Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 2005 yılından beri herhangi bir mahkemeden alınmış genel bir kararla tüm Türkiye'yi dinleme imkânı olmadığını belirterek, "Eğer konuyla ilgili ilave bir düzenleme gerekiyorsa, bu noktada gerekli adımları da atabiliriz" dedi. TBMM Genel Kurulunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilen soruları yanıtlayan Çiçek, telefon dinlemelerinin son günlerde en çok tartışılan konuların başında geldiğini hatırlatarak, konuyla ilgili olarak mevzuatta önemli değişiklikler yapıldığını vurguladı. "2005 yılından beri herhangi bir mahkemeden alınmış genel bir kararla tüm Türkiye'yi dinleme imkanı yok' diyen Çiçek, hangi suçlar için ve hangi şartlar altında dinleme yapılacağının belli olduğunu, ayrıca bu dinleme kararlarının mutlaka mahkemeler, hakimler tarafından verilmesi gereğine işaret ederek, şöyle konuştu: "Yasada belirtilen şartlar oluşmadan yapılan dinlemelerin tamamı kanunsuz dinlemedir. Mahkeme kararına dayanmadan elde edilen bilgi ve belgeler hüküm tesisinde kullanılamaz. Yüksek mahkemelerin de bu noktada kararları var. Ayrıca TCK'nın 132. maddesi, kanunsuz dinlemelerle ilgili cezai hükümler getirmektedir. Eğer konu sadece ceza hukuku tedbirleriyle çözülebilecekse tabiatıyla cezalar artırılabilir. Kaldı ki eskiden cezalar alt sınırdan veriliyordu. Ama yeni ceza hukuku sistemimizde mahkeme olayın vehametine, suçun işleniş tarzına, işleyen kişi ve kişilerin durumuna bakarak en üst hadden verebiliyor. Bu tip suçlar, herhangi bir izne de tabi değildir. Cumhuriyet savcılarımız kendiliklerinden bu tür suçlarla ilgili soruşturmaları yaparlar, yapıyorlar ve yapmaları da gerekmektedir. Dolayısıyla eğer ilave bir düzenleme gerekiyorsa, bu ihtiyaç ortaya çıktığında bunu da düzenlemeye hazırız. Bu noktada gerekli adımları da atabiliriz. Çünkü en başta özel hayatın gizliliği dahil, pek çok hak ve özgürlükler açısından, bu kanunsuz dinlemelerin sorun çıkardığı ortadadır. Yeni düzenleme gerekiyorsa bunu yapabiliriz. Kanunsuzluğun 'size göresi, bize göresi', savunulacak bir yanı da olmaz. Elbirliğiyle bu noksanlıklar varsa bunları da gidermeye hazırız.' 1 Mayıs açıklamasıÇiçek, geçen yıl 1 Mayıs olaylarıyla ilgili soruyu yanıtlarken, hak ve özgürlüklerin yasa ve anayasalar çerçevesinde kullanıldığını belirterek, herkesin hakkını ve özgürlüğünü istediği şekilde kullanmaya kalkması halinde başka türlü hak ve özgürlük ihlalleri doğabileceğini söyledi. Toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili yasa bulunduğuna dikkati çeken Çiçek, düzenlemenin, bu hakkın kullanımını kolaylaştırmak ve teminat altına alınmasını amaçladığını anlattı. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin nasıl yapılacağının yasada belirlendiğini, yerel seçim sürecinde tüm partilerin de bu düzenlemeye uygun olarak mitinglerini yaptığını vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti: "Baştan beri söylenen, bir hakkın kullanılmasının engellenmesi değil, yasalar çerçevesinde kullanılmasıdır. Maalesef geçen yıl bu konuda bir anlayış beraberliğine varmak mümkün olmadığı için devlet de yasaya aykırı gösteriyi engellemek maksadıyla ve başka türlü sakıncaları ortadan kaldırmak için bazı tedbirleri almak durumunda kalmıştır. İnşallah demokratik olgunluğa eriştiğimiz sürece bugün soruya konu olan durumlar, önümüzdeki yıllarda ortadan kalkabilecektir. Nitekim geçen yıl tatil değilken bu yıl 1 mayıs bayram havasında kutlanabildi. Mühim olan karşılıklı anlayış ve yasalara saygı bilincinin toplumda yerleşmesidir. Bu yasa ihtiyacı karşılamayabilir, doğru, yanlış olabilir. Bunu da ortadan kaldırmanın yolu yasalara uygun olarak tepkilerimizi ortaya koymaktır. Bir önceki yıla nazaran bu yıl 1 Mayıs toplantısı daha demokratik ortamda geçmiştir. Umarım gelecek yıl daha ileri bir noktada olabiliriz." İzmir'de konuşlu NATO karargahının mevcut yapılanmasının değişmesi ya da başka ilde NATO karargahı veya üssünün kurulmasının söz konusu olmadığını belirten Çiçek, konuyla ilgili olarak Brüksel'deki NATO karargahı ya da başka platformda alınmış bir karar bulunmadığını bildirdi. Genç'in ‘yağ çekiyor’ sözlerine tepki Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in Eski Bolu Valisi Ali Serindağlı'nın "Bir tarikat şeyhinin cenazesine katılmadığı ve alevi olduğu gerekçesiyle merkeze alındığı iddialarıyla" ilgili sorusunu yanıtlayan Çiçek, "Türkiye, eksiği olsa da bir hukuk devletidir. Hangi işlemlerin nasıl yapılacağı bellidir. Valilik gibi önemli görevi yapmış kişinin bu sebeplerle alındığı doğru değildir. Sadece valiler için değil, kamuda görevli kişiler için zaman zaman görev değişikliği olur. Eğer bunda bir hukuki sakatlık varsa, yargı tarafından da değerlendirmesi mümkün olacaktır. Vali'nin Bolu'dan alınmasında bu hususların hiçbirisi geçerli değil" dedi Çiçek, Genç'in eski Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın "Türkiye'de Müslüman çoğunluğun da dini inancını yaşayamadığı" yönünde Avrupa Parlamentosu'ndaki yaptığı konuşmayla ilgili sorusunu yanıtlarken, şunları söyledi: "Çağımız özgürlükler çağıdır. Bundan 5-10 yıl önce tanınmış hak ve özgürlüklerin icabında yetmediği, toplumun her kesiminden yeni özgürlük ve hak talepleri geldiği bir gerçektir. Biz de Parlamento olarak bu istekleri yasa hatta Anayasa konusu yapmaktayız. Toplumun geneli, ister azınlık, ister şu veya bu inançtan olsun, bunların hepsinin özgürlük talebi vardır ve yetmediği noktada da bunları meşru yollardan da dile getirmektedir. Bunda yadırganacak bir husus yok. Burada tartışılacak husus, bu taleplere karşılık getirilecek çözümler tartışılabilir. Yoksa şikayet hakkı Anayasada tanınmış bir husustur. Görevi ne olursa olsun insanlar, şahsi fikirlerini söyleyebilirler. Nitekim bu konuyla ilgili olarak neyi ne maksatla söylediyse, bunu ilgili bakan arkadaşımız, umuma açık bir yerde parlamenterlerin önünde söylemiştir. Dolayıyla bunun ayrıca bir yoruma ihtiyaç gösteren yanı yok." Kamer Genç, söz isteyerek, "Dışişleri Bakanı AP Dış İlişkiler Komitesinde Türkiye'yi küçük düşüren bir konuşma yapıyor. Bakan, Türkiye Cumhuriyeti devletini küçük düşürmüştür. Herkes camisine gidiyor, orucunu tutuyor. Birileri bakanlık makamında da olsalar, Avrupalılar yağ çekmek için, onlara iyi görünmek için Türkiye Cumhuriyeti devletini kötülüyor. Bu zihniyette biri bakanlık yapmamalı' dedi. Genç'in ardından konuyla ilgili konuşmasını sürdüren Çiçek, "İnsanların inançları kendi bilecekleri iştir. Günümüz dünyasında hiç kimse kendi inancını başkasına doğrulatmak zorunda değil. Bize düşen, kimin neye inandığı değil, her türlü inanca saygı göstermektir. İnançları da istismar etmemeliyiz. 'Türkiye Cumhuriyeti bakanı oraya, buraya yağ çekiyor' şeklindeki ifade, Meclis çatısı altında kullanılacak üslup değildir" diye konuştu. Her ülkede özgürlük talebi olabileceğini ve bundan kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini belirten Çiçek, "Türkiye'nin özgürlükler konusunda dört dörtlük bir olduğunu da söyleyemeyiz. İstersek söyleyelim, buna kimi inandırabiliriz? Evvela bunu kabul edelim de birlikte çözümü nasıl bulabiliriz? Birbirimizi itham etmeden buna yönelsek daha doğru olur" dedi. Güneysu ve Kasımpaşa'ya yapılan yatırımlar Çiçek, Başbakan Erdoğan'ın memleketi olan Rize'nin Güneysu ilçesine yapılan yatırımlar konusundaki soruyu yanıtlarken, 2002-2009 tarihleri arasında gerek hayırsever gerekse kamunun yaptığı yatırımlar hakkında bilgi verdi. Güneysu'ya; 8 derslikli ilköğretim okulu, 50 yataklı öğrenci yurdu, 32 derslikli İMKB ilköğretim okulu, 16 derslikli öğretmen lisesi, 200 öğrencilik öğrenci yurdu, 100 öğrenci kapasiteli bir anaokulu, halk eğitim merkezi yapıldığını anlatan Çiçek, Kasımpaşa'ya ise ilköğretim ve ortaöğretim okulu, mesleki ve teknik eğitim okulu ve bir spor salonunun yapıldığını ifade etti. Eğitimde hayırseverlerin katkısının önemine işaret eden Çiçek, "Türkiye'nin her tarafında yapılan yatırımlardan bir iki tanesi de Güneysu'ya yapılmış durumdadır. Ümit ederiz ki başka tarafta da bu hizmetler sürdürülür" dedi.