Dink dosyasında 'kripto'dan sonra Sevil Atasoy ve Yeni Hayat muamması

Dink dosyasında 'kripto'dan sonra Sevil Atasoy ve Yeni Hayat muamması

Eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti davasının avukatı Fethiye Çetin'in dava sürecini ve perde arkasında yaşananları anlattığı “Utanç Duyuyorum-Hrant Dink Cinayeti’nin Yargısı” kitabını köşe yazarları köşelerine taşıdı. Çetin'in kitabında dava sürecine ilişkin aktardığı ayrıntılar ve hukuki sürecin görmezden geldiği olgulara ilişkin Radikal ve Yeni Şafak gazetelerinden Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel ve Oral Çalışlar köşe yazısı kaleme aldı.

Radikal gazetesi yazarı Ahmet İnsel, Fehriye Çetin'in kitabını yakın dönemde şiddet içermeyen, yasal eylemleri terör suçu olarak yeniden tanımlayan yargı kararları ile tezat bir şekilde ilişkilendirerek, yasal eylemlerin suç unsuru yapılabildiği bir adalet sisteminde ucu cinayete varan ilişkiler ağını görmezden gelinmesini eleştirdi.

İnsel, "Kâğıt üzerinde yasalara göre suç bile olmayan birçok muhalif eyleme terör damgası vurmakta tereddüt etmeyen Türk yargısının, bir Ermeniyi öldürme amacıyla sınırlı olmayan, aynı zamanda bir tedhiş ortamı yaratma amacı taşıyan Dink cinayetinin arkasındaki örgütlü yapıyı ve sorumluları görmemeye devam edecek mi?" dedi.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Fehriye Çetin'in kitabından bölümler aktararak, Ergenekon yapılanmasının bazı yönleri ile hala ayakta olduğuna işaret etti. Bayramoğlu "Dink cinayetini izleyen ilk günlerde, Emniyet ve Jitem'le telefon görüşmelerini beş ayrı sim kart üzerinden yapan Erhan Tuncel'in telefon dökümlerinde bir emekli albayla görüşmeler yaptığının tespit edildiği, basına sızdırılan bilgiler arasında yer alacak ve bu emekli albayın Hüseyin Mümtaz Beyazıtoğlu olduğu iddia edilecekti. Erhan Tuncel'in telefon görüşmelerine ait detaylar, Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nde yok edilecekti. Kimi aksaklıkları genelleştirerek kimilerinin aklamaya çalıştığı bir Ergenekon resmidir bu. O yapı bir yönüyle hala sırıtıyor" dedi.

Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Hrant Dink davasında cevaplanması gereken bir çok soru olduğunu belirterek Fehriye Çetin'in kitabın bölümler aktardı. Çalışlar "15 Ocak 2008’de (yani savcılıktan sonra) Kerinçsiz’in Küçük’e şunları söylediği bantlara geçiyor: “İyi de paşam Allah’tan bunlar bir tezgâh kurmadılar. Bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı tamamdık.” Kimdi o çocuklar, neyi itiraf edeceklerdi? Bir de: Binbaşı Oğan Türkmen ne oldu acaba? Fethiye Çetin’in kitabı sorularla dolu" dedi.

Hrant Dink cinayeti davası yeniden 17 Eylül’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak

Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu ve Oral Çalışlar'ın 10 Eylül 2013 tarihinde yayımlanan köşe yazılarının bir kısmı şöyle:

 

Güdümlü adaletin çarpık kararları

 

Ahmet İnsel Radikal

Fethiye Çetin, Hrant’a açılan hakaret davasından başlayarak izini bugüne kadar sürdüğü bu davada, cinayetin derin, çok güçlü ve organize bir yapı tarafından hayata geçirildiğinin, öncesi ve sonrasıyla planlanmış bir operasyon olduğunun birçok kanıtı bulunduğunu gösteriyor. Kâğıt üzerinde yasalara göre suç bile olmayan birçok muhalif eyleme terör damgası vurmakta tereddüt etmeyen Türk yargısının, bir Ermeniyi öldürme amacıyla sınırlı olmayan, aynı zamanda bir tedhiş ortamı yaratma amacı taşıyan Dink cinayetinin arkasındaki örgütlü yapıyı ve sorumluları görmemeye devam edecek mi?

İlginç bir ‘demokrasi’ Türkiye. Bir yanda ‘sözde terörist’ yaratmada son derece usta, diğer yanda göstere göstere gelen, tedhiş amaçlı örgütlü bir cinayette örgüt ve terör eylemi bulmamayı başaran bir devlet refleksinin yönlendirdiği güdümlü adalet ve rastlantısal demokrasi ülkesi burası.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

 

Utanıyorum

 

Ali Bayramoğlu Yeni Şafak

Fethiye Çetin, Anneannem'in yazarı, Hrant Dink yakın dostu, avukatı, 'Utanıyorum' adlı bir Beyazıtoğlu'nun ismi Hrant Dink cinayeti ve Ergenekon dava dosyalarında da sıkça geçtiği halde, hiçbir soruşturmanın konusu yapılmadı, kendisine soru dahi sorulamadı. Bu isim dokunulmazlığını nereden alıyordu?...

Dink cinayetini izleyen ilk günlerde, Emniyet ve Jitem'le telefon görüşmelerini beş ayrı sim kart üzerinden yapan Erhan Tuncel'in telefon dökümlerinde bir emekli albayla görüşmeler yaptığının tespit edildiği, basına sızdırılan bilgiler arasında yer alacak ve bu emekli albayın Hüseyin Mümtaz Beyazıtoğlu olduğu iddia edilecekti. Erhan Tuncel'in telefon görüşmelerine ait detaylar, Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nde yok edilecekti.

Devamını kitaptan okursunuz.

Kitapta yer alan aynı kapıya, derin yapıya çıkan pek çok karanlık noktadan sadece birisi bu...

Kimi aksaklıkları genelleştirerek kimilerinin aklamaya çalıştığı bir Ergenekon resmidir bu.

O yapı bir yönüyle hala sırıtıyor...

Bilesiniz...

Yazının devamını okumak için tıklayınız

 

Dink cinayetini aydınlatacak yeni deliller?  

 

Oral Çalışlar Radikal

Hrant’ın öldürülmesinden bir yıl sonra, K.Kerinçsiz, 09 Ocak 2008 günü V. Küçük’le telefonda konuşurken, “[...] ikimiz hakkında yapılan şikâyet, Savcı Naci Kanık’ta, ben şimdi az önce ifade verdim sizi de rica ettiler, ‘gelsin bir ifade versin de dosyayı kapatalım’ diye bu Hrant Dink’le alakalı yine...” diyor. Küçük de “Hrant Dink mi gene” cevabını veriyor.  

15 Ocak 2008’de (yani savcılıktan sonra) Kerinçsiz’in Küçük’e şunları söylediği bantlara geçiyor: “İyi de paşam Allah’tan bunlar bir tezgâh kurmadılar. Bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı tamamdık.” Kimdi o çocuklar, neyi itiraf edeceklerdi? Bir de: Binbaşı Oğan Türkmen ne oldu acaba? Fethiye Çetin’in kitabı sorularla dolu...

Yazının devamını okumak için tıklayınız