Sağlık Uygulama Tebliği’ne göre devlet, doktora selülit tedavisi için 1200 lira, hayati risk taşıyan beyin kanaması ameliyatı için 213 lira ödüyor. Uzmanlar yakında kimsenin beyin cerrahı olmayı tercih etmeyeceği görüşünde.
Hürriyet gazetesinden Mesude Erşan'ın haberine göre, beyin cerrahisi uzmanlığı TUS’ta (Tıpta Uzmanlık Sınavı) giderek daha az tercih ediliyor. Uzman doktorlar, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) beyin ameliyatlarına hak ettiği değerin verilmemesinin bu durumda etkili olduğunu iddia ediyor.
Söz konusu tebliğe göre, devlet hayati risk taşıyan beyin kanaması ameliyatı için 213- 284 lira verirken lazerle selülit ve incelme tedavisi için 1200 lira ödüyor. Yani estetik girişim olan lazerle selülit ve incelme tedavisi için beyin kanaması ameliyatının 6 katı ücret öngörülüyor.
Yakın gelecekte beyin ameliyatı yapacak doktor bulunamayacağını söyleyen Türk Nöroşirürji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Çağlar, "Çaresizce dolaşıp ameliyatını yapabileceği doktor ekibi, hastane arayan hastalar var" diye konuştu.
Nöroşirürji uzmanları mesleki zorunluluk sigortasında en yüksek risk grubunda yer alan ve en yüksek primi ödeyen hekimler. En zor sayılabilecek, en stresli ameliyatlardan diğer branşlara göre çok düşük ücret alıyor.
Çağlar, "Bu durum, meslektaşlarımızı ameliyat yapmaktan kaçınır hale getirdi. Performansa sisteminin gerektirdiği puanları, riskli ameliyatları yapmadan basit işlemlerle toplamaya yöneltti” diye konuştu.
Ayrıca, SGK ödemelerinin çok aksaması nedeniyle kaynak bulamayan tıp fakültelerinin teknik cihaz alımı da sekteye uğruyor. Firmalar benzer nedenlerle bazı ürünlerini piyasadan çekiyor. Bilhassa ileri yaş, sistemik hastalıkları bulunanlar, çocuk hastalar, tümör, revizyon, travma cerrahilerinde kullanılan, kimi muadilsiz tıbbi malzeme ve ürünler pazarda bulunmuyor. Bu nedenle bazı ameliyatlar durma noktasına geldi. Ameliyatı daha güvenli ve etkili yapmaya yarayan malzemeleri temin edemeyen doktor, yüksek riskli ameliyatlardan kaçınıyor ve daha çok tetkik istiyor. Çağlar, şunları söyledi: “Beyin cerrahları da o ameliyatları yapmakta eskisi kadar istekli olmamaya başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden cerrahlar bazı zor cerrahileri öğrenmek için bize gelirdi. Ancak şartlar özelliği olan beyin ve omurga ameliyatlarını yapan hekimleri kamu ve üniversite hastanelerinden ayrılıp, özel hastanelerde çalışmaya zorladı. Bu, genel sağlık sigortalıların tedavi olma şansını iyice azalttı. Kamu hastanelerinde iki yıla varan sıralar oluşmaya başladı. Bunların bir kısmı beklemeye tahammülü olmayan (kanser, omurga yaralısı vb.) hastalar
SUT’un verdiği puanlara göre (ödemeler bu puanlar esas alınarak hesaplanıyor) beyin ve sinir ameliyatlarıyla diğer bazı ameliyatların karşılaştırdığımızda ortaya çıkan sonuç şöyle;
* Beyin zarı dokusunun bir kısmı dışarıda doğan bebeklere uygulanan ciddi hayati risk taşıyan, komplike ameliyat 600 puan. Burun kemeri düzeltilmesi 600 puan. * Hayati risk içeren, beyin omurilik sıvısının bir defektten dışarı akışını engelleme operasyonu 500 puan. Kasık fıtığı operasyonu 600, bel fıtığı ameliyatı 660 puan. * Deri grefti (parça) ameliyatı 400, tek bir doku içeren (kemik, kas vb.) greft alınması 1650 puan. Şah damarlarındaki pıhtı ve plakları temizlemek için damar açılarak yapılan, ciddi hayati risk içeren ameliyat 1000 puan. *Üç farklı doku içeren serbest flep (yine hayati risk içermeyen ancak görece daha uzun süren bir girişim) 2 bin 300 puan. Travma sonrası ortaya çıkan, çok hızlı tanı konularak tedavi edildiğinde hayat kurtaran beyin kanaması ameliyatı 550 puan.
*Prof. Dr. Talat Kırış (Türk Nöroşirürji Derneği Başkan Yardımcısı): Biz beyin cerrahisini tıbbın en üst alanı olarak değerlendiriyor, bütün zorlukları göz önüne alarak, isteyerek girdik. Bugün geldiğimiz nokta tam tersi. Kimse istemiyor. TUS’ta en alt sıralara düştü. Beyin cerrahları ne kamu ne de özel sektörde hak ettikleri kazanca sahip değiller. Bunun üstüne bir de tedirginlik eklendi. Cerrahi planlarken komplikasyondan, hekim hatası (malpraktis) yaşanmasından korkuyoruz. En ufak bir sorunda şikayet ediliyoruz. Soruşturma furyası başlıyor. Biz de benzer ameliyatı planlarken ‘Aman, yine bir şey olursa’ diye kaçınıyoruz.
*Prof. Dr. Hakan Karabağlı (Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi): Benim çalıştığım bölgede herkes defansif tıp yapıyor. Üniversiteler hastaları, ‘biz bunu yapamayız’ diyerek göndermeye çalışıyorlar.
* Prof. Dr. Mehmet Sedat Çağlı (Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi): Aile hekimliğine geçen ya da hiç ameliyat yapmayan nöroşirürji uzmanları var. Hekimler olarak özellikle resmi, hatta özel hastanelerden yaptıkları işlemlerin tam karşılığını almıyor.