Ece Göksedef
Türkiye'de Gayrisafi Yurt İçi Hasıla düşse de, özel okullara eğilim artıyor.
Maddi şartlarını zorlayarak çocuklarını özel okula gönderen veliler, devlet okullarına güvenmediğini söylüyor.
Devlet okulları arasında ise eğitim kalitesinde ve fiziki şartlarda çok büyük farklar var.
Bunun nedeni, velilerin "bağış" adı altında ödediği kayıt ücreti.
3 bin ile 20 bin lira arasında değişen kayıt ücretini ödeyemeyen veliler ise çocuklarını ikili öğretimin yapıldığı, 45 kişilik sınıflarda eğitim verilen okullara göndermek zorunda kalıyor.
Türkiye'deki eğitim sistemini ve ailelerin sosyo-ekonomik durumuna göre öğrencilerin başarısının nasıl değiştiğini inceledik.
Türkiye'de özel okullarda okuyan öğrenci oranı okul öncesinde yüzde 16,5, ilkokulda yüzde 5, ortaokulda yüzde 6,2 ve orta öğretimde yüzde 13,7.
Velilerinin özel okulu tercih ettikleri öğrencilerin oranı en az ilkokul düzeyinde ancak burada da özel okullarla neredeyse aynı miktarda "kayıt ücreti" ödeniyor. Bu da devlet okulları arasında çok büyük farkların ortaya çıkmasına yol açıyor.
Kayıt ücreti, "bağış" adı altında kayıt sırasında veriliyor. Devletin verdiği kısıtlı bütçeyle eğitim-öğretim için ek faaliyet yapamayan, tek bir temizlik görevlisinin yetersiz geldiği okullarda, okul-aile birliği bu bağışlarla ders dışı sosyal faaliyetler organize ediyor, daha fazla temizlik görevlisi istihdam ediyor.
Bunun sonucu da, öğrencilerin aldığı eğitimin kalitesi, ailelerinin sosyo-ekonomik durumlarından doğrudan etkileniyor.
Eğitim Reformu Girişimi'nden politika analisti Yeliz Düşkün'e göre de, PISA sonuçları, öğrencilerin başarı seviyesinin hem ailelerinin hem de yaşadığı çevrenin, gittiği okuldaki çocukların ailelerinin sosyo-ekonomik durumuyla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Öyle ki, maddi durumu yeterli olmasa da İstanbul'da örneğin Bağcılar'da ya da Avcılar'da yaşayan aileler, çocuklarını gelir seviyesi yüksek ailelerin yaşadığı Yeşilköy ya da Bakırköy gibi mahallelerde okula göndermeye çalışıyor.
Bunun için de adresini bu bölgelerde gösteriyor.
"Kayıt ücreti" yasa dışı bir uygulama olduğu için kimliğinin gizlenmesi isteyen iki öğrenci velisi Saime, adresinde çıkan okula oğluna kaydettirmek için binlerce lira verdiğini söylüyor:
"Eğer yüksek miktarda 'bağış' yaparsa, okul müdürleri ikametgâh adresiyle ilgili detaylı araştırma yapmadan alıyor. Bu da kontenjan sınırlı olduğu için velilerin daha fazla bağış yaparak çocuklarını kaydettirmeye çalışmasına yol açıyor."
Bir başka veli, Havva, oğlunu kendi mahallelerindeki ortaokul yerine yakın bir mahalledeki daha iyi bir ortaokula göndermek istediğini ancak 3 bin lira istendiğini, maddi gücü yetmediği için oğlunun ikili öğretim yapan bir okulda, kalabalık sınıflarda okuduğunu anlatıyor.
Ortaokulun sonunda, sınavda başarı elde edemeyen öğrenciler, adrese dayalı sisteme göre bir liseye gidiyor. Eğer veliler bu liseleri üniversite sınavına hazırlık aşamasında yeterli görmüyorsa, çoğunlukla maddi imkanlarını zorlayarak çocukalrını koleje gönderiyor. Veliler, devlet okullarına daha az güvendiğini söylüyor.
Özel bir şirkette çalışan ve ailesinin sosyo-ekonomik durumunu "orta sınıf ile üst orta sınıf arası" olarak tanımlayan Zeynep Çetinkoç'un ortaokul son sınıftaki oğlu da kolejde okuyor:
"Eğer istediği bir liseyi kazanamazsa, bu şekilde devam etmeye çalışacağız, gücümüzün yettiği bir özel okula göndermek için elimizden geleni yapacağız. Daha ne kadar devam edebiliriz bilmiyorum ama elimizden geleni yapacağız çünkü artık ben bir şans göremiyorum devlet okullarında."
Bağış yapılan devlet okulları ve kolejlerde, ders dışı faaliyetlerin yanı sıra derslere takviye de yapılıyor.
Devlet okullarında son zil çaldıktan sonra, öğrenciler birkaç saat daha etüte kalıyor. Bu etütler de ek ücrete tâbi. Bunların sonucunda öğrenciler, takviye almaya gerek duymuyor.
Ancak diğer devlet okullarında bu imkân da yok. İkili öğretim yapıldığı için etüt ya da ek ders imkânı olmadığı gibi, aileler maddi yetersizlik sebebiyle çocuklarına özel ders de aldıramıyor.