Birleşik Krallık size talimat mı vermiştir? Arabistanlı Lawrence mezarından kalksa anca senin gibi konuşur.
Bu esef verici sözlerin sahibi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'dır. Davutoğlu Anadolu kültürü diyor, Türk kültürünü yok sayıyor. Türk milletini inkar ediyor. Parçalayıcı ulus anlayışı yerine, birleştirici unsuru getireceklermiş, Davutoğlu senin dilin ne söylüyor? 14 yıldır aklınız neredeydi? Erdoğan aklını siz insan odaklı mı sanıyorsunuz?
Teröristle halk ayrılacakmış, aksini iddia eden mi var? Öcalan'ı sözde lider seviyesine çıkarmak sizin yaydığınız fitne sebebi değil miydi? Sayın Başbakan Ortadoğu'nun ruhu çalınmışken, bu hayal mahsulü palavrayı ağzına almaktan utanmıyor musun? Başbakan yerel yönetimlerin yetkilerini artıracağız diyor PKK da bunu istiyor. Zımnen PKK'yı başkente davet ediyor. Davutoğlu freni patlamış kamyon gibi konuşuyor, çukur kazacağınıza Anayasa Komisyonu'na gelin istediğizi söyleyin diyor. Kim diyor Serok Ahmet diyor, kime diyor terör örgütüne diyor.
AKP, PKK'ya ateşkes senedini getirmiştir. Mondros, Sevrciler AKP'yi ele geçirmiş, Davutoğlu'nu da vesayet altına almıştır. Bilesin ki bu vatan Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni nice badirelerden sonra Türk milleti kurmuştur. Alparslan Türk komutanıdır, bu toprakları Türkleştirmiştir. Bu topraklarda Mezopotamya çocukları değil, Türk çocukları vardır. Bu aziz vatan bileşkeyle değil, Türk milletinin 1000 yıllık tarihiyle kurulmuştur.
Sayın Davutoğlu yeni kitap yazdığını açıklamışken, millete ahlaken bir kez daha bakması, yeni okuma listesi çıkarması gerekmektedir."