Die Welt: Korku tüm dünyaya yayılıyor

Die Welt: Korku tüm dünyaya yayılıyor

ABD ve Kuzey Kore arasında tırmanan gerginliğe ilişkin Die Welt gazetesinde şu satırlar göz çarpıyor:

"Korku tüm dünyaya yayılıyor. Gerginlik, sallantıdaki küresel istikrarı tehdit ediyor. Savaş yeniden düşünülebilir hale geldi. Şu anki veriler, kapsam ve şiddeti bakımından 1958 ile 1962 yılları arasındaki Berlin ve Küba krizlerine benzer bir çatışmaya işaret ediyor. Ancak şimdi korku ve aklın iyi bir şeye dönüşmesi beklentisi çok düşük. Son aylarda yol açtığı kargaşa ve şaşkınlık göz önüne alındığında Trump'ın küresel bir kriz yöneticisi olduğunu söylemek imkansız. Yine de ABD'nin, yaptırımların sertleştirilmesi yönündeki tutumu BM Güvenlik Konseyi'nde tam destek buldu ve Kuzey Kore izole edildi. Şimdi derin nefes alma, kriz yönetimi ve diplomasi zamanı!"

Düsseldorf'ta çıkan Handelsblatt gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Hesap ortada: Kuzey Kore, Çin'e bağımlı olduğu sürece, en çılgın süper güç bile Pekin ile bir savaşa girmez. Bunu eleştirenler, Soğuk Savaş döneminde Avrupa'nın da aynı mantıkla işlediğini unutmasın. Batı Almanya da uzun yıllar Doğu Almanya ile ekonomik ilişkiler konusunda kapıyı açık tuttu. 1950 yılında patlak veren Kore Savaşı'nda Çinli 'Gönüllü Birlikler' Kozey Korelilerin yanında ABD güçlerine karşı savaştı. Ancak bugün Pekin yönetiminin askerlerini, ne yapacağı kestirilmesi zor bir iktidar sahibi için kurban etmesi pek mümkün görünmüyor. Yani Pekin yönetimi sıcak bir savaştan kaçınmak için elinden geleni yapacaktır. Ancak Çin hiçbir zaman kayıtsız şartsız ABD'nin yanında olmaz. Eğer Donald Trump, bunu ekonomik bir anlaşma olasılığı ile değiştirebieceğini düşünüyorsa, yanılıyor."

Mannheimer Morgen'ın yorum sütunlarında ise Trump'ın da en az Kim kadar tehlikeli olduğunu savunuluyor:

"Trump faktörü de en az Kim kadar tehlikeli. Soğuk Savaş döneminde Amerikalılar bir şekilde hep güvenilebilir iyi taraftı. Ama artık o dönem geçti. Donald Trump'ın dizginleri çekmek konusundaki kestirilemezliği ve beceriksizliği yüzünden her çözüm yarı yolda kalıyor. Kim Jong Un çapındaki bir psikopatı kontrol altına tutumak için çatışmanın çözümünü kişisel kibir ve uyarıların üzerinde tutan konuya hakim, stratejik düşünebilen birine ihtiyaç var. Ve Trump bunların hiçbiri değil."

Lüneburg'da çıkan Landeszeitung ise yorum köşesini Yemenli insan tacirlerinin Afrikalı göçmenleri denize atmasına ayırıyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

"Sık sık Trump'ın şamatasının gölgesinde kalan iki sessiz drama dikkat çekmek için insan tacirlerinin barbarlığına ihtiyaç var: Bunlardan biri hem insan faktörünün ürünü hem de klima lanetinin bir sonucu olan Doğu Afrika'daki açlık felaketi, diğeri de insan tacirlerinin giderek vahşileşen iş modeli. Uluslararası topluluk, küresel çapta bir ağa sahip insan tacirlerinin vahşileşmesine daha fazla izin veremez. Örneğin 2008 yılında Sina Yarımadası'ndaki Bedevîler yeni bir ticaret biçimi geliştirdiler: Fidye istemek için ülkesinden kaçmaya niyetli olmayan Eritrelileri işkence kamplarına kaçırmak. İnsan rastgele istismar edilebilen ve sömürülebilen bir eşya, canının ise hiçbir kıymeti yok. Arap insan tacirlerinin eski rotasında acımasız bir biçimde işte bu bakış açısı hakim."

© Deutsche Welle Türkçe

dpa/BD/HS