Dilipak: AK Parti içindekiler de ayaklarını denk alsın; bir gün mutlaka onlardan da hesap sorulacak!

Dilipak: AK Parti içindekiler de ayaklarını denk alsın; bir gün mutlaka onlardan da hesap sorulacak!

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, "terör ve paralel belasından kurtulmadan kimseye huzur yok" dedi ve  "AK Parti içindeki AKP’liler de ayaklarını denk alsınlar. Belediyelerdeki, diğer kendilerinden hesap sorulmayacağını sanan özel kuruluşlardaki malum adamlar da, kim gelirse gelsin, bir gün mutlaka onlardan da hesap sorulacaktır, hem de geriye dönük olarak" ifadelerini kullandı. Dilipak'ın yazısında "Bu kriz AK Parti’nin kendi içini temizlemek için de bir fırsat aslında" sözleri yer aldı.

Dilipak'ın bugün (16 Mart 2016) Yeni Akit'te yayımlanan "Topyekûn savaş” başladı mı? başlıklı yazısı şöyle:

 

Savaş bütün şiddeti ile devam ediyor..

Doğuda PKK, batıda Paralel, güneyde PYD ve Esed-MOSSAD, kuzeyde Rusya.. İçeride sol-Marksist terör örgütleri

Topyekûn bir saldırı ile karşı karşıyayız..

Muhalefet büyük ölçüde terör estirenlerin şakşakçısı.. Malum media da öyle. Paris’te teröre karşı birleşenler, o teröre karşı uluslararası koalisyon nerede.. 

Bu sıradan bir terör saldırısı değil. Bu Türkiye’ye karşı örtülü bir savaş..

Biz Suriye’deki ateşi orada söndürmek istiyoruz, birileri o savaşı Türkiye’ye yaymaya çalışıyor..

Nasıl dün Ergenekon davasında CHP ve MHP Ergenekon’un avukatlığında buluştularsa, bugün de PKK ve Paralel aynı cephede savaşıyorlar..

Bu kirli oyuna ne Kürd, ne sol, ne liberal kesim, Çarşı destek veriyor. Paralel yapıya da, profesyoneller,  kriptolar dışında destek veren kimse yok. Halk desteği yok. Bir kısım sermaye, bir kısım media, bir kısım STK, dünkü 5’li çetenin yerini almış gözüküyor..

Bu saldırılar sürpriz değil, bekleniyordu. Mayıs sonuna kadar devam edecek.. Önce hepsi birden iktidara saldıracaklar, sonra da hepsi birbirini boğazlayacak, başarılı olurlarsa.. Başarı şansları normal şartlarda %0. Tamam kan dökecekler, ses getiren eylemlere imza atacaklar, ama sonuçta, hep birlikte batacaklar.. Kendileri de tek başlarına varlık gösteremedikleri için bir araya geldiler. 

Bu senaryo sadece bileşenlerin aklından oluşmuyor. Başka bir akıl tarafından yönetiliyorlar.. Bu süreçte bazı şeyleri onlar da anlayacak.. İktidar bu süreçte bu topyekûn saldırıya karşı topyekûn cevap verecek.. PKK, Paralel yapı, Marksist grublar ya da liberal görünümlü ajanlar artık aynı yekûn içinde yer alıyor..

Bu arada Zaman gazetesi beklendiği gibi dibe vurdu. Zamanın tiraj kaybı 544.665. Son açıklanan tirajı 3.668. Todays Zaman da 3.091 kayıpla 1.108’e geriledi. Ulusal basın toplamda 358.000 kayıpla haftayı kapattı. Zaman 1.’likten 40.’lığa yuvarlandı. Hürriyet 563 tiraj artışı ile 1. oldu. Toplam tirajı ise 349.764. 2. sırada Posta var. 3. sırada Sabah, 4. sırada Sözcü. Posta haftayı 964, Sabah 2637 ve Sözcü 2.086 tirajla kapattı. Habertürk ise 68.867 tiraj artırdı. Bir diğer büyük tiraj artışı paralel Meydan’da  52.050 tiraj artışı ile 145.954 satışla 8. sıraya yükseldi. Paralel Özgür Düşünce ise 15.147 tiraj artışı açıkladı. Bu arada Karar diye bir gazete daha çıktı ve ilk hafta 45.298 tiraj açıkladı. Ulusal basının son toplam tirajı  3.477.754. Zaman’dan boşalan boşluğu doldurmak isteyen 4 gazete, Meydan, Özgür Düşünce, Karar ve Habertürk toplamda 182.000 tiraj artışı gösterdi. Görünen o ki, 3 milyonun üstündeki tirajların bir kısmı hayali, bir kısmı da propaganda bülteni olarak çıkıyor. 3 milyonun 1 milyonu kamu alımı, 1 milyonu kurumsal ya da promosyon. Gerçek tiraj 1 milyon.

Zaman’a reklam verenler dolandırıldı mı ya da bu nam altında örgüte para mı aktarıyorlardı. Bu abonelerin parasını kim ödüyordu. Aboneler almadıkları gazetenin parasını geri alacaklar mı. BİK bu konuda bir soruşturma başlatacak mı? Çünki bir sürü kamu ilanı ve reklamı da var. Özel şirketlerin boy boy ilanları vardı. Olmayan bir tirajla hakkedilmedik mahkeme ilanları 3. şahıslar açısından hukuki bir sonuç doğurur mu, bunun da soruşturulması gerek.

Zaman gazetesine atanan kayyım Avukat Tahsin Kaplan, “650 bin abonenin varlığı ile ilgili ciddi şüphelerimiz var. Tek bir abonenin bile bilgisine ulaşamadık” diyor. Bu arada Zaman gazetesinin binası da satılmış. Kayyım, “Gazetenin tiraj, abone ve baskı sayısı ile ilgili rakamları kurum çalışanlarından sorduk. Bu konuda gazetemizin abonesinin olmadığı söylendi. Abonelerin gazeteden farklı bir şirket olan Cihan Medya Dağıtım A.Ş tarafından sipariş verilmek suretiyle toptan alındığı ve o şirket tarafından abonelerine dağıtım yapıldığı bilgisi verildi” diyor. Yani el konulacağını biliyorlarmış ve minareyi çalan kılıfını hazırlamış. “Gerek Feza Gazetecilik A.Ş kayıtlarında gerekse Cihan Medya Dağıtım A.Ş yöneticilerinin bize verdiği beyanlara göre herhangi bir abone listesi mevcut değil. Dağıtıldığı iddia edilen 650 bin gazetenin nereye ve nasıl dağıtıldığını, bu gazetenin paralarının kimler tarafından hangi yöntemle ödendiğini gösteren bir bilgi ve belgeye henüz ulaşabilmiş değiliz” diyor yetkililer. Gazete basılıyor, abone için bütün gazeteler tek bir şirkete devrediliyormuş. Şimdi o yapı tekrar devreye giriyor, Zaman gazetesinin dağıtıldığı yerlere paralel yapının yeni gazetelerini dağıtıyor. 650.000 kişilik abone listesi ise hâlâ ortada yok. Terör ve paralel belasından kurtulmadan kimseye huzur yok. Bu saatten sonra da devletin geri adım atması sözkonusu değil. Media ve STK’ları kontrol edemiyorsanız, yargı, özerk kurumlar, finans kuruluşlarını hukuk çerçevesinde tutamıyorsanız bu savaşı kazanamazsınız.

AK Parti içindeki AKP’liler de ayaklarını denk alsınlar. Belediyelerdeki, diğer kendilerinden hesap sorulmayacağını sanan özel kuruluşlardaki malum adamlar da, kim gelirse gelsin, bir gün mutlaka onlardan da hesap sorulacaktır, hem de geriye dönük olarak. Çünki bunlardan kurtulmadıkça, kimseye rahat yüzü yok. Bu kriz AK Parti’nin kendi içini temizlemek için de bir fırsat aslında. Bize şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.. 

Ankara saldırısından sonra bir sonraki saldırının tarihini de açıkladı yabancı misyon çevreleri. 20 Mart. Yer yine Ankara. İnşallah bu defa eylemi gerçekleştirmeden yakalanırlar. Aileler çocuklarına sahip çıkar ve bu yapılarda yer alanlar da akıllarını başlarına alırlar.. Bu saldırılar karşısında her kesimden sessiz kalanlar aslında bu eylemlerin suç ortaklarıdır. Selâm ve dua ile.