Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada Muhittin Zenit ve Özkan Mumcu tahliye edildi.Duruşma 24 Mayıs'a ertelendi. Zenit, duruşmada "Hrant Dink, bu ülkede çok insandan daha şerefli ve üstün bir insandır. Kişisel olarak söylemiyorum ama devlet olarak bir insanın ölmesine göz yumduk" demişti.
Hrant Dink cinayeti davasında kim kimdir?
Hürriyet'in haberine göre, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, tutuklu sanıklardan emniyet amiri Özkan Mumcu ile polis memuru Muhittin Zenit'in, tutuklu kaldıkları süre ve suç vasfının değişmesi ihtimali gözönünde bulundurularak tahliyesine karar verdi. Mahkeme Heyeti, Mumcu ve Zenit'in yurtdışına çıkışlarını ise yasakladı.
Heyet, Ali Fuat Yılmazer, Ercan Demir ve Ramazan Akyürek'in ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Mahkeme heyeti, reddi hakim taleplerinin de değerlendirileceğini belirterek, reddedilmesi halinde bir üst mahkeme olan 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz edilebileceğini vurguladı.
Bu arada, mahkemenin kararından önce duruşmada söz alan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "Elbette burada yargılanıyor olmam, Hrant Dink'in hayatından önemli değil. Elbette 14 aydır tutuklu olmam Dink ailesinin yaşadıklarından önemli değil" diyerek, suçlamaların mesnetsiz olduğunu savundu.
Akyürek, "Cinayet sonrasında yaptığım bildirimlerin kayıtlarının silinmesini isteyenler masum ilan edilirken, kayıtları silmeyen ben suçlu ilan edildim. Cinayetin faillerini tanımıyorum. Hiçbir şekilde irtibatım olmadı. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de, "25 yıldır Emniyet teşkilatında görev yapmış biriyim. 25 yıl boyunca bir tane tahkikat konusu olmadı hakkımda. Türkiye'de değişen siyasi konjonktür nedeniyle suçlanıyorum. Bunlardan en önemsediğim ise Hrant Dink Davası'dır. Bu iddianamenin amacı gerçeği ortaya çıkarmak değildir, suçluları gizlemektir, olayı karartmaktır" diyerek tahliyesini talep etti.
Ancak mahkeme Akyürek ve Yılmazer'in tahliye taleplerini reddetti.
2003 yılı temmuz ayında Trabzon Emniyeti’nde memur olarak göreve başladı. Erhan Tuncel’le yaptığı telefon konuşması ortaya çıktı. 15 Şubat 2006 tarihi F4 raporunda “Hayal, ne pahasına olursa olsun Dink’i öldürecek” evrakı altında imzası var.
Zenit’in, Dink cinayetine dair elde ettiği bilgilerin tamamını aktarmadığı, Hayal ve üyesi olduğu örgütün kararlılığını bildiği ve cinayet tasarısındaki değişiklikleri evraklara aktarması ve örgüte operasyon yapmadığı iddiasıyla yargılanması talep ediliyordu.
2004 yılı Ekim ayında Trabzon Emniyeti’ne atandı. Komiser yardımcısı ve sonrasında komiser olarak görev yaptı. Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklu.
Dink’in öldürülmesinin ardından polis memuru Muhittin Zenit ile polis muhbiri Erhan Tuncel arasındaki telefon görüşmesinde şu ifadeler yer almıştı:
- Zenit: Ne oğlum, direkt kafaya sıkmışlar. - Tuncel: Öldü mü? - Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı. - Tuncel: Yakalandı mı peki? - Zenit: Yok canım. -Tuncel: Hımmm... Zannetmiyorum abi bunların olduğunu ya. - Zenit: Valla bilmiyorum. - Tuncel: Yani şeyden değil de. Bizim yani devlete karşı boynumuz kıldan incedir. Paylaşırız. - Zenit: Kardeş şimdi konuştuğumuzla o. Birbirinden farklı da. -Tuncel: Konuştuğumuz farklı da, herkesin hedefinde vardı. - Zenit: Biliyorum ben. Sen şimdi benle muallaklı konuşuyorsun. Koyayım **na gebermişse gebermiş. ‘Onu kim gebertti?’ diye sorgulamıyorum. O konuda samimiyetimden şüphe duyuyorsan o ayrı bir şey. - Tuncel: Yok abi yok kesinlikle. Eğer bizle alakalıysa araştırırım ederim, getirir uygun bir şekilde size de teslim ederim yani. - Zenit: Ulan oğlum niye getiriyorsun? Getirmenin ne gereği var?