T24- DDK'nın Dink raporunun karartılan 5 maddesi, yargı sürecinin nasıl yanıltıldığını ve delillerin karartıldığını gözler önüne seriyor.
Hrant Dink cinayetine ilişkin hazırlanan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunun sansürlenen kısımlarının tamamına Radikal ulaştı. İsmail Saymaz'ın haberine göre, raporun bu sansürlü kısımları hem örgüte hem de cinayetin karanlık ilişkilerine ışık tutacak somut bilgiler içeriyor. Daha önce bir kısmı yayımlanan DDK raporunun karartılan 5 maddesi, Trabzon Emniyeti, Trabzon Jandarması ile İstanbul Emniyeti ve MİT’in cinayette ciddi ihmallerine işaret ediyor. Sansürlü kısımlarda yer alan tespitlere göre, Trabzon İstihbarat Müdürü Ercan Demir, Yasin Hayal ve grubunu takip ettirmeyerek, cinayetin önünü açan ihmallere neden oldu.
Trabzon Jandarması, Pelitli’de altı muhbiri bulunduğu, 1500’e yakın görevlisi olduğu halde, gelmekte olan Dink cinayetini fark edemedi. İstanbul Emniyeti, Dink’i cinayetten önce korumadığı gibi, sonra da evrakta tahrifat yaptı. Raporda, Yasin Hayal ve grubunun izlenmemesinde İstihbarat Şube Müdürü Ercan Demir ve istihbaratçı Mehmet Ayhan’ın ihmallerine de dikkat çekildi.
6. MADDE: Trabzon Emniyeti’nin Yardımcı İstihbarat Elemanı (YİE) Erhan Tuncel’den gelen, Yasin Hayal’in Hrant Dink’e suikast düzenleyeceği ihbarını İstanbul Emniyeti’ne ilettiği halde, Pelitli’deki jandarma birimi ve Trabzon Valiliği ile paylaşmadığı vurgulanıyor. Trabzon Jandarması’nın ihmalleri yargılama konusu olurken, ilgili polis memurları için soruşturma izni verilmemesinin ‘izaha muhtaç’ olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, “Cinayetin işlendiği dönemde görevde olan emniyet personeli ile ilgili ihmal iddialarının soruşturma/kovuşturma açılabilmesi açısından yeterli düzeyde ve ciddi olduğu” ifade ediliyor. Bu kuşkular şöyle: * Yasin Hayal’in Trabzon’dan İstanbul’a gidişinin fark edilemeyişi ve bu dönemde dinleme işleminin yapılmaması. Hayal’in, Kasım 2007’den 22 Ocak 2007’ye kadar aralıksız dinlenirken, yalnızca keşif İstanbul’a gittiği döneme denk gelecek şekilde, 3 Ağustos 2006-29 Eylül 2006 arasında dinlenmemesi, * Erhan Tuncel’in, tetikçi olarak Ogün Samast’ın belirlendiğini iletme girişimlerinin Trabzon Emniyeti’nce karşılıksız kalması, * Cinayet öncesi teknik takibe alınan Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in görüşmelerinin cinayet öncesinde çözümlenmemesi, * YİE’den Kasım 2006’da çıkarıldığı kaydedilen Erhan Tuncel’in yerine bir başka eleman temin edilmemesi, Pelitli’nin takipsiz kalması, * Yasin Hayal ve grubunun takip edildiğinin belirtilmesine rağmen bunu kanıtlayan bir belgenin sunulmaması, * İl Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın, “Bana cinayet hazırlığıyla ilgili bilgi verilmedi” açıklamasının personeli tarafından doğrulanmayışı. 7. MADDE: Dink’in öldürülmesine yönelik olarak silah temin edildiği ve/veya edilmek üzere teşebbüste bulunulduğuna ilişkin (polise göre) açık ve net istihbarata rağmen bu istihbarat; Trabzon Jandarma Komutanlığı’nca işleme konulmadı ve bir adli ya da idari birimle paylaşılmadı.
Cinayetten sonra, “geçmişteki istihbari zafiyetlerini saklamak amacıyla 20.01.2007 tarihli ‘görev sonuç raporu’ ve 20.01.2007 tarihli ‘haber kayıt ve bildirim formu’ isimli belgeler gerçeğe aykırı olarak, belgeler içerisinde bahsedilen faaliyetler icra edilmeden düzenlendi. Ayrıca şu iddialar da açıklığa kavuşturulmadı: Yasin Hayal’in Dink’i vuracağı bilgisini veren Coşkun İğci jandarmanın kayıtlı haber elemanı mıydı? Pelitli’de görevli diğer yardımcı istihbarat elemanları cinayete ilişkin bilgi verdi mi? Cinayet anında kullandığı silahın Ardeşen yapımı olduğu bilgisi henüz yakalanmadan önce Trabzon İl Jandarma Komutanlığı tarafından nasıl bilindi? Trabzon Jandarması’nda görevli bazı personelin sanıklar ile normal görev sınırlarını aştığı düşünülen ilişkilerinin cinayetle ilgisi var mı? Ayrıca jandarma hakkındaki iddialara ilişkin arşivlerdeki belge ve dijital kayıtlar üzerinde inceleme yapılmadı. 8. MADDE: İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi’ndeki görevlilerin Trabzon’dan 17 Şubat 2006’da Dink’e yönelik eylem yapılacağı istihbaratı üzerine gerekleri yerine getirmediği; Yasin Hayal’in ağabeyi Osman Hayal’in çalıştığı yerde araştırma yapmadıkları halde yapılmış gibi gerçeğe aykırı tahkikat raporu düzenlendiği; şüphelilerle ilgili telefon numaralarını cinayetten sonra sorguladıkları halde önceden sorgulamış gibi belge düzenlediği iddiaları araştırılmış olup kamu görevlileri, ihmal şüphesi makul ve yeterli deliller ile ortaya konmuş olmasına rağmen yargı önüne çıkarılmadılar. Ayrıca 2004’ten bu yana açık tehdit ve ihbarlarla Dink’in hedef haline geldiği ve hayatının ciddi biçimde tehdit altında olduğu somutlaştığı halde, istihbaratın gerekleri yerine getirilmedi, istihbarat hakkında dönemin valisine ve il emniyet müdürüne bilgi verilmedi ve Dink’in korunması için gerekli ve yeterli tedbirler alınmadı. Ayrıca, İstanbul İstihbarat Şubesince yapıldığı iddia edilen bazı iş ve işlemlerin cinayetten sonra yapıldığına ilişkin yeterince kuşku ve delil oluştuğu görülmüştür. 9. MADDE: Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı’nın gerek ilk istihbaratın alındığı dönemdeki personeli gerekse cinayetin gerçekleştiği dönemdeki personeli hakkında iddia olunan ihmal fiillerine dair yapılacak herhangi bir işlem bulunmuyor. 10. MADDE: Hrant Dink’in İstanbul Valiliği’nde uyarılması olayında adı geçen MİT personeli ve MİT’le ilgili hususlar hakkında Başbakanlık müfettişlerince inceleme yapılmış olup soruşturma önerisinde bulunulmadı. Dink ailesinin başvurusu üzerine Başbakan tarafından soruşturma izni verilmiş ve zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilmiştir. Öte yandan, cinayetle ilgisi olduğu iddia edilen bazı kişilerle MİT mensubu olduğu ifade edilen kişilerin irtibatlarına yönelik şüpheli hususlar ile Dink’e yönelik tehdidin hem Trabzon Emniyeti hem de Trabzon Jandarması ıttılaına girmesine rağmen Trabzon MİT Bölge Başkanlığı’nın ıttılaına girmemesi hususunun, MİT Müsteşarlığı’nca ve/veya savcılıkça aydınlığa kavuşturulması gerektiği düşünülmektedir.
DDK, Dink cinayetine ilişkin hazırladığı raporun dışında bir de 31 sayfalık teknik inceleme raporu daha hazırladı. DDK Üyesi Mehmet İlhan’ın 22 Şubat 2012’de hazırladığı rapor, kimi şüpheli kamu görevlilerine ilişkin açılmış 2007/972 sayılı soruşturma dosyası kapsamında değerlendirilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Raporda; Trabzon Emniyeti’nin “İmha ettik” dediği Yasin Hayal’e ait tape kayıtlarını aslında silmeyip sakladığı, tape kayıtlarının depolandığı iki DVD’nin de İstanbul’da bulunamadığı belirtiliyor. Ayrıca cinayet mahalli ve saatini gösteren kamere kayıtlarının da İstanbul Emniyeti tarafından alınıp kaybedildiği tespit edildi.
DDK’nin raporuna göre; İstanbul Başsavcılığı, cinayet sonrasında, 16 Şubat 2007’de, Trabzon’dan elinde sanıklara ilişkin 2004 yılından bu yana ne kadar dinleme kaydı varsa DVD ortamında gönderilmesini istedi. Trabzon, Hayal’in 8 Kasım 2005’ten 22 Ocak 2007’ye kadar dinlendiğini, fakat 3 Ağustos 2006’ya kadarki görüşme içeriklerinin 11 Ağustos 2006’da silindiğini bildirdi. Ardından, 9515’i Erhan Tuncel’e, 148’i Yasin Hayal’e ait, toplam 9 bin 663 adet tape kaydını İstanbul’a gönderdi.
23 Şubat’ta da bu kayıtları ‘silme ve kıyma’ yöntemiyle imha etti. Ne var ki İstanbul TEM’in yaptığı incelemede, Hayal’e ait 17 görüşmenin, 13 Şubat 2006-3 Ağustos 2006 tarihleri arasına ait olduğu ortaya çıktı. Oysa Trabzon, kayıtların 11 Ağustos 2006’da imha edildiğini belirtmişti.
Rapordaki ikinci dikkat çekici unsura göre, İstanbul TEM cinayet mahallinden aldığı kamera görüntülerinden 11’ini 2 Şubat 2007’de Kriminal’e gönderdiği halde, 4 kaydı göndermedi. Polis, 23 Mayıs 2007’de Akbank şubesinden iki hardiski aldı. Bunlardan biri incelenirken, diğeri incelenmedi. Dahası iki harddiskten bir savcılığa dönerken, diğeri dönmedi. Bankaya ait dönmeyen iki hardiskin yerine iki farklı hardsik iletildi! Raporda, bu kayıtların aslında TEM’de olduğu ifade edildi.