Devlet, Dersim için 'resmen' özür dilemiyor

Devlet, Dersim için 'resmen' özür dilemiyor

Başbakan’ın Dersim katliamından ötürü özür dilemesi üzerine harekete geçen Ali Doğan adlı yurttaş, avukatı Barış Yıldırım aracılığıyla 23 Haziran 2012’de Bakanlar Kurulu’na başvurdu.

Başvuruda; 1937’de Dersim Harekatı kararının Bakanlar Kurulu tarafından alındığı ifade edilerek, “Katliam sırasında kendisinin süngülenip annesi ile iki küçük kardeşinin öldürülmesinden kaynaklı olarak Doğan’dan özür dilenmesi ve bunun kamuoyuyla paylaşılması, katliama dair hakikatlerin açıklanması, Doğan’ın yakınlarının itibarlarının iadesi ve anıları için tören düzenlenmesi, tüm sorumlulukların kabulü, aynı ihlalin bir daha tekrar edilmeyeceğine dair güvence verilmesi” istendi. Ne var ki Bakanlar Kurulu iki aylık süre içinde bu başvuruyu yanıtsız bıraktı. Bunun üzerine Doğan’ın avukatı Yıldırım, Bakanlar Kurulu’nun yanıt vermeyip bu özrü zımmen reddini Danıştay’a taşıdı. Danıştay 10. Dairesi, 28 Eylül 2012’de verdiği kararla, davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini savunarak, görevsizlik kararı verdi.

Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz'ın haberine göre, dava, Ankara 14. İdare Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme heyeti, 22 Şubat’ta verdiği kararında, “özür dilenmesi, onurun iade edilmesi, özrün kamuoyuyla paylaşılması gibi icrai nitelikte bir işleme konu olamayacak istemlerin” idari davaya dönüştürülemeyeceğini savundu. İdari yargının parasal içerikli tazminat davalarına bakabileceğini kaydeden heyet, “Bu anlamda yargı mercilerince belli bir meblağa hükmedilmek suretiyle ilgililerin idari işlemler ya da eylemler nedeniyle uğradıkları zararların tazmini yoluna gidilmektedir. Başkaca bir tazminat çeşidine (özür dilenmesine ya da manevi zararın giderilmesi için idarece bir eylemin yapılmasına karar verme, ayni tazmin, iade vb.) hükmedememektedirler” diyerek, davayı reddetti.

 

'Öldü sanıp bıraktılar'

 

Ali Doğan, eski adı Bornek, yenisi Düzpelit olan köyünde 1930’da dünyaya geldi. Dersim ile ilgili ilk davanın açılmasını sağlayan suç duyurusunda, yaşadıklarını şöyle anlattı:

Doğan’ın annesi Fayime, 4 ve 2 yaşındaki kardeşleri Şıh Hasan ile Ali Rıza, dedesi Seyit Ali, amcası Haydar’ın da olduğu 20 kişi 1938’in yazında birbirlerine bağlanarak, şimdiki adı Buzlupınar, eski adı Kırnik olan mevkiye götürüldü. Kafile iki saatlik yolun sonunda süngülenerek öldürüldü. O dönemde sekiz yaşında olan Doğan da süngü darbelerinden baygın düşünce öldü sanılıp bırakıldı. Ardından kaçak durumdaki köylüleri tarafından kurtarıldı.

Katliamdan kurtulan Düzpelitliler yakınlarının cesetlerini, öldürüldükleri Kırnik’te topluca gömdü ve başlarına ortak bir mezar taşı dikti. Başbakan Erdoğan ’ın “Dersim için gerekirse özür dileriz” demesinin ardından Doğan ilk adımı atarak, Cumhurbaşkanlığı aleyhine dava açtı. Bu dava kapsamında Başbakanlık’a bağlı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nden Tunceli ’deki mahkemeye 1826 belge yollandı. Belgelerin arasından, Ali Doğan’ın köyü Bornek dahil dört köydeki katliamların kayıtları çıktı.