Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, seçim sonuçlarına ilişkin olarak, "AK Parti’ye yakın sermaye aklını başına toplamalıdır. AK Parti üniversitelerde varlığını güçlendirmeli.. AK Parti’ye yakın media da kadrosunu ve söylemini yeniden gözden geçirmeli" dedi. Dilipak, "STK ve oda yönetimleri yanında, çalışma düzeni yeniden gözden geçirilmeli, iktidar STK ilişkisi yeniden yapılandırılmalı" ifadesini kullandı.
Dilipak'ın Yeni Akit'te "Şimdi" başlığıyla yayımlanan (10 Haziran 2015) yazısı şöyle:
Seçim sonuçları netleşti. Ufukta bir koalisyon ya da azınlık hükümeti değil, erken seçim gözüküyor. Beştepe’den gelecek açıklamayı görmek gerek bir de. Bu durumda, erken seçim olacaksa, belli bir süre için barış süreci de, ekonomik programlar da, Anayasa değişikliği de, Başkanlık sistemi de askıya alınacak demektir. Sonrası ne olacağını göreceğiz. MHP ile koalisyon kurulacaksa, o zaman yine barış sürecinin geleceği, koalisyon protokolüne bağlı olacaktır. AK Parti birtakım transferlerle yola devam edebilir mi? Bunu da zaman gösterecek. AK Parti’de gelen kadar gidecek olanlar da olabilir. Bunu da görmek gerek.
Gelişmelerle ilgili bir tahminde bulunabilmek için önce kesin sonuçlar açıklanacak. Ardından başkanlık divanı teşkil edecek. Meclis içtüzüğüne göre yemin merasimi grub ve komisyonların teşkili sözkonusu. Sonra hükümeti kurma süreci başlayacak. 45 günde hükümet kurulamaz ise erken seçim. O zaman Davudoğlu hükümeti seçime götürecek. Ya da seçim şartlı bir azınlık hükümeyi veya koalisyon kurulacak. Ekim sonu ya da kasım gibi seçime hazır olunması gerek.
AK Parti seçmenle inatlaşmamalı. “Ben yaptım oldu” olmaz. fiapkanızı assanız, “oy verin” deseniz oyunu vermez bu kadar büyük bir seçmen kitlesi bir bütün olarak. Parti ve tarikat aynı şey değil. Sandığa gitmeyen seçmen, iptal oylar ve 18 yaş grubu üzerine düşünmeli. Trajik oy kaybı yaşanan illerde il yönetimini ve aday profilini değiştirmeli.
Gençlik teşkilatlarında işadamları, çocukları ya da seçkinler yerine kitlesel temsil kabiliyeti olan daha çoğulcu bir profile ihtiyaç var. Dil bilen, yurtdışında okumuş kolej mezunu tiplerin halkla ilişkisi çok zayıf. Her şeyi satınabileceklerini zannediyor bu çocuklar. Her şeyi reklam ajansları ve organizasyon şirketleri üzerinden planlamaya kalkıyorlar. Üniversitelerde yoksunuz. ‹mam-Hatipler eski ‹mam-Hatip değil. Öğretim elemanları ve müfredat yetersiz.. Bakın sizi buraya taşıyan duacınız olan, çileye talip gayret sahibi insanları unutmayın. Bu sayede servet ve makam sahibi olanların bazıları geldikleri yeri unuttular. Belki utandıklarından onlarla selamı sabahı kestiler. Kendilerini oralara taşıyanların vakıflarını, derneklerini ele geçirmeye kalktılar, kendilerine destek vemeyenlere sırtlarını döndüler..
Erdoğan ve Davudoğlu halk adamı ama içinizde bazıları konsep evlere, yüksek duvarlı sitelere çekilip, camilerini bile değiştirdiler.. Halk buluşmalarında ve dini halkalarda, iş konuşulmayan, VIP katılımı olmayan hiçbir yerde artık görünmez oldular. Çok fazla buğday hesabı yapılıyordu. Seçmenle çıkara dayalı bir ilişki sağlıklı değil.
Siyaset sivil örgütleri, sivil aklı boğdu.. Üst bürokrasi ve o danışmanlarınız, kendileri stratejik danışmanlık yapan kuruluş temsilcileri erişilmez oldular. Herkese talimatlar yağdırıyorlardı. Eee, parayı veren düdüğü çalıyor.. Zengin ettiğiniz sermaye sahipleri parti il ve ilçe teşkilatları ile al gülüm - ver gülüm ilişkisi içine girmişti. Yeni sermayedarın STK’larla bir bağı yoktu. Her şey siyasetle bağlantılı idi. Siyasetin arka bahçesi, sivil örgütlerle rekabete girdi. Burada bir yanlışlık var. AK Parti sivil-siyasal ilişkisini şekil ve sınır olarak yeniden sorgulamalı.
Yolsuzlukların üzerine gitmek zorundasınız. Bakın, belediyelerde işler yolunda değil. Belediye üst yönetimini ve iş ilişkilerini mercek altına alın. Partiye yardım “davaya sadakat”ın tek ölçütü olamaz. “Himmet” ve “dua” “buğday”dan daha değersiz değildir. Birilerinin “cömertliği” sizi aldatmasın, onlar kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar. O kadar..
Durum açık. fiu anda Davudoğlu hükümetin başında. Yeni bir hükümet, erken seçim şartı ile de olsa yine Davudoğlu tarafından kurulacak.. Tek alternatif, seçim hükümetinin CHP, MHP ve HDP’nin birlikte koalisyon kurması ve AK Parti’nin ana muhalefete düşmesi sözkonusu ki, bu çok zayıf bir ihtimal.. Büyük bir ihtimalle Türkiye’yi seçime götürecek olan AK Parti’nin azınlık hükümeti olacak. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonuçta onun kurulacak hükümet üzerinde ciddi bir etki gücü olacak. Belediyeler büyük ölçüde AK Parti’ye bağlı. Bu koalisyon tartışmaları ve belirsizlik sürecinde eşzamanlı olarak başkanlık sistemi yeniden gündeme oturacaktır.
Seçim tahmini ile ilgili olarak, AK Parti ve HDP konusunda yanıldım. HDP’nin potansiyel olarak ’ye ulaşabileceğini düşünüyordum ama, kadro ve söyleminin bu seviyeye çıkmasına engel olacağını düşünüyordum. Diğer partiler buharlaştı. SP ve BBP’liler bu sonuçtan pek de mutlu olmamışlardır. Bu sonuç en çok HDP’yi mutlu etmiştir. MHP kendini muhafaza etti. AK Parti 1. Parti ama oy kaybetmiştir. fiimdi, AK Parti’ye yakın sermaye aklını başına toplamalıdır. AK Parti üniversitelerde varlığını güçlendirmeli.. AK Parti’ye yakın media da kadrosunu ve söylemini yeniden gözden geçirmeli. STK ve oda yönetimleri yanında, çalışma düzeni yeniden gözden geçirilmeli, iktidar STK ilişkisi yeniden yapılandırılmalı. Birtakım klikler ya da cemaatler de partiyi ele geçirme hayalinden vazgeçsinler. Ele geçireceğiniz AK Parti, eski parti olmaz. Bunu görün.
Bürokrat, danışman, destek alınan kurumlar ve çevrelerle ilişki yeniden elden geçirilmelidir.. Partinin vitrinindeki isimler de değiştirilmeli, taşradaki partinin mevcut vitrinleri de.. Parti teşkilatınıza dışarıdan biri gelse, “niye geldin, ne işin var” diye kapıda sizi karşılayan bu işlerle hiç ilgisi olmayan yakışıklı bir memurla halkla ilişki kuramazsınız. Size sadece işi ya da şikayeti, talebi olanlar gelir. Parti teşkilatının yanına parti lokalleri açın o zaman. Sürekli insanlar gelsin, sürekli sohbetler olsun..
Bakın bu uyarı sadece AK Parti hükümetine değil, yerel yönetimine, iş dünyasına, STK’lara da bir uyarıdır ve tabii seçmene de, partili ve partisiz herkese bir uyarıdır. Herkes layık olduğu gibi idare olunacaktır sonuçta. “fiöyle olmasaydı böyle olmazdı” gibi saçmasapan varsayımlarda polemik yapmaya gerek yok.. Yanlışlarımızı görüp düzeltelim. Yanlış adamlar yanlışlarında ısrarcı ise yol verin gitsin. fiimdi önümüze bakma zamanıdır. Aynı çukura tekrar düşmek istemiyorsanız gerçeklerle yüzleşmelisiniz. Selâm ve dua ile..