Türkiye’de özellikle 70’li yıllarda sol-sosyalist hareketin en önemli mecralarından olan Devrimci Yol’un kurucuları arasında yer alan Nasuh Mitap dün hayatını kaybetti.
12 Eylül döneminde ağır işkenceler gören ve uzun yıllar kaldığı cezaevinde 'Nasuh Abi' olarak anılan Mitap, 1,5 yıldır kanserle mücadele ediyordu ve sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine kısa bir süre önce İstanbul Gaziosmanpaşa Hastanesine kaldırılmıştı.
Hakkı Özdal'ın Radikal'de yer alan haberine göre, Nasuh Mitap için 5 Kasım Çarşamba günü İstanbul'da bir uğurlama töreni yapılması planlanıyor. Mitap bu törenin ardından götürüleceği Kırklareli’nde, 6 Kasım Perşembe günü toprağa verilecek.
Nasuh Mitap, bugün de Türkiye sosyalist hareketi içinde önemli bir etkiye sahip olan Devrimci Yol geleneğinin kurucuları arasındaydı. 1970’lerin başında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken öğrenci hareketine katılan Mitap, bu öğrenci hareketinin en önemli meyvesi olan Dev-Genç içinde de yer aldı. 12 Mart askeri darbesi, devrimci gençlik hareketlerini acımasızca yok etmeye giriştiğinde Dev-Genç de THKP-C (Mahir Çayan) ve THKO (Deniz Gezmiş) ve TKP/ML (İbrahim Kaypakkaya) adlarıyla, 3 ayrı kanalda akmaya başlamıştı. 1970’lerin başında Mahir Çayan ve arkadaşlarıyla birlikte THKP-C içinde yer aldı. Ancak, Deniz Gezmişlerin idamını engellemek için eylemlere girişen ve aralarında Mahir Çayan ile diğer THKP-C önderlerinin de yer aldığı 10 kişinin, 30 Mart 1972’de Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde öldürülmesinin ardından devrimci gençlik hareketi için yeni bir dönem başladı. THKO önderleri idam edilmiş, THKP-C’nin lider kadrosu da Kızıldere’de yok edilmişti. 1970’li yılların ortalarından itibaren, devrimci gençlik hareketleri yeniden toparlanma yoluna gitti. Nasuh Mitap’ın kurucuları arasında yer aldığı Devrimci Yol da THKP-C çizgisini takip eden bir siyasal hareket olarak bu yıllarda ortaya çıktı.
1977’den 12 Eylül 1980 darbesine uzanan süreçte, başta Devrimci Yol olmak üzere birçok sosyalist-devrimci hareket önemli bir kitle desteğine sahip olmuştu. Dev-Yol, Fatsa’da ‘Terzi Fikri’nin başkanlığında bir de yerel yönetim deneyi yaşamış, özgüveni yüksek, ülke genelinde örgütlü bir yapı haline gelmişti. Dolayısıyla 12 Eylül darbesinin temel hedeflerinden de biriydi. Nasuh Mitap da Devrimci Yol’a yönelik operasyonlar kapsamında yakalanarak tutuklandı. Uzun işkenceli sorguların ardından, zalimlikleriyle ünlü Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne konuldu. Devrimci Yol ana davasında idam istemiyle yargılanacak olan Nasuh Mitap’ın, Mamak’ta tek kişilik bir hücrede uzun süre ‘özel muamele’ gördüğü, o dönem birlikte hapis yattığı kişiler tarafından daha sonra sıklıkla anlatılacaktı.
12 Eylül darbesinin sol örgütlerin üzerinden silindir gibi geçtiği, pek çok yapının tamamen deşifre edilerek tasfiyeye uğradığı yollarda, cezaevindeki direncin de önemli simalarından biri oldu. Cuntanın ‘tek tip elbise’ uygulamasına karşı direnişin öncülerindendi. Açlık grevlerine katıldı. Ağır işkencelere maruz kalmış, sonu belirsiz davalarda ağır ceza istemleriyle yargılanmakta olan devrimci gençlerin ‘Nasuh Abi’si oldu. Askeri yönetimin sert darbeleri altındaki Devrimci Yol’a, Oğuzhan Müftüoğlu ile birlikte liderlik etmeyi sürdürdü. Türkiye tarihinin en çok sanığa sahip davlarından olan ve yıllarca devam eden Devrimci Yol Ana Dava’nın 26 Nisan 1989'da Ankara’da görülen son duruşmasında, karar açıklanmadan önce yaptığı son ‘savunma’, Nasuh Mitap’ın yaşama bakışının bir özeti gibiydi: “Mahkemenizin vereceği karar ne olursa olsun esas olarak tarih önünde devrimciliğimin gereklerini yerine getirememekten dolayı yargılanacağımı biliyorum. Ve esasen o yargılamada aklanmayı umut ediyor ve diliyorum. Sosyalizme, ülkemin ve halkımın özgür, bağımsız ve aydınlık geleceğine olan inancımı tekrar bildiriyorum.”