İhtilal döneminin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i 129 günde üreten 23 mühendisin en genci Kemalettin Vardar "Devrim bizim için ’yapamazsınız’ diyenlere karşı bir namus davasıydı. Yaşadığımız birçok şey hiç kolay olmadı. 75 yaşındayım ve hâlâ çok öfkeliyim" dedi. Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in 1961 yılında verdiği talimatla Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i 129 günde üreten 23 mühendisten artık sadece 8’i hayatta. Tamamlandıktan sonra meclisin önünde teklemesi nedeniyle ’Yolda kalan araba’ olarak anılan Devrim otomobilleri projesinin en genç mühendisi Kemalettin Vardar, "Devrim bizim için ’yapamazsınız’ diyenlere karşı bir namus davasıydı. Yaşadığımız birçok şey hiç de kolay olmadı. 75 yaşındayım ve hâlâ çok öfkeliyim" dedi. Talebe hiç şaşırmadık Kemalettin Vardar yıllar sonra Tolga Örnek’in yönettiği Devrim Arabaları filmi ile yeniden gündeme gelen Devrim’in hayata geçiş hikayesini şöyle anlattı: "Demiryollarında mühendisken Cemal Gürsel’in talimatıyla bizden yapmamız istenen proje aslında bize gelmeden önce birçok aşamadan geçmiş. Ancak bir türlü sahibini bulamamış. Ulaştırma Bakanlığı’nda bir süre sümen altında bekledikten sonra Devlet Demiryolları bu ilk yerli otomobil projesine el atmış. Bizi toplayıp Cemal Aga’nın talimatını okuduklarında inanın hiç şaşırmadık. Tek endişe uyandıran zaman meselesiydi. Saate karşı yarışıyorduk. Zaman kaybetmeden hemen başladık." Nedeni benzin olamaz Devrim’in meclisin önünde ilk kez halkla buluştuğu gün dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel içindeyken yolda kalış nedeninin hiçbir zaman araştırılmadığının altını çizen Vardar, "Otomobil yolda kaldıktan sonra projeyi her zaman savunan Cemal Aga duygusallaştı. O ilgisini kesince de bir daha sorunun neden kaynaklandığına bile bakan olmadı. Paşanın bindiği otomobili kullanan Rıfat Serdaroğlu çok titiz bir adamdı. Araca benzin koymamış olması imkansız. Sorun iki şeyden kaynaklanmış olabilir. Birincisi biz başlangıçta otomobilin 800-850 kilo olacağını düşünmüştük. Ancak 1 tonu geçtik. Bunun üzerine motoru ’ya yetmezse’ düşüncesiyle tadil ettik. Ama motor yetersiz kalmış ve otomobili kullanan Rıfat’ın sürüşüne de yansıyan heyecanı nedeniyle boğulmuş olabilir. Ya da benzin deposu ile gösterge arasındaki bağlantıda da bir sorun yaşanmış olma ihtimali de var." Herkes sırt döndü Devrim projesi kapsamında 129 günde 4 motor, 3 de otomobil yapıldığını ifade eden Vardar şöyle devam etti: "Ne yazık ki üçüncü otomobil tamamlanamadı ve merasime yetişmedi. Törene sadece iki otomobil katılabildi. Aslında paşaya emin olduğumuz birinci otomobili vermek istedik. Ama Paşa siyah otomobili istedi. Bu işin karşısında olanlar hiç ses çıkarmaz, hep pusuda beklerlerdi. ’Devrim yolda kaldı’ deyip çizgiyi çektiler. Paşa da duygusal bir adam. Projeyi olduğu yerde terk etti. Bizim proje öldü. Herkes arkasını dönüp gidince bizim yaptığımız üçüncü motor demiryollarının bazı istasyonlarında elektrojen dizel hale getirilip aydınlatma kaynağı olarak kullanıldı. Bir otomobil de Eskişehir’de çalışır durumda. Ama kimse bunlardan bahsetmez. Hálá devrim yolda kalmıştır." Turgut Özal’ı reddettik lokomotif ithal edilmedi Kemalettin Vardar, 2 bin 500 beygir gücünde lokomotif üretimine başladıktan sonra bir gün Ankara’ya çağrıldıklarını aktarırken, burada dönemin Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı ve eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile yaşadığı anıyı şöyle anlattı: "Turgut Özal Ankara’daki toplantıda bize bir yazı okudu. Yazıya göre, İskenderun-Libya arasında maden cevheri taşınacaktı. Bunun için de 5 bin beygirlik lokomotiflere ihtiyaç vardı. Bizden bunu yapamayacağımız yönünde imza almak istediler. Bu yolla ithalatın yolu açılacaktı. Ben çıkıp ’Biz Yaparız’ dedim. Özal benim için ’Kim bu?’ diye sordu. Eskişehir müdürü olduğum da söylenince, ’Ne getiriyorsunuz bunu. Tabii böyle konuşacak’ diye tepki gösterdi. O akşam genel müdürümüz çok acele bir iş dolayısıyla aniden Fransa’ya gitti. Sonunda proje yapılmadı. Zaten durumdan vazife çıkartılan havadan geliştirilmiş bir projeydi." Arabanın yolunu kesip kaputunu öpenler oldu Devrim’in meclisin önünde teklemesinin ardından kendileriyle doğrudan ve dolaylı yoldan çok kez alay edildiğini dile getiren Kemalettin Vardar, proje öncesinde gördükleri desteğini ise şöyle anlattı: "Devrim ile Ankara-Sivrihisar ve Polatlı arasında deneme sürüşleri yapardım. Zaman zaman beni yoldan çevirip arabanın kaputuna sarılan ve ağlayanlar çok olurdu. ’Bu arabanın kapısı açılsa açılmaz, kapansa kapanmaz’ diye söylentiler dolaşırdı. Yolda beni durdurup kapıyı defalarca açıp kapatan ve bir yandan da ’Hani kapanmıyordu’ diye isyan edenlere de çok kereler rastladım. Ama sonunda herkes Devrim’e sırt döndü. Eğer 1965’te röportaj için gelseydiniz kimse sizinle konuşmazdı. Herkes ’lanet olsun’ diyecek noktadaydı." Projede hangi mühendisler çalıştı Türkiye’nin ilk yerli otomobil projesi Devrim’de çalışan 23 mühendisin isimleri şöyle: "Kemalettin Vardar, Hamdi Tahıllıoğlu, Samim Özgür, İsmet Özkan, Mustafa Seyrek, Hasan Dinçel, Mustafa Sidal, Yavuz Yücel, Emin Bozoğullu, Orhan Alp, Hakkı Tomsu, Nurettin Erguvanlı, Mustafa Ersoy, Celal Taner, Mehmet Bekar, Özcan Türer, Kemal Elagöz, Gültekin Sabuncuoğlu, Salih Kayasağın, Rıfat Serdaroğlu, Şecaattin Sevgen, Faruk Akyol, Hamit İşeri." Çok alay eden oldu Kemalettin Vardar, "129 günde hiç otomobil görmemiş mühendisler olarak ilk yerli otomobili nasıl yaptınız" sorumuza "Biz yaparız arkadaş" yanıtını verirken, şöyle konuştu: "Projenin teklemesinde herşey güvensizlikten kaynaklandı. Türkiye’de kimse ne bize, ne de kendisine güvenmiyordu. Devrim mecliste tekledikten sonra, bizimle dalga geçen de çok oldu. Ama biz hep iyi bir otomobil yaptığımızı biliyorduk" dedi. Bizi İsrail’e göndermediler Anadol 500 kapasiteyle çıktı Bu projeden sonra yine bir otomobil projesinde çalıştığını ifade eden Kemalettin Vardar askeri hükümetin son dönemlerinde ortaya çıkan bu projeyi şöyle anlattı: "İsrail’den Sabre marka otomobillerin temsilcileri geldi. Bu otomobillerin tüm mekanik aksamı İngiltere’den getiriliyordu. ’Biz size bütün kalıpları verelim. Size imalatı gösterelim’ dediler. Bu bize de çok enteresan geldi. İsrail’e gitmek için izin istedik. Ama reddedildik. Sonra bizim reddedildiğimiz bu proje sayesinde ’Anadol’lar çıktı. Bize getirilen eleştirilere rağmen Anadol 500 kapasite ile kuruldu ve yaşadı. Ama bizde Fetva 20 bin diye çıkmıştı bir kez." Eline sağlık diyen olmadı Devrim projesi gerçekleşirken bahsedildiği gibi bürokratlardan herhangi bir olumsuz tepki görmediklerini dile getiren Kemalettin Vardar, "İşin sonuna kadar bize ’Hadi çocuklar’ diye destek oldular. İş bitince ’Elinize sağlık çocuklar’ diyen olmadı, o ayrı. Ödül olarak beni İtalya’ya yolladılar. Teselli anlamında teknik adam sıfatıyla tren teslim almaya gittim." Tükendiğimi hissettim iki kez istifa ettim Çalışma hayatı boyunca demiryollarından iki kez istifa ettiğini dile getiren Kemalettin Vardar otomobil projesinin ardından Eskişehir’deki fabrikanın müdürü olup ilk yerli lokomotifin üretilmesi için çalışmalara başladı. Ancak fabrikaların Ankara’ya bağlı olması nedeniyle bir türlü hızlı bir karar mekanizması oluşmamasına kızan Vardar, lokomotif üretimi daha hayata geçmeden istifa etti. Ayrıldıktan sonra 7 ay sonra Eskişehir fabrikasını özerk hale getirip kendisini yeniden müdür yaptıklarını anlatan Vardar şunları söyledi: "Orada 3 sene daha kaldım. İlk lokomotifler çıkıp herşey üretilebilir pozisyona gelince de yeniden ayrıldım. Çünkü tükendiğimi hissettim. O beş yıllık dönemde çok yoruldum. Lokomotif projesinde Devrim’in çok daha ötesinde zorluklar gördüm." İki otomobil dağıttık Chevrolet’yi kopyaladık Devrim projesini hayata geçirmek için iki otomobil dağıttıklarını söyleyen Kemalettin Vardar, şöyle konuştu: "Projedeki mühendislerden sadece ikisinin arabası vardı. Arabasını Eskişehir’e getiren de bir tek Salih Kayasağın olmuştu. Hayatımızda hiç otomobil incelemediğimiz için Salih’in teklifiyle ona ait olan Fiat’ı dağıttık. Sonra bir de Varşova satın aldık. Onun da motorunu inceledik. 6 silindirli Chevrolet motor bulduk. Bu motoru keserek 4 silindirli hale getirdik ve kopyaladık. Varşova da zaten Chrysler’i çalmıştı. Aynı Chrysler parçalarını alıp kendi motoruna koymuştu. Kimse Varşova’ya laf söylemezdi. Ama biz yapsak, bizi katlederlerdi. Projede en büyük kazığı Salih yedi. Otomobiller tamamlandıktan sonra bir aya yakın kendi otomobilini toplamak için orada kaldı."