1)UMUT ALİ, GEÇİNCE TUTUKLANDIĞI SINIRA GİTTİ
KARS\'ın Akyaka ilçesine bağlı Küçükdurduran köyünde 24 Temmuz günü hayvanları otlatırken geçtiği Ermenistan\'da tutuklanan ve 64 gün sonra özgürlüğüne kavuşarak Türkiye\'ye dönen Umut Ali Özmen (16), aynı sınır bölgesine yeniden gitti. Köyüne 40 kilometre uzaklıktaki yaylada yaşadıklarını DHA\'ya anlatan Umut Ali Özmen, \"Merak ettiğimden oldu. Bundan sonra olmayacak tabi ki. Artık tövbe ettim. Artık o tarafa geçmek yok, canım Türkiyem varken\" dedi.Akyaka’ya bağlı Küçükdurduran köyünde yaşayan Altınay- Mustafa Özmen çiftinin 4 çocuğundan ikincisi olan Umut Ali, 24 Temmuz günü, otlayan hayvanlarını geri getirmek için yaylaya gitti. Sınırdaki Şiş Tepesi’ne ulaşan Umut Ali, merak edip, tepeyi aşarak, diğer yamaca indi. Ermenistan askerleri, sınırı ihlal eden Umut Ali Özmen’i gözaltına aldı. Babası Mustafa Özmen’in 5 saatlik çabası sonucu Cebeci Sınır Karakolu’nun kamera kayıtları incelendi ve Umut Ali’nin Ermenistan’a götürüldüğü belirlendi. Umut Ali Özmen, burada tutuklanarak, cezaevine konuldu. Umut Ali Özmen\'in sınır ihlali nedeniyle Ermenistan’da tutuklu olmasına ilişkin basına yansıyan haberler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı arayarak, gencin iadesini istedi. Paşinyan da Erdoğan’ın bu talebine olumlu yanıt verdi. Mustafa Özmen, Kars Faik Fikriye Torunoğulları Sağlık Meslek Lisesi 3’üncü sınıf öğrencisi olan oğlu Umut Ali’yi almak için Ermenistan’ın başkenti Erivan’a gitti. Burada yetkililerle görüşen Özmen, 64 günün ardından 25 Eylül\'de oğlunu cezaevinden aldı. İşlemleri tamamlandıktan sonra Erivan’dan Gürcistan’a geçiş yapan Umut Ali Özmen ve babası Mustafa Özmen, 27 Eylül\'de Ardahan’ın Posof ilçesindeki Türkgözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geçerek Akyaka’nın Küçükdurduran köyüne geldi ve ailesiyle kucaklaşıp hasret giderdi. Umut Ali, okuluna başlayıp arkadaşlarıyla da hasret giderdi.UMUT ALİ SINIRDAKİ ŞİŞ TEPESİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI Umut Ali Özmen, yayla evinde kalan birkaç eşyasını almak üzere gittiği sınırda anılarını tazeledi ve yaşadığı o günü yeniden hatırladı. Sınırdaki Şiş Tepesi’ne giden Umut Ali, hissettiklerini DHA muhabirine anlattı. Umut Ali Özmen, “Köyümüzün yaylasında yaşıyorduk. Hayvanları otlatıyordum. Derenin içinden yola kadar geldim. Sonra yolun diğer tarafındaki taşları merak ettim. Ne olduğunu görmek için oraya gittim. Tepeden aşağı doğru biraz yürüdüm. Sınırı geçtiğimi fark etmemişim. Yürümeye devam ettim ve aşağı inice de 3 Ermeni asker beni yakaladı. Bu sınır askerleri önce üzerimi aradılar, silah doğrultup niçin geldiğimi sordular. Sonra da gözlerimi bağlayıp götürdüler\" diye konuştu. Yaylaya geldiğinde Şiş Tepesi\'ne gitmeyeceğini ve sınırı aşmayacağını belirten Umut Ali, “Bundan sonra hiçbir şeyi merak etmeyeceğim. Bilmeden sınırı aşmışım. Benim yürüdüğüm alanda sınır telleri de yoktu zaten. Nereye gittiğimi bilmiyordum. O sırada sınırı geçtiğimi fark etmeden ‘hazır gelmişken biraz daha gideyim’ dedim. Merak ettiğimden oldu. Bundan sonra olmayacak tabi ki. Artık tövbe ettim. Artık o tarafa geçmek yok, canım Türkiyem varken\" dedi.
Görüntü Dökümü-------------------------Umut Ali’nin yayladaki evine girmesi-Yayladan genel ve detaylar-Hayvanların yanına gitmesi ve konuşması-Sınırdaki Şiş Tepesinde konuşması-Genel ve detaylar
(Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS, (DHA)
Kaset DV. 451 MB – 4 DK 07 SN -
========================================================
2)7 TERMİK SANTRALİN BULUNDUĞU ÇATALAĞZI\'NDA HAVA KİRLİLİĞİ ALARMI ZONGULDAK\'ta, 7 termik santralin bulunduğu Kilimli ilçesine bağlı Çatalağzı beldesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kuzey İç Anadolu Temiz Hava Merkez Müdürlüğü\'ne ait hava kalitesi online izleme mobil aracı tarafından yapılan 4 aylık ölçümlerde, hava kalite sınırının günlük limit değerlerinin 3 noktada yüzde 50, 1 nokta da ise yüzde 70 aşıldığı tespit edildi. Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, bakanlıkta bulunan rapora rağmen Çatalağzı\'na yeni santraller için başvuran yatırımcılara onay verildiğini söyledi. Çatalağzı beldesinde, 1946 yılında faaliyete geçen, 2 üniteden oluşan 300 megavat gücündeki Çatalağzı Termik Santrali\'nin yanında, Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 2010\'da 3 üniteden oluşan 1390 megavat gücünde ve geçen yıl da 2 üniteden oluşan 1400 megavat gücünde 2 termik santral kuruldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı\'nca halkın hava kirliliği konusunda şikayetleri üzerine beldeye Kuzey İç Anadolu Temiz Hava Merkez Müdürlüğü\'ne bağlı hava kalitesi online izleme mobil aracı gönderildi. Mobil ölçüm cihazıyla 6 Kasım 2017 ile 23 Mart 2018 tarihleri arasında beldenin 4 noktasında ölçümler yapıldı. Ölçümlerin sonuçları, yakın zamanda Çatalağzı Belediyesi ve ilgili kurumlara gönderildi. Rapora göre, yapılan ölçümlerde kirlilik değerlerinin, özellikle günün belli saatleri ve haftanın belirli günlerinde yüksek çıkması dikkat çekti.
ÖLÇÜMLERDE LİMİT DEĞERLER AŞILMIŞ
Raporun sonuç kısmında ise ölçüm süresi boyunca toz konsantrasyonun günlük limit değerinin, ölçüm yapılan 3 noktada yüzde 50, 1 noktada ise yüzde 70 civarında aşıldığı tespit edildi. Yerleşim yerlerinin de hava kirliliğinden etkilendiği ve bölgede bulunan sanayinin etkisinin net görüldüğü kaydedilen raporda, \"Yerleşimin vadi boyunca olması ve kuzeydoğu yönündeki rüzgarların gözlendiği dönemlerde söz konusu rüzgarların vadi boyunca yön değiştirmesi sebebiyle bu dönemlerde yerleşim alanının etkilendiği tespit edilmiştir\" denildi.
YERLEŞİM YERLERİ TEHDİT ALTINDA
Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, bakanlığın elinde bu veriler mevcutken, Çatalağzı\'na yeni santraller için başvuran yatırımcılara onay verilmesinin yanlış olduğunu söyledi. Toplam 3 bin megavat gücündeki termik santrallerin ciddi çevre kirliliği oluşturduğu konusunda yıllardır yetkilileri uyardıklarını dile getiren Öztürk, şunları söyledi:\"Çevre Mühendisleri Odası ve bakanlık tarafından 2 önemli rapor yayımlandı. Bu raporlar, ileri sürdüğümüz tezlerin ne derecede doğru olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Mühendisler Odası çok net bir şekilde \'Çatalağzı\'ndaki hava kirlilik değerleri tüm sınır değerler aşılmıştır ve ölümcül riskler içermektedir\' dedi. 6 ay boyunca bakanlık beldenin 4 noktasında ölçümler yaptı. Bu ölçümlerin tamamında bütün değerler aşılmış vaziyette. Bizzat bu raporda \'Burada sanayiye dayalı bir kirlilik söz konusudur. Bütün değerler aşılmıştır. Özellikle havdaki partikül madde oranı ciddi anlamda aşılmıştır. Yerleşim yerleri ciddi anlamda tehdit altındadır\' deniyor. Bunlar ortadayken buna rağmen santraller hala eski biçimde çalışmaya devam ediyor ve yetkililerce atılmış bir adım yok. Bunları halktan gizleyerek, ÇED raporlarında rakamlarla oynayarak, yeni santrallerin kurulmasına izin verenler hakkında mutlaka soruşturma başlatılmalıdır.\"
Görüntü Dökümü----------------------Beldenin drone görüntüsü-Termik santrallerinden detaylar-Ahmet Öztürk ile röp.
Süre:(7.21) Boyut: (822 MB)Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,(DHA)
========================================================
DEDAŞ GENEL MÜDÜRÜ: 6 İLDE 90 BİN ELEKTRİK SAYACINI OKUYAMIYORUZ
DİCLE Elektrik Dağıtım A. Ş. (DEDAŞ) Genel Müdürü Murat Karagüzel, Şırnak kırsalı başta olmak üzere sorumluluk bölgelerindeki 6 ilde 1 milyon 800 bin abonelerinin bulunduğunu ancak, bu abonelerden yaklaşık 90 binini güvenlik ve gösterilen direnç nedeniyle okumakta büyük sıkıntı çektiklerini söyledi. Karagüzel, \"90 bin aboneye tahakkuk çıkaramıyoruz, engelleniyoruz. Yani 90 bin sayacı okuyamıyoruz. Okunması için güvenlik güçlerinden yardım talep ediyoruz. Bütün önlemlere rağmen yılda bir veya iki kez okumaya çalışıyoruz\" dedi.Diyarbakır, Şanılurfa, Mardin, Şırnak, Siirt ve Batman\'a eletrik dağıtımı yapan DEDAŞ\'ın tahakkuk ve tahsilat konusunda güvenlik ve gösterilen direnç nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiği belirtildi. DEDAŞ Genel Müdürü Murat Karagüzel, sadece Diyarbakır\'a 520 bin aboneye bin 350 personel ve 340 araçla hizmet verdiklerini, personel sayısını 5 yıl öncesine göre 2.5 kat artrdıklarını ve abone sayısında da yüzde 20\'lik bir artış sağladıklarını söyledi. Resmi kayıtlara göre yüzde 70-75 olan kaçak kayıp oranını yüzde 63\'e düşürdüklerini ve yıl sonunda bunu yüzde 50\'ye indirmeyi hedeflediklerini söyleyen Karagüzel, \"6 ilde 1 milyon 800 bin abonemiz var. Bunlardan 90 binine tahakuk çıkaramıyoruz, engelleniyoruz. Yani 90 bin sayacı okuyamıyoruz. Okunması için güvenlik güçlerinden yardım talep ediyoruz. Kaçak ekipleri ve güvenlik güçleriyle gidip kontrol altına almaya çalışıyoruz. Bütün önlemlere rağmen yılda bir veya iki kez okumaya çalışıyoruz. Bu sayaçlara elimiz değsin, gözümüz görsün, biz bunun peşindeyiz\" diye konuştu.DEDAŞ Genel Müdürü Murat Karagüzel, Dicle Elektrik olarak hizmet bölgesinde karşılaştıkları sorunlardan da söz ederken, zaman zaman sayaçların okunamaması, görevlilerin engellenmesi, araç gereçlerin tahrip edilmesi gibi durumlarla karşılaştıklarını ifade etti. Karagüzel, \"Şırnak başta olmak üzere bazı bölgelerde uzun süredir güvenlik sorunu ve dirençle karşılaşıyoruz. Ekipler okuma yapmak için kırsaldaki yerleşim birimlerine giremeyebiliyorlar. Bu sayaçları okuma ve tahakkuk çıkarma konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktayız\" diye konuştu.
Görüntü Dökümü---------------ARŞİV-DEDAŞ ekiplerinin kontrolleri -Ekiplere saldırının görüntüleri
Ferit ASLAN/DİYARBAKIR, (DHA)-
==================================================
GÜMÜŞHANE\'DE ESRARENGİZ OLAY; 300 YILLIK TARİHİ KÖPRÜ ORTADA YOK
GÜMÜŞHANE\'nin Arslanca köyü Balahor Deresi üzerindeki 300 yıllık tarihi kemer köprü, ortadan kayboldu. Bir ayağının kalıntıları yerinde olan köprünün taşan derenin etkisiyle yıkıldığını sanan vatandaşlar dere boyunca yaptığı aramada taşları bulamadı. Köprünün taşları sökülüp çalındığından şüpheleniliyor. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait yüzyıllardır ulaşımda önemli görev üstlenen çok sayıda kemer köprünün yer aldığı Doğu Karadeniz\'de ilginç bir olay yaşandı. Gümüşhane’nin Arslanca köyündeki Balahor deresi üzerinde bulunan ve 3 yaylayı birbirine bağlayan 5 metre uzunluğundaki 300 yıllık tarihi köprü ortadan kayboldu. Yaylalara göç yolu üzerinde yer alan köprünün yerinde olmadığını fark eden köylüler büyük şaşkınlık yaşadı, durumu köy muhtarına bildirdi. Bir hafta önce yerinde olduğu belirtilen köprü için harekete geçen vatandaşlar arama çalışması başlattı. Bir ayağının kalıntıları yerinde olan köprünün taşan derenin etkisiyle yıkıldığını sanan vatandaşlar dere yatağı boyunca arama yaptı; ancak taşların izine rastlayamadı. Dere, çökse dahi iç içe geçmeli bloklar halindeki köprü taşlarını sürükleyecek debiye sahip olmadığına karar verildi. Daha öncede define kazısı yapıldığı belirtilen köyde köprünün taşları sökülüp çalındığından şüpheleniliyor. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
\'YIKILMIŞ OLSA TAŞLAR DEREDE OLMALIYDI\'
Arslanca Köyü Muhtarı Coşkun Doğan, vatandaşların verdiği \'köprü çalındı\' bilgisi üzerine alanda inceleme yaptıklarını belirterek köprünün yerinde olmadığını gördüklerini söyledi. Doğan, \"Köprünün çalındığı dedikoduları üzerine geldik. Baktık ki köprünün taşları dahi yerinde yok. Burada kalan taşların eşelendiği ve bir şekilde başka bir yere götürüldüğünü anladık. Bir hafta öncesine kadar köprü buradaydı. Köprü çökse bile deredeki bu az su, taşları sürükleme ihtimali yok. Köprü yıkılmış olsa bile taşlar dere boyunca olmalıydı. Etrafta hiç taş yok.Burada son 3-4 gün içerisinde neler oldu bilemiyoruz. Muhtemelen bu taşları buradan aldılar\" dedi.
\'KÖPRÜYÜ ÇALDILAR\'
Köprünün dereden akan suyun etkisiyle yıkılmasının mümkün olmadığını belirten Bilal Doğan da “Köprü 300 yıllık. Yaylaya göç edenler dere geçit vermeyince bu köprülerden geçerek hayvanları ile yaylalara ulaşırdı. Köprü taşları birbirine sıkıştırılma yöntemiyle yapılmış. Köklü bir tarihi olan köprüyü insanlar define, para aramak için yıktılar. Köprünün kendi kendine yıkılması mümkün değil. Önceden bu dere geçit vermezdi ama şimdi bir değirmeni bile çevirecek kadar su yok. Derenin bu köprüyü yıkması imkânsız. Kendiliğinden yıkılsa bile taşlar burada olurdu. Ortada taş yok. Köprüyü çaldılar\" diye konuştu.
‘BİR TARİH YOK OLDU, ÜZGÜNÜZ’
Çocukluk yıllarının o bölgede geçtiğini anlatan Yılmaz Akyıldız ise \"Çocukluk anılarımız bu derelerde, köprülerde geçti. Çocukken oralara yüzmeye giderdik. Yaylalara göç ettiğimizde o köprülerden geçerdik. Şimdi bir tarih yok oldu, üzgünüz\" ifadelerini kullandı.
KEMER KÖPRÜLER
Doğu Karadeniz oldukça engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Kıyıdan başlayan yüksek tepeler ve dağlar arasında derin vadiler bulunmaktadır. Derin vadiler içinde akarsu ve derelerin çok olması yörede sık aralıklarla köprü inşa edilmesine neden olmuştur. Köprüler, kemer ve korkulukları kesme taştan, diğer kısımları moloz taştan inşa edilmiştir. Kemer ayakları bazen dere yatağına bazen de dere kenarındaki ana kayalar üzerine oturtulmuştur. Her ne kadar bir yerden bir yere geçişi sağlasa da aslında köprüler, geçmişten gelen değerleri günümüze taşımada da büyük görev üstlenmektedir. Doğu Karadeniz\'de, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda kemer köprü, yüzyıllardır ulaşımda önemli görev üstleniyor.
Görüntü Dökümü---------------------Köprünün eski halinin fotoğraflarıKöyden detaylarKöprünün yerinden detaylarDereden detaylarKöprünün bir ayağının yerinden detayMuhtar ve vatandaşlarla röp. Haber: Selçuk BAŞAR - Kamera: Emre KOLTUK TRABZON-DHA