MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin olarak, "Terör destekçisi sözde siyasetçileri adalete teslim etmeyeceğiz de turşularını mı kuracağız; daha neyi bekliyoruz" diye sordu. "Teröristlere yardım ve yataklıktan suçları somutlaşmış milletvekillerinin dokunulmazlıkları öncelikle kaldırılacaktır" diyen Bahçeli, "MHP, AKP’nin anayasa değişikliğini destekleyecek, daha önce verdiği sözleri harfiyen uygulayacaktır" ifadesin kullandı. Bahçeli ayrıca, daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği "Teröre destek verenleri vatandaşlıktan çıkaralım" teklifini de dile getirdi.
Parti içindeki kurultay krizine de değinen Bahçeli, şunları söyledi:
"MHP onun bunun eline düşüp oyuncak olacak bir parti değildir. Manşetler ne derse desin, köşelerini paralel kurşunu gibi kim kullanırsa kullansın, biz bildiğimizi yapacağız. Ne okyanus ötesi elemanları, ne çeteler, ne devlet içindeki şebekeler şehit yadigarı bu kutlu çatıyı uçuramaz. Biz iktidara gelmeye söz verdik."
Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Hepimizi ürperten, kasıp kavuran gerçeklere dikkatinizi çekerim. 274 günde 179 polisimizi, 267 askerimizi, 10 korucumuzu, 19 sivil memurumuzu yani 475 vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimize ve teröre kurban giden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Söyleyiniz bana, karşınızdaki tablo korkunç sayılamayacak mıdır? Türkiye bir felaket kuşağında, bir kan çukurunda, ölüm tünelinde değil midir? Türkiye herhangi bir savaşa girmemiştir. Bu yaşananlar nedir peki, nasıl okunmalıdır? 3-5 kuduzun ihanetidir, yakında sular durulur diye ibretlik gelişmeler, görmeyelim, duymayalım, konuşmayalım mı? Köstebek yuvası gibi il ve ilçelerin altı kazılırken, başbakan ve hükümeti gaflet çarkına yakalarını kaptırmışlardır.
Bir plan ve kurgu dahilinde Türkiye’nin Suriye’ye dönmesi, Iraklaşması, Suriyeleşmesi, Balkanlaşması etap etap uygulanmaktadır. Türk milleti bu kirli oyunu yutmaz. Erdoğan, merhum babasına “Biz Laz mıyız, Türk müyüz?” diye sorar. Erdoğan’ın babası da bunu büyük dedesine sormuştur. Büyük dedesi, “Torunum yarın öleceğiz, elhamdiülillah Müslümanım de geç” der. Hamdolsun hepimiz Müslümanız de geç. Biz Müslüman olduğumuz kadar da Türküz. Değişmeyecek kaderimiz, yok sayılamayacak asaletimiz budur. Doğumdan ölüme kadar, kim olduğumuzu, kökenimizi sormaya gerek duymadık. Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Bunu da böyle kabulleniyoruz. Kaynağımıza yüz çevirerek bir yere varamayız. Ecdadımızın inkarına göz yumamayız. Milli andımızdan, şanlı adımızdan, mukaddes anılarımızdan vazgeçerek bu zorlu coğrafyada bir ve bütün halde kalamayız.
Doğu ve Güneydoğu’da ne yaşanıyorsa, kapanmamış hesapların parmak izi vardır. Gerek PKK, gerek siyasi görünümlü kuklası HDP şer ve şiddet çetesidir.
Şimdi bazı kuşkularımızı soru şeklinde dile getirmek istiyor, herkesin üstüne düşmesini ümit ediyorum. HDP’liler, İran’ın siyasi ve askeri kanatlarıyla 2013-2014 yıllarında kaç defa görüştü? Hükümet haberdar mıdır? İran’ın barikat kurulması konusunda tavsiye alınmış, PKK aynen taklit etmiş midir? İttifaklar kurulurken hükümet bunu etkisizleştirme çabasında bulunmuş mudur? Terörist taziyesine katılacak kadar ahlakı budanmışların dokunulmazlıklarını kaldırmak için neyi bekliyoruz? PKK yedeklerini yargıya teslim etmeyeceğiz de turşularını mı kuracağız.
Anayasaya geçici 20. Madde eklenmesi amaçlanmıştır. Söz konusu kanun teklifi karma komisyonda görüşülecek, karara bağlanacaktır. Arkasından Genel Kurul safhası başlayacaktır. Ak koyun, kara koyun ortaya çıkmalıdır. Kimse hesap vermekten kaçmamalıdır. Teröristlere yardım ve yataklıktan suçları somutlaşmış milletvekillerinin dokunulmazlıkları öncelikle kaldırılacaktır. MHP, AKP’nin anayasa değişikliğini destekleyecek, daha önce verdiği sözleri harfiyen uygulayacaktır. Anamuhalefetten bazı aykırı seslerin duyulduğuna şahit oluyoruz. Şimdiden ayak sürüyenler görülmüştür. HDP eş başkanlarının başına taş mı düşmüştür, yoksa korku dağları sarınca yeni taktikler mi geliştirmiştir?
İslam Zirvesi’ne 56 ülke katılmıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı 1969’da kurulmuştur. Uluslararası alanda faaliyet gösteren en önemli platformlardan birisidir. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu Bey, genel sekreterlik görevini yürüterek 2013’te Medeni’ye devretmiştir. Eşitsizliklerle açılan uçurumlar, adaletsizliklerle kanayan yaralar, haksız hukuksuz yönetimlerle tırmanan çatışmalar İslam ülkelerini yakından tehdit etmektedir. Doymayan, gülmeyen, giyinmeyen, barınmayan Müslümandır. Varlık ve kaynakları sömürülen yine Müslümandır. Yeraltındaki zenginlikler yeryüzüne çıkınca dar bir zümrenin eline geçmektedir. Petrol ve gaz uğruna savaşlar, katliamlar, soykırımlar yapılmaktadır. İslam ülkeleri etnik ve mezhebi kökenli terör karanlığındadır.
Esasen sorun çok büyüktür. İmanını dövize değişmiş küçük bir azınlık İslam toplumlarının önüne geçmiştir. İslam ülkeleri bir olmaktan, birlikte hareket etmedikten sonra akıbet yine felaket, kan tufanı olacaktır. İslam Zirvesi’nin birlik ve dayanışma temasıyla düzenlenmesi takdire şayandır ama önemli olan bu kavramların içini doldurarak kağıt üstünde kalmamasıdır.
İslam adalet, barış diyor. Peki gerçekler nedir? İslamiyet birlik ve dayanışmayı vaaz ediyor. Peki ülkeler arası ilişkilere yansıyan insani kriz nasıl temin edilecektir? İşbirliğinin hakkı verilecekse önce her İslam ülkesi yanlışlarının bilançosunu çıkarmalıdır. Yeraltındaki zenginlik herkesin değil midir? Neden birileri çılgınca kazanıp zenginleşirken diğerleri fakirdir?
İran’ın Bahreyn, Somali, Yemen gibi ülkelerde teröre desteği kınanırken hemen ardından İran Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan’ı ziyareti gözümüzden kaçmayan bir çelişki olmuştur.
Değerli milletvekilleri AP Türkiye raporu. 14 Nisan 2016’da kabul edilmiştir. Rapor ölü doğmuş, Türkiye tarafından isabetli şekilde yok sayılmıştır. Avrupa Parlamentosu Türkiye’den PKK’ya orantılı güç kullanmasını yüzsüzce istemektedir. Avrupa zihniyeti orantılı olmaktan ne anlamaktadır? PKK’yı Avrupa başkentlerinde konuk edip sırtını sıvazlayanlar bize insanlık mı öğretmektedir. Sözde Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturarak ihanet sürecinin başlatılmasını, Kıbrıs’la birlikte sözde Ermeni Soykırımı’nın kabulü istenmiştir. Başka bir arzuları var mıdır? Avrupa Parlamentosu skandal raporunda PKK terör örgütünün, AB terör örgütlerinden çıkarılması talebi gündeme getirilmiştir. AB Türkiye’nin üyelik sürecinin mültecilerden farklı olduğunu söyleyerek sözünü bağlı kalmayacağını açıkça göstermiştir. Vize muafiyetinin hazirana yetişmeyeceği anlaşılmaktadır.
AKP yine çuvallamış, yine çakmıştır. Bu kaçıncı hüsrandır. Hollandalı bir raportör 78 milyona aklınca ayar vermeye kalkmıştır. Bu yanlarına kalacak mıdır? Katılım süreci derken yine müzakere süreci ifadesine dönülmesi AB’nin sinsiliğini göstermektedir.
PKK’ya gösterilen ilginin imzasız sözde aydınlara başka bir açıklaması olmayacaktır. Yolsuzlukla mücadeleye, kadına şiddete, basına ve ifade özgürlüğüne vurgu yapılmıştır. Fakat doğru düşünceler fahiş ifadeler arasında kaybolup gitmektedir.
Avrupalı zihniyet Türkiye’ye sövecek. Buna karşılık bizim de susup kaderimize razı olmamız beklenmektedir. Böyle bir rezillik, teslimiyet nerede görülmüştür. AKP’nin teslimiyetçi politikası yıllardır yabancı başkentlerde meşruiyet arayışı da bilinmektedir.
Bir Alman komedyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na hakaret edemez. Özgürlüğü iki yarı keskin silah gibi kullanacak çevreler için durma ve sınır yoktur. Nasıl olsa sınır her kilidi açacaktır. Hakaretin özgürlüğü olamaz. İhanetin özgürlüğü olamaz. Düşmanlığın da özgürlüğü olmaz. Mizah zeka, kabiliyet ve bellek ürünüdür. Fakat gülmek adına hiçbir insan aşağılanamaz, hiçbir insan terbiyesizce küçümsenemez. Alman komedyenin melun şiirinin kendi dairesinde bir karşılığı olabilir. Ne var ki Türk-İslam anlayışında böyle bir soysuzluğa cevaz yoktur. Siyasi mücadele içinde olsak da hiçbir rakibimizin yabancılar tarafından aşağılanmasına müsaade etmeyiz. Avrupalı değil, Türküz, Türk milletiyiz.
MHP bin yıllık kardeşliğin savuncusudur. Bizde siyasi pazarlık yoktur, saklayacak ilişkimiz, boynumuzu bükecek yanlışımız çok şükür olmamıştır. MHP onun bunun eline düşüp oyuncak olacak bir parti değildir. Manşetler ne derse desin, köşelerini paralel kurşunu gibi kim kullanırsa kullansın, biz bildiğimizi yapacağız. Ne okyanus ötesi elemanları, ne çeteler, ne devlet içindeki şebekeler şehit yadigarı bu kutlu çatıyı uçuramaz. Biz iktidara gelmeye söz verdik.