Dexia'nın parçalanma ihtimali artıyor

Geçirdiği başarısız kurtarma girişiminin ardından parçalanarak satılan Fortis'in Belçika'nın diğer sıkıntılı bankası Dexia için de model olabileceği belirtiliyor. Dexia Türkiye'ye pazarına Denizbank'ı alarak girmişti. Zorlu Grubu, 1 Haziran 2006'da Denizbank'taki yüzde 74.99 hissesini Dexia'ya 2.4 milyar dolara satmış ve finans sektöründen çekilmişti. Tahvil sigortası yapan New York merkezli Financial Security Assurance Inc. biriminin yılın ikinci çeyreğinde 331 milyon dolar zarar açıklamasıyla sermaye ihtiyacı artan Dexia, geçen hafta Belçika ve Fransa'nın 3'er milyar avro ve Lüksemburg'un 376 milyon avro katkısıyla toparlanan 6,4 milyar avroluk kurtarma operasyonu geçirmişti.Hisseler dibe vurduDexia, devlet desteğine rağmen piyasalara güven vermekte başarısız kalırken şirketin hisseleri dün Brüksel borsasında yüzde 30 gerileyerek tarihinin en düşük seviyesine indi. Bunun üzerine duruma müdahale etmek zorunda kalan Belçika Başbakanı Yves Leterme, “önümüzdeki günlerde Dexia'yı güçlendirmek için ortak inisiyatif ve kararlar alacağız. Önümüzdeki günlerde ve saatlerde somut adımlar atılacak” taahhüdünde bulundu. Dexia'nın yaşadığı sıkıntının “geçici” olduğunu savunan Leterme, “endişe edilecek bir durum olmadığını” söyledi. Belçika hükümetinden yapılan açıklamalara rağmen tarihi düşüşünü sürdüren Dexia hisseleri bugün de yüzde 7'ye yakın kayıpla 6,26 avrodan işlem görüyor. Piyasa gözlemcileri, Fortis örneğini hatırlatarak mevduata güvence veren hükümetlerin hisse senedi yatırımcılarının zararlarını karşılamaktan uzak durduğu müddetçe piyasalarda güvensizliğin hakim olacağı uyarısında bulunuyor. Gözlemciler, Belçikalı Credit Communal ile Fransız Credit Local'ın 1996 yılındaki birleşmesinden doğan Dexia'da, Fortis örneğinin izlenerek parçalanma seçeneğinin güç kazandığını belirtiyor. Dexia'nın ana pazarları Belçika ve Fransa ile birlikte faaliyet gösterdiği Türkiye, Lüksemburg ve Slovakya'da 5,5 milyon müşterisi bulunuyor. Bankanın uzmanlık alanı olarak yerel yönetimlerin finansmanı öne çıkıyor. AB'nin banka kurtarmaları konusunda ortak bir politika belirleyememesi ve “her ülkenin kendi başının çaresine bakmasının” istenmesi, çok uluslu bankaların kurtarılmasında parçalanmayı beraberinde getiriyor.