Dilipak: Yeni bir darbe mümkün

Dilipak: Yeni bir darbe mümkün

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak  "Darbe, savaş ve terörü mümkün kılan bütün şartlar devam ediyor. Toprak-nüfus ilişkisi, nüfus-para ilişkisi, jeopolitik sorunlar, jeostratejik sorunlar, piyasa şartları, su ve mineral dağılımı, enerji kaynaklarının dağılımı gibi bütün sorunlar devam ediyor" görüşünü dile getirdi.

"Şunu da aklımızdan çıkartmayalım, şeytan tatile çıkmayacak, bu gibi zamanlarda fazla mesai yapacak" iddiasını ileri süren Dilipak, "Tek bir FETÖ de yok, tek bir BÇG de.Kaldı ki, onlar da kolay kolay teslim bayrağı çekmeyecek. Bugün de, bundan sonra da savaş da mümkün, terör de, darbe de" diye yazdı.

Abdurrahman Dilipak'ın "Yeni bir darbe mümkün mü?" başlığıyla yayımlanan (1 Mart 2017) yazısı şöyle:

Bakın, darbe, savaş ve terörü mümkün kılan bütün şartlar devam ediyor.. Toprak-nüfus ilişkisi, nüfus-para ilişkisi, jeopolitik sorunlar, jeostratejik sorunlar, piyasa şartları, su ve mineral dağılımı, enerji kaynaklarının dağılımı gibi bütün sorunlar devam ediyor.

Şunu görelim, savaş, terör ve darbeler bunun için..

Şunu da aklımızdan çıkartmayalım, şeytan tatile çıkmayacak, bu gibi zamanlarda fazla mesai yapacak.

Tek bir FETÖ de yok, tek bir BÇG de.. Kaldı ki, onlar da kolay kolay teslim bayrağı çekmeyecek. Bugün de, bundan sonra da savaş da mümkün, terör de, darbe de..

Ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi.. Hayır da şer de O’nun iradesine tabidir. Biz sadece O’nun rızasını istiyoruz. O her şeyi, gören, duyan, bilen ve hüküm sahibi olandır.. Bütün bu olanlar ve olacak olanlar bizim için bir imtihandır. O bizi, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Ayrıca, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde de o hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, o bilir. Onların bir planı varsa, Allah’ın da onlar hakkında bir hükmü vardır: Mekerallahu!

FETÖ yeni bir darbe planı içindeymiş. O hasta bir adam. Şizofren ve megaloman.. Onun peşinden gidenler de aynı.. Aslında bu ve benzeri adamlarla, bunların peşinden gidenler birbirlerine benzer. Aralarındaki ilişki, tencere-kapan ilişkisi gibidir. Bunların bir kısmı medyumik özelliklere sahiptir, kendi kendini hipnotize ederek kendini bağımlı kılar. Birileri başkaları tarafından ipnoz edilerek biyonik robot ya da mankurt haline getirilmiş, dönüştürülmüş olabilir.. Bakın bu konuda aslında çok önemli teknik gelişmeler oldu. Öğrenme ya da ezberleme, sağlık ya da kişilik tranformasyonu konusunda silah nitelikli çok önemli gelişmeler sözkonusu. Post subliminal şeyler bunlar.. Ve bizim ülkemizde, bize karşı da uygulanıyor.. Humanoid şeyhler/liderler/gurular/yaşam koçları çok uzak değil gibi sanki!

Biz hep sıcak savaş, soğuk savaş penceresinden bakıyoruz olaylara. Şu anda asıl belirleyici bu, geleceğin savaşları kansız, acısız olabilir.. Darbeler de öyle. Patlayıcılı silahlar artık patlayıcısız silahlara bırakacak. Lazer toplarını da geçin megatron bombası, patlayıcısı da yok mermisi de, saniyede 300.000 km hızla hedefini vuruyor, hem de yüzlerce KM’den.. Nükleer silah, kimyasal silah, biyolojik silah yöntemleri de eskidi. Sanal silahlar ve savaşlar, sanal askerler gündemde.

Neyse, yani öyle savaş, terör ve darbeler hemen bitmeyecek. Bir şekilde devam edecek.. Bu FETÖ’den önce de böyleydi, FETÖ de bunun bir parçası, FETÖ’den, PKK’dan, BÇG’den sonra da devam edecek. Hem de daha sofistike, daha bilimsel, daha hi-tech! Ya da Post Tech! Bio Think-Tech.

Günümüze dönecek olursak, Gezi, terör, suikast, canlı bomba, bomba yüklü araçlar, cezaevi isyanları, borsa manipülasyonları, uluslararası kamuoyunun harekete geçirilmesi, basın ve STK’ların harekete geçirilmesi, sınır ihlalleri, roketli saldırılar, sabotajlar, aklınıza gelen bütün yöntemleri kullanmaya çalışacaklar.

Hapishaneler, hapistekilerin yakınları, uyuyan hücreler, dışarıdaki unsurlar, yedektekiler, paralel yapılar, hepsi üzerinde planlar yapılıyor olsa gerek.. Ama önce şu referandum sonuçlarını bir görmeleri gerekiyor. Referandum öncesi ise, önce kendi tabanlarına umut vermeleri, motive etmeleri, onları harekete geçirmeleri gerek.. Tabi bu arada iktidara ve MHP’ye karşı salvoları devam edecek. Bunu yasal zeminde CHP, HDP ve Meral Akşener, ya da yurtta sulh hareketi üzerinden yapacaklar.. AK Parti içindeki kendi adamları üzerinden bir şey yapamıyorlar. Zaten de halkın üzerindeki toplumsal hassasiyet devam ediyor. Şimdi onu “Mağduriyet” tartışmaları ile tersine çevirmeye çalışıyorlar..

Evet, referanduma kadar eli boş beklemeyecekler, eğer bu süreçte bir fırsat elde edemezlerse, referandum sonuçlarına odaklanacaklar.. FETÖ davaları FETÖ için sinir bozucu. Görevden alınanların parasal imkânsızlıkları bu çevrelerde hükümete ve örgüte yönelik öfke sebebi. Örgüt sadece kendileri açısından risk oluşturan, itirafçı olmaları halinde örgüte zarar verebilecek olanlara yardım ulaştırmaya çalışıyor. Üzerinden örgütün mal varlığı ve hesabı olanlar ise deşifre olma korkusu ile örgütle para ilişkisi kurmaktan kaçınıyor.

Örgütün bir diğer operasyon alanı, kendilerini suret-i haktan göstererek, kendilerinden ayrılanları FETÖ’cü olmakla itham etmeleri. Hatta kendilerine karşı olanların FETÖ’cü olduklarına dair fabrikasyon belgeler-dedikodular üreterek sapla-samanı birbirine karıştırma çabaları. Zaten nerede ise bulaşmadıkları kişi ya da kuruluş yok..

Örgüt üyeleri, örgütün karanlık ilişkilerini bildikleri için korkuyorlar.. Örgüt, hem fiziki ve hem de psikolojik yöntemler ve aynı zamanda dini bir takım kurgularla bunları psikolojik açıdan köle haline getirmiş. Ayrılmaları halinde madden ve manen büyük bir ceza ile karşılaşmaktan korkuyorlar.. Bu da örgütün tabanında çözülmeyi zorlaştırıyor. Örgüt de bunu fırsat bilerek bir an evvel içine düştüğü çıkmazdan kurtulmak istiyor. Bunun için ilk fırsatta harekete geçeceklerdir. Gelecek günlerin geçen günleri aratacağı endişesi hakim. Onun için bu işi geciktirmek istemiyorlar, ama süreç kendileri açısından tam bir felaket. Hem Türkiye, hem ABD ve hem de diğer sponsorları ve örgütlü oldukları ülkeler açısından durum aynı..

Tabi önce Türkiye’de kendilerini güvende hissetmeleri gerek. Bu da ancak bir darbe ile mümkün. Mevcut durum ise bu açıdan son derece zor ve böyle bir kalkışma olsa, başarsalar bile, halkın ayaklanarak darbecilere karşı çıkması ve kendileri için bu işin tam bir felaketle sonuçlanması.. Çünkü bu kez bu işin sonuçları sanık sandalyesine oturtulup müebbet hapisle cezalandırılmaktan çok daha vahim olabilir.. Yeni bir darbe girişimi mümkün, ama bu eskisinden daha zor ve sonuçları itibarı ile daha vahim olacaktır.. Selam ve dua ile..