"Devlet, elindeki silahı vatandaşa dayayıp; ‘cepte ne var ne yok sökülün’ diyor"

"Devlet, elindeki silahı vatandaşa dayayıp; ‘cepte ne var ne yok sökülün’ diyor"

Evrensel yazarı Bülent Falakaoğlu, Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in MTV zammı ile ilgili olarak yaptığı, "Silah sistemleri alımından Savunma Sanayi Fonu’nun gelecek yıl 8-9 milyar lira açık verecek, vergi düzenlemelerinin üçte ikisinin savunma odaklı" açıklamasını eleştirdi. Falakaoğlu, "Manzara şu: Yeni silah alacak parası olmayan devlet, elindeki silahı vatandaşa dayayıp ‘Cepte ne var ne yok sökülün’ diyor!" dedi.

Falakoğlu'nun "Bakan Şimşek, vergileri 'silahla' kabul ettirmeye çalışıyor" başlığıyla yayımlanan (6 Ekim 2017) yazısı şöyle:

Hükümet, vatandaşı yüksek vergilere şu sözlerle ikna etmeye çalışıyor: Silah almazsak seneye tehlikedeyiz. Silahları borçla değil vergiyle alacağız...

Yeni yılda artırılması düşünülen zamlara tepki geldikçe...  ‘Savunma sanayii’, ‘Füze’, ‘güvenlik’ kelimeleri havada uçuşuyor. 

Manzara şu: Yeni silah alacak parası olmayan devlet, elindeki silahı vatandaşa dayayıp ‘Cepte ne var ne yok sökülün’ diyor!     Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek için de... “Vatandaşı, vergilere ‘silahla’ ikna etmeye çalışıyor” desek yeridir.

Bakan Şimşek daha önce...  “Vergi zammı Rusya’dan alınması planlanan S-400 savunma sistemi için” demişti.

Vatandaş, “NATO’ya diklenip Rusya’dan füze almaya kalkan devletin cebinde parası mı yok?” diye atarlanınca...    Belli ki Şimşek, silahtan vazgeçmese de, daha ikna edici olmaya karar vermiş. 

Şimşek dün, katıldığı bir televizyon programında dedi ki...  Gelecek yıl etrafımızdaki tehditlerle baş edebilmek yeni silah sistemleri gündemde. Gelecek yıl alacağımız silahları borç yerine vergi geliriyle alacağız. 

Üzerine de ekledi: ‘Borçlanmak istikrarımızı bozar.’  Bakan, ‘Silah almaksak seneye mahvoluruz’ diye endişelenmemizi... 

‘Aman borçlanmayalım’, ‘Aman ha istikrarımız bozulmasın’ deyip vergi artışlarını desteklememizi istiyor.  Endişelenip, destek atmadan önce de bazı soruların cevaplarını bilmek hakkımız. 

Bu kadar açık niye?

Bu yılın bütçesinde öngörülen açık 47.5 milyar TL’ydi. Ve bu rakam borçlanarak kapatılacaktı. Yasalara uygun olmak şartıyla... Açığı yüzde 10 artırabilme hakkınız var.  

Bu da demektir ki...  Hazine, en fazla 52.2 milyar TL’ye kadar borçlanabilir.  Torba yasaya koyduğunuz  madde ile anladık ki bu rakamı 37 milyar aşacaksınız. 

Hadi bunun yasal olmamasını (Yasaları pek takmadığınız için) bir kenara bırakalım. Ve soralım: Bu kadar para nereye harcandı? Bakanın cevabı hazır: Savunma harcamalarına. 

Evet, hükümetin savaş politikalarının ağır faturalar çıkardığı doğrudur. Ayrıca bu da sorgulanmalıdır, lakin mesele bununla sınırlığı değildir.

Sanayi Destekleme Fonu’na ait veya bu fonun tasarrufunda bulunan 3 milyar TL’lik kaynağın, geri ödenmek şartıyla bile olsa, Varlık Fonu’na aktarıldığını biliyoruz.

Yine torba kanuna koyduğunuz maddeden biliyoruz ki... Sermaye şirketlerine ve projelere finansman sağlayan Varlık Fonu’na kaynak aktaracaksınız.  3. köprü, Osmangazi gibi hazine garantili projelere...  İbrahim Çeçen.. Mehmet Cengiz... Nihat Özdemir gibi... 

Mega projelerin müteahhidine kaynak olan Varlık Fonu’na para aktarmanın ülke savunmasıyla ne ilgisi var? Yine biliyoruz ki... Bütçe gelirleri referandum öncesine tekabül eden mart ayında, 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 25 arttı. Bütçe 19.5 milyar lira açık verdi. 

‘Referandum deliği’ denilebilecek bu açığın oluşmasında seçim öncesinde bütçeden yapılan posta masrafları, uçak kiralama, temsil, ağırlama ve tören giderlerinin etkili olduğunu biliyoruz.  Hükümetin açığı borçla kapattığını da... 

Yeni ödeyeceğimiz vergilerin de aynı şekilde... Önümüzde duran üç seçimde de aynı şekilde iktidar lehine har vurulup harman savrulacağını da... 

Bunca para nereye gitti?

‘Bu kadar para nereye gitti?’ kadar önemli bir diğer soru da şu: “Hükümet bunca parayı ne yaptı?  Öyle ya... 1990’lı yıllarda milli gelirin yüzde 10’un kadar vergi toplanıyordu. Şimdi ise bu oranı yüzde 25’e çıktı. Devletin geliri o günlere göre çok arttı.

Hem milli gelir büyüdü, hem oran yükseldi, devletin cebi doldu. Üstelik özelleştirmelerden devletin kasasına 70 milyar dolar para girdi. Yetmedi! 

AKP iktidarı döneminde yurt dışından, ülkeye yüz milyarlarca dolar para girdi. Tüm bunlara rağmen gel gör ki... Yine de devlet yol-köprü-havalimanı ve şehir hastanelerini kendisi yapacak para bulamıyor, şirketlere yaptırıyor.  Hem de kendisi yapsa 2 milyara mal edeceği yola 10 milyar değer biçerek. 

Örnek Osmangazi Köprüsü...  Devlet kendisi yapsaydı 2.5 milyar dolar olacak köprüye 12.5 milyar dolarlık hazine garantisi verdi. Bizden vergi alınmadan önce bunların hesabı bir verilse daha iyi değil mi?

Oysa yükümüz ağır

Enflasyon rakamı ortada. Yeni yılda, yeniden değerleme adı altında, harçlar enflasyon oranında artacak. Bu demektir ki birçok harç zammı en az yüzde 13 civarında olacak. Birçok vergi yüzde 10’nun üzerinde artacak. Ücret ve maaşlar Yüzde 3-4 zam alırken bu yük çok fazla değil mi?

Gelir vergisi tarifesinin üçüncü dilimindeki oranın yüzde 27’den yüzde 30’a çıkacak.  Ücretlilerin büyük kısmını etkilenecek.  Aylık brüt 2 bin 875 TL ve üzerinde ücret alanlar, gelecek yıl 40 lira ile 2 bin 500 TL arasında ilave vergi ödeyecek.

Bu ülkede 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 5 bin TL’ye dayandı. Devlet vergileri artırarak istiyor ki... Yoksulluk sınırında geliri olanların durumu da açlık sınırına yaklaşsın.

Tüm bu soygunu da bakan ‘silahla’, ‘güvenlikle’ açıklamaya çalışıyor. 2018 yılında sadece yeni silah sistemlerinin alımı için bütçeden savunma sanayine 17-18 milyar lira aktarılacağını... Vergi artışının şart olduğunu söylüyor.  Oysa...

Suriye ve Irak topraklarına asker göndermeye varan savaş politikaları yerine, kavgalı dış politikanın yerine barışçı bir yol çözüm olabilir.

Hazineden yandaş büyük inşaat firmalarına kaynak aktarımı durdurulabilir.  Seçimlerde iktidar lehine devletin kasasının boşaltılmasından vazgeçilebilir.