DHA YURT BÜLTENİ 2
Antalya\'da minibüs bariyere çarptı: 1 ölü, 8 yaralı (1) ANTALYA, (DHA) - ANTALYA\'da Akseki- Manavagat Karayolu\'nun 38\'inci kilometresinde minibüsün bariyere çarpması sonucu 1 kişi öldü, 8 kişi yaralandı.
GÖRÜNTÜ TAKİP EDİLİYOR
============================
Adana\'da hava destekli PKK/KCK operasyonu: 16 gözaltı
Gökhan KESKİNCİ/ADANA, (DHA)- ADANA\'da terör örgütü PKK/KCK\'ya finansal destek sağlayıp, teröristlere yardım ve yataklık ettikleri öne sürülen 16 kişi, şafak vakti hava destekli operasyonda gözaltına alındı.Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü çalışmalarla PKK/KCK\'lılara yardım ve yataklık ettikleri, ve örgüte finansal destek sağladığı iddia edilen kişilerin evleri tespit edildi. Özel Harekat, Asayiş ve ilçe emniyet müdürlüklerinden çok sayıda polisin katılımıyla kent merkezi ve Ceyhan ilçesinde şafak vakti 26 eve eş zamanlı baskın yapıldı. Polis helikopterinin havadan destek verdiği operasyonda evelerde arama yapan ekipler, 16 kişiyi gözaltına aldı. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğü\'ne götürüldü.Soruşturma kapsamında bazı kişilerin de arandığı belirtildi.
Görüntü Dökümü------------------------- Polis araçlarının baskın yapılacak evlere gidişi- Özel harekat polislerinin baskın yapılacak eve girmesi- Evin sokağındaki zırhlı polis aracı- Özel harekat polisinin uzun namlulu silah ile güvenlek alması- Özel harekat polisinin baskın yapılan evin çevresinde arama yapması- Evin sokağındaki polislerden görüntü- Gözaltına alınan şüphelilerin sağlık kontrolüne getirilmeleri
Haber - Kamera: Gökhan KESKİNCİ/ADANA, (DHA)Süre: 01\'51\" Boyut: 208 MB
======================================
İguana yavrularına ilgi
BURSA Hayvanat Bahçesi\'nde (Bursa Zoo) kısa bir süre önce yumurtadan çıkan 46 iguana yavrusuna özenle bakılıyor. Günün belirli saatlerinde taze sebzeler ile beslenen iguana yavruları, gelişimlerini tamamladıktan sonra Türkiye\'deki diğer hayvanat bahçelerine dağıtılacak.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesin\'de bulunan Meksika cinsi iguananın kısa bir süre önce 46 tane yavrusu dünyaya geldi. Özel fanus içinde barındırılan yeşil ve mavi renkteni 46 yavru, 3 metrekarelik yeni bir camekanlı odaya yerleştirildi. Titizlikte ve özenle bakılan iguana yavruları, günün belirli saatlerinde taze havuç, kabak, bezelye ve maruldan oluşan kokteyller ile besleniyor. Genellikle Kuzey Meksika, Orta Amerika, Karayip Adaları ve Güney Brezilya yağmur ormanlarında yaşadıkları belirtilen iguanalar, 30 derecenin altına düşmeyen özel odalarında ziyaretçileriyle buluşuyor. İguana yavruları, gelişimlerini tamamladıktan sonra, Türkiye\'deki diğer hayvanat bahçelerine gönderilecek.
\"DÜNYA\'DA BİR İLK OLABİLİR\"Bursa Hayvanat Bahçesinde İguana Bakım Bölümü Sorumlusu Önder Sevim, iguanaların, ilk olarak cam fanusta bakıldığını, şimdi ise 3 metrekarelik özel bir camekanlı odaya aldıkların belirtti. Sevim, \"İguanalar, çok dikkat çekti. Özellikle çocuk ziyaretçilerimiz buraya akın ediyorlar. Yavrularımızı özel bölümde tutuyoruz. Burada UV lambaları ve ısıtıcı lambalar var. Meyve, sebze ağırlıklı besliyoruz. Yavrulama sayısı, dünyada bir ilk olabilir. Normalde iguanalar ortalama 12-14 yumurta bırakırlar. 46 yavruya biz de çok şaşırdık\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ BİLGİSİ:-------------------------46 İguana yavrusundan görüntüler-İguanaların beslenmesi-Özel odalarında gezinen yavrulardan görüntüler-Röportaj
Haber: Berktuğ ÖNCÜ/ Kamera: Mehmet İNAN /BURSA (DHA)SÜRE: 4 dakika 52 saniye BOYUT: 544 Mb
======================================
İzmirli öğretmen, engelleri müzik ile aşıyor
İZMİR\'in Buca ilçesindeki Mehmet Ali Susam Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi\'nde müzik ve özel öğretim öğretmenliği yapan Hidayet Uzair, özel gereksinimli ve engelli öğrencilere yönelik olarak aktif çalışmalar yürütüyor. Özel gereksinimli öğrencileri ile birlikte sema gösterisi düzenleyen Uzair, her yıl il ve ilçe bazında engelliler haftasında yapılan gösterilere kurduğu ritim topluluğu ile katkı sağlayarak, elde edilen gelirleri de engelli derneklerine bağışlıyor.Mehmet Ali Susam Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi müzik öğretmeni Hidayet Uzair, özel gereksinimli ve engelli öğrencileri ile yürüttüğü çalışmalar ile, adından \'örnek öğretmen\' olarak söz ettiriyor. Engelli öğrencilerini toplumsal yaşama katıp, kaynaştırmak için mücadele veren Uzair, onlarla birlikte oluşturduğu ritim topluluğu ile il ve ilçe bazında gösteriler düzenliyor. Omurilik Felçlileri Derneği (OFD) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi\'nin ortak düzenlediği Gülen Çocuk Festivali\'nde özel gereksinimli öğrencileri ile birlikte sema gösterisi düzenleyen Uzair, öğrencilerin sosyalleşmeleri için Doğal Yaşam Parkı tanıtım gezisi, bowling oynama, sinemaya gitme, teleferik gezisi, denizaltı müzesi ziyareti, öğrencilere alışveriş yaptırma gibi geziler düzenleyerek, özel okullarla ortak sosyal sorumluluk projeleri yürütüyor.MÜZİK ONLARI REHABİLİTE EDİYOR14 yıldır özel gereksinimli öğrencilere yönelik müzik öğretmenliği yaptığını belirten Uzair, \"Toplumda çok uzun süreler yok sayılmış çocuklarımıza bir şeyler verip geri dönüş aldıkça çok mutlu oluyorum. Çocuklarımızla ritim topluluğu ve semazen grubu kurarak İzmir\'in farklı yerlerinde gösteriler yaptık. Semazen grubu çalışması, İzmir\'de bir ilk oldu. Down sendromlu çocuklar yararına farklı yerlerde konserler düzenliyoruz. Çocuklarımızla bir zeybek grubu yaptık. Okulumuz orta ağır düzeyde zihinsel engelli öğrencilerin bulunduğu bir okul. Bu yüzden çocukların seviyelerine göre çalışmalar yürütüyoruz. Müzik çocukları çok mutlu ediyor. Darbukaya vurmaları, neyin sesini dinlemeleri onlara çok iyi geliyor. Müziğin hastalıklar ve bu tür engel durumlarında rehabilite özelliği var. Aynı zamanda çocukların ritim duyguları da çok gelişmiş ve içlerinde çok yetenekli olanları var. Kurduğum ritim topluluğu ile darbuka, zilli tef, davul gibi enstürmanlar çalıyorlar\" dedi.\'AMACIMIZ TOPLUMA KAYNAŞMALARINI SAĞLAMAK\'Engelli öğrencilerin ailelerinin de müzikle iç içe olmalarından mutluluk duyduğunu belirten Uzair, \"Geçen yılki grubumuzda kendine zarar vermek gibi kötü alışkanlıkları olan çocuklarımız vardı. Onları ritim grubuna aldım ve konserlere kötü alışkanlıklarını bırakmazlarsa katılamayacaklarını söylediğim zaman kötü alışkanlıklarını bıraktılar. Müzik bu konuda da çok önemli bir yere sahip\" diye konuştu.Temel hedefinin çocukların mutluluğu olduğunu söyleyen Uzair, \"Bir akademik başarı beklentisi yok. Çoğunun ailesine bakıldığında aileler en alt ekonomik seviyede. Birçoğu zaten evlerinde kapalı kalıyor. Okul onlar için bir kurtuluş oluyor. Bizim burada amacımız onları dışarı taşımak ve topluma kaynaşmalarını sağlamak. Hemen her ay bir etkinlik yürütüyoruz. Sinema, tiyatro, bowling gibi. Geçen ay sinemaya götürdüğümde ışıklar kapandığında çok korktular ama sonra alıştılar ve gayet keyifliydiler. Mümkün mertebede normal insanların yaptığı bütün etkinliklere ailelerinin izni dahilinde öğrencilerimi götürmeye çalışıyorum. Dışarıdan edindikleri bu tecrübeler çok daha kalıcı oluyor ve çocukları çok mutlu ediyor. İstanbul gezimiz sonrası hala İstanbul\'u anlatan öğrencilerim var. Anadolu Down Sendromları Derneği ile birlikte ortak çalışmalar yürütüyoruz. Onlarla da bu tür konser, sema etkinlikleri yapıyoruz. Dernek ile birlikte yurt dışı projelerimiz var. Bu çocuklara acımak yerine onlar için ne yapabilirimin uğraşısındayız. Normal çocuklar 10 Kasım\'da Anıtkabir\'e, müzelere, anı evlerine gidiyor. Bu çocuklar da gitmek istiyorlar. Hepsi Atatürk\'ü, bayrağı, vatanı tanıyor ve biliyor. Balçova Kaymakamlığı ile bu konuda iletişime geçtik ve böyle bir proje de yürütmek istiyoruz\" dedi.İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi de, eğitimin bir bütün olduğunu söyleyerek, Hidayet Uzair\'in öğrencilerinin başarısı için gösterdiği gayretten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. \"Eğitimin en önemli temeli sevgidir. Mesleğini severek yapan öğretmenlerin aşamayacağı engel yoktur\" diyen Yahşi, sevgi içerisinde mesleğini icra ederek öğrencilerin yüreklerine dokunabilen tüm öğretmenleri kutlandığını söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:- Engelli öğrenciler ve öğretmenin ortak müzik gösterisi- Hidayet Uzair ile röp.- Öğrencilerin atölye sınıfından görüntüler- Geçmiş dönemde yapılan gösterilerden görüntüler
Haber: Hande NAYMAN -Kamera: Melis KARAKUZULU / İZMİR, (DHA)
======================================
Manisalı 30 yıllık deri ustası çırak bulamıyor
MANİSA\'da yaşayan 30 yıllık deri ustası 47 yaşındaki Mustafa Karapınar, teknolojiye inat her şeyi eski usul el emeği göz nuru işlerken, çırak bulamamaktan yakındı. Koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanların derilerini alarak ilk işlemden geçiren, daha sonra ortaya çıkan malzemeyi el emeğiyle işleyerek, müşterilerinin isteğine göre özel dikim ürünler yapan Mustafa Karapınar, 30 yıldır aralıksız sürdürdüğü mesleğine ömrünü adadı. Teknolojinin sektöre girmesiyle el işçiliğinin bitme noktasına geldiğini, kentte el emeğiyle üretim yapan son kişinin kendisi olduğunu söyleyen Karapınar, özel sipariş üzerine diktiği ceket ve yelekleri satarak geçimini sağladığını belirtti.EN BÜYÜK HAYALİ ÇIRAK YETİŞTİRMEKÇırak yetişmemesinden yakınan Karapınar, \"Benim en büyük hayalim, Osmanlı\'da debbağlık olarak bilinen bu meslekte çırak yetiştirmek. Onun için de devletimizden veya kuruluşlardan destek bekliyoruz. Bu meslek özellikle Manisa\'da ölmesin istiyoruz. Elimizden geldiği kadar mesleği devam ettirmek istiyoruz. Artık teknolojiyle suni derilere de talep daha çok arttı. Bizler de büyük firmalarla yarışamaz hale geldik. Büyük firmalar günde 1000 tane suni deri kesip dikerken; bizim 4 günde 1 ürettiğimiz gerçek deriler piyasaya pahalı geliyor. Benim oturmuş bir müşteri potansiyelim var. Yaklaşık 20 senelik müşterilerim var. Onlar her yıl ceketlerini boyaya getiriyorlar, bakıma getiriyorlar. Eskidiği zaman gelip yenilerini alıyorlar\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Deri ceket üretimi işleminden genel ve detay görüntü- Dükkanın içerisinden genel görüntü- Müşteri üzerinde ürün ölçüleri alınırken görüntü- Mustafa Karapınar ile röp.
Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)
======================================
200 yıllık semaver sanatı yok olmaya yüz tuttu
AMASYA\'da yaklaşık 200 yıldır düz levhaların çekiçle şekillendirilerek değişik boylarda üretimi yapılan ve 27 parçadan oluşan semaverler geçim kaynağı olmayı sürdürüyor. Ancak semaver üretimi, ustaların azalması nedeni ile kaybolan meslek grubu içerisine girdi.
Amasya\'da semaver üretimi, yöreye özgü semaver yapan ustaların azalması nedeni ile kaybolan meslek grubu içerisine girdi. Amasya merkez ve köylerinde yaklaşık 200 yıldır semaver halen kullanılıyor. Değişik boylarda üretimi yapılan ve 27 parçadan oluşan semaverler, 1.5 asırdan bu yana bir el sanatı ve geçim kaynağı olarak biliniyor. El işlemeli semaverleri 100 ile 300 lira arasında değişen fiyatlarla satılıyor.
Kentte, atölyede düz levhaları çekiçle şekillendirerek 31 yıldır semaver yapan Murat Olgaç (49) semaver yapımına 18 yaşında başladığını, kalvenezli saç ve bakırın levhalara şekil vererek el işçiliği ile yaptığını söyledi. Fabrikasyon ürünlerin her sektörü olduğu gibi semaver sektörünü de olumsuz etkilediğini belirten Olgaç, \"Fabrikasyon ürünler biraz daha fiyat olarak hesaplıya mal olduğu için el yapımı semaverlerden daha çok tercih ediliyor. Zaten çok fazla semaver ustamız da kalmadı. Amasya’da benden başka ciddi anlamda bu işi yapan semaver ustamız yok. İleri ki nesillerin görebilmesi için yetiştirebilmemiz için çırak ta bulamıyoruz. Maalesef bizimle birlikte el yapımı semaver imalatı da bitecekö dedi.
“MEVCUT USTALARA SAHİP ÇIKILMALIö
Semaver yapımının 200 yıllık geçmişi olduğunu anlatan Olgaç, \"Amasya’da ilk başta teneke semaver yapılmış, sonradan kalvenizli saç, pirinç ve bakır olarak biraz daha geliştirilmiş. Hangi sanat olursa olsun, sadece semaver değil sizin yerinize birilerinin yetişmesi lazım. Şimdi çırak yetişmediği için çok fazla yapılabilecek bir şey yok. Ancak mevcut ustalara sahip çıkılabilir. İşlerini genişletebilmeleri için daha güzel yerler gösterilerek bu sanatın bir süre daha devam etmesi sağlanabilirö diye konuştu.
SEMAVERİN TARİHÇESİ
Semaver ilk kez Rusya\'da yapıldı. İcatı 18. yüzyılın başlarına denk gelmektedir. Rusça: sama ve varit kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Yani “yalnızca kaynamakö anlamına gelir bazı kaynaklarda “kendi kendini pişirenö olarak ta çevrildiğine rastlanmaktadır. Türkler, Anadolu’ya gelmeden önce çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüzyıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu’da yaygınlaşması 19.yüzyıldan itibaren olmuştur. Atalarımız yurtlarından ayrılırken yanlarına aldıkları eşyalar arasında semaverinde olduğu kayıtlara geçmiştir. Bakır, pirinç ve saçtan yapılan semaverlere günümüzde rastlanmaktadır. Semaver için en iyi malzemenin pirinç olduğu söylenmektedir. Fakat maliyeti gereği pirinç semaverler artık üretilmemektedir.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Amasya’nın genel görüntüsü detay- Semaverlerden detay-Semaver yapımından detay-Röportaj- Diğer detaylar
(SÜRE:4.30 Dk) (BOYUT: 503 MB)
Haber-Kamera: Sinan HARMANCI/AMASYA, (DHA)
======================================
Eli öpülesi öğretmenler engelli öğrencileri için seferber olduAYDIN\'ın Efeler ilçesinde yaşayan, doğuştan cam kemik hastası, konuşma ve duyma engelli 10 yaşındaki Doğan Böğüş için öğretmenleri seferber oldu. Böğüş\'ün eğitimi için 6 farklı dersine giren öğretmenler, sırasıyla çocuğun evine giderken; sağlıklı iletişim sağlamak amacıyla ise işaret dili öğrendi.Osman Yozgatlı Mahallesi\'ndeki Ahmet Şerife Sanlı Ortaokulu 5\'inci sınıf öğrencisi Doğan Böğüş, cam kemik hastalığıyla doğdu. Anne Sunay Böğüş (38) ve baba Akif Böğüş (38), 2 çocuğundan küçüğü Doğan Böğüş\'ün tedavisiyle uğraşırken, eğitiminin aksamaması için de çaba sarf ediyor. Evden dışarıya çıkamayan ve yürüyemeyen Doğan Böğüş için öğretmenleri de aynı duyarlılıkla hareket ediyor. 6 branşta farklı derslere giren öğretmenleri, her gün sırasıyla, Böğüş\'ün evine gelerek ders veriyor. İşitme ve konuşma engelli Doğan Böğüş için öğretmenleri, işaret dilini de öğrendi. Böğüş\'ün en sevdiği resim dersinin öğretmeni Elif Karakuş Tümer, \"Bu eğitim- öğretim yılında, Doğan\'ın bizim okulumuza kaydı yapıldı. Daha önce ilkokuldaki öğretmenlerinden eğitim almış. Biz göreve başlayınca ilk etapta işaret dili bilmediğimiz için biraz zorlandık. Daha 9\'uncu dersimiz. Farklı branşlarda 6 öğretmen giriyor. Dersler için internet aracığıyla işaret dili öğrenmeye başladık. Derslerden önce, işaret dili üzerinde çalışarak eve geliyoruz. Doğan\'a nasıl yardımcı olabiliriz diye emek harcıyoruz. Doğan, resim yapmayı çok seviyor. Bu da benim için büyük bir avantaj. Bazı derslerinde zorlanabiliyor. Fakat resim derslerinde çok rahat, eğlenerek yapıyor. 3 saatimi derse ayırıyorum. Özellikle parmak kaslarını geliştirecek boyama derslerini yapıyoruz. Çok başarılı ve güler yüzlü bir öğrencimiz. Onunla ders yapmayı çok seviyorum\" dedi.\"ÖĞRETMENLERİMİZ HERŞEYİ YAPIYOR\"Öğretmenlerin çocuğu için her fedakarlığı yaptığını belirten baba Akif Böğüş (38) ise, \"Oğlumuz Doğan\'ın doğuştan cam kemik hastalığı var. İşitme ve konuşma engeli de bulunuyor. Yürüyemiyor, sürekli evde oturmak zorunda kalıyor. Konuşamadığı için de işaret dili ile ilgili de eğitim alması gerekiyor. Ders vermeye gelen öğretmenleri işaret diliyle anlaşmaya çalışıyor. Biz de işaret diliyle anlaşmaya çalışıyoruz. En çok resim yapmayı seviyor. İnşallah ileride iyileşirse okuluna gidebilecek. Şu an için tedavisi devam ediyor\" dedi. Anne Sunay Böğüş de Doğan\'a şu ana kadar yardımcı olan tüm öğretmenlere teşekkür etti.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:- Okuldan görüntü- Evde ders anından görüntü- İşaret diliyle konuşma görüntü- Resmi çalışması görüntüsü- Öğretmen Elif Karakuş Tümer\'in konuşması ve baba Akif Böğüş konuşmasıHaber- Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)
======================================
11 yıl beklediği hayaline kavuştu, köy okulunda öğretmenliğe başladı
İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi\'nden mezun olan ve 11 yıl bekledikten sonra bu yıl Artvin\'in Yusufeli ilçesi Demirköy İlköğretim Okulu\'na Fen Bilimleri öğretmeni olarak atanan Birsen Çalışkan, köyde 2 odalı, kuzineli ahşap eve yerleşti. Tek başına yaşadığı köy evinde zor şartlarda kalan kadın öğretmen zorluklara rağmen mesleğini severek yapıyor. Öğrencileri ile kurduğu diyalog nedeniyle köyde çok sevilen kadın öğretmeni görev yaptığı köy okulunda ziyaret eden Yusufeli İlçe Milli Eğitim Müdürü Ebubekir Alp, fedakarlığı için çiçek verdi, tebrik etti.
Tekirdağlı Birsen Çalışkan, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi\'nden 2007 yılında mezun oldu. Öğretmenlik hayali kuran ancak atanamayan Çalışkan, çeşitli işlerde çalıştı. Çalışkan\'ın hayali 11 yıl sonra gerçekleşti. Artvin\'in Yusufeli ilçesi Demirköy köyü İlköğretim Okulu\'na bu yıl ataması yapılan Çalışkan, Fen Bilimleri öğretmeni olarak göreve başladı. Birsen Çalışkan, İzmir\'den geldiği Demirköy köyünde 2 odalı, kuzineli ahşap eve yerleşti. Tek başına yaşadığı köy evinde zor şartlarda kalan kadın öğretmen zorluklara rağmen mesleğini severek yapıyor. Öğrencileri ile kurduğu yakın diyalog nedeniyle köyde çok sevilen kadın öğretmen için vatandaşlarda seferber oluyor. Kadına yardımcı olan köylüler kimi zaman sobasını yakıyor kimi zaman da odunlarını kesiyor. Birsen öğretmeni görev yaptığı köy okulunda ziyaret eden Yusufeli İlçe Milli Eğitim Müdürü Ebubekir Alp, fedakarlığı için çiçek verdi, tebrik etti.
\'İNSAN MUTLUYKEN ÜŞÜMÜYOR\'
11 yıldır atama beklediğini ve hayali olan öğretmenliğe bu yıl başladığını ifade eden Birsen Çalışkan \"İlk tercihim Artvin\'di. Bu kente atanmaktan dolayı çok mutluyum, huzurluyum. 11 yıl bekledim ve sonunda atandım. Öğretmenlik mesleğinden gurur duyuyorum. Köyde komşularım ailem oldu. Bana yalnız olduğumu hissettirmiyorlar. Çok güzel bir köyde görev yapıyorum. İlk defa ailemden ayrıldım. Başta biraz zor oldu ama sonra alıştım. Komşularım bana sürekli yardımcı oluyor. Sobam bazen sönüyor, ortam soğuk oluyor ama insan mutluyken üşümüyor. Bunu atandıktan sonra öğrendim. Burada olmaktan bu mesleği yapmaktan dolayı çok sevinçliyim\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜÖğretmenden köyde detaylarSobasını yakmasıEvden detaylarBirsen Çalışkan ile röp.Milli Eğitim Müdürü ziyaretiDetaylar
Haber-Kamera: Nusret DURUR ARTVİN (DHA)